Birleşince,
Ne yapar?
Kazıklı Voyvoda tabii…
Bram Stoker’ın, filmlere de konu olan Dracula romanının baş karakteri.
Eski Romence de Draculea; Şeytanın Oğlu anlamını taşıyor.
Öyküsü ise dramatik.
Özellikle esir aldığı Osmanlı askerlerini kazıklara çakarak işkenceyle öldürmesiyle tarihe geçmiş birinin dramatikliği pek de anlaşılabilir gibi gelmese de, hayat hikayesine bakıldığında, yazgının  böylesine yazıklar olsun diyesi de geliyor işte.
Hadi bir hatırlayalım hikayesini;
Voyvoda III. Vlad, babası Osmanlılar’a yenilince onu rehin olarak Osmanlılar’a veriyor. 1442-1448 yılları arasında Osmanlı şehzadeleri ile birlikte yaşıyor. 1448 de İkinci Kosova Savaşı sonrası çeşitli girişimlerde bulunarak  2.Vladislan’ı öldürüp Eflak voyvodası oluyor.
Oluyor da yerini hazmedemiyor maalesef. 
Tarihte alışığızdır ya. Ona da geçmişi geleceği batıyor.
Rakiplerini çeşitli yöntemlerle cezalandırıp ve idam ettiriyor. Psikologluk ceza  yöntemlerinin arasında en ünlüsü olan “kazığa geçirme” yöntemi var. Bu onu, tarihte tanıyacağımız “Kazıklı Vlad” (Vlad Ţepeş) adının verilmesi işte.
Hatta söylentilerde kazığa geçirilenlerin kanlarını fıçılarda toplatıp şarap gibi içtiğine dair söylentiler, yıllar sonra Bram Stoker’ın onu vampir olarak ünlemesine yol açıyor.
Asıl ilginç yan Vlad’ın, Fatih Sultan Mehmet’le Osmanlı Sarayında büyüyüp kan kardeşlik yapmaları. Yıllar sonra Voyvoda ile düşman olmaları nın kaçınılmaz olduğu.
Voyvoda 1459  yılından itibaren Osmanlı İmparatorluğu’na vergi ödemeyi reddediyor ve Macaristan Krallığı’yla ittifak olunca iki dost düşman olup çıkıyor. 
2.Mehmet-Fatih-de Eflak voyvodasına karşı sefere çıkıyor.
Bu arada alkol Voyvoda’yı esir almış vaziyette.
Çok matahmış gibi, kendi ifadesiyle 23.884 Türk ve Bulgar’ı öldürüyor. 20.000 Osmanlı savaş esirini kazığa geçiriyor.
Mahmut Paşa’nın hatıratına göre,  uzun mesafeler boyunca Osmanlı askerleri dayanılamaz sıcaklarda içilecek bir damla su bile bulamazken Fatih’in şahit olduğu manzara tarihin en kanlı olaylarından biriydi.
Biraz tarih girdim ama…
Bir sahne canlandırın;
Alan yaklaşık üç kilometre boyunda bir kilometre eninde Yerde uzun kazıklar dikili. Yaklaşık 20 bin kadar insan erkek, kadın ve çocuk olmak üzere kazığa geçirilmiş durumda. 
Akıllara zeval.
Buralar gerçekten çok dramatik…
Vlad iyice zıvanadan çıkmış kaçarken yerde taş üstünde taş bırakmayıp, terk ettiği topraklardaki kuyuları zehirliyor, ekinleri yakıyor, tüm hayvanları bile öldürttüyor. Hapishanelerdeki mahkûmları, cüzzamlı ve vebalıları salıp ve Türklerin arasına karışmaya teşvik ediyor.
Bunlar insan adı altında kodlanmış yaratıkların yapacağı şeyler arasında olamayacağı, Amerikalı yazar Elizabeth Kostova’nın Tarihçi kitabında çok güzel metaforlaştırılmış.
Drakula’nın kötülükleri hala bitmemiş gibi bir duygu sarıyor zihninizi. Okuyun.
Buralara nasıl mı geldim?
Aslında canımı çoktandır sıkan “İstanbul’un Kazıklı Yol” larıydı. Gülmeyin ortak kelime; KAZIKLI
Ataköy, Yenikapı, Boğaz da bir çok semt ve… 
Son olarak Üsküdar…
Haber şöyle;
“Üsküdar sahilinde Marmaray istasyon girişlerinin bölümünden denize kadar olan kısım hakkında doldurma kararı çıktı.”
Kazıklı Sistem de deniz canlılarını ve florasını kazığa oturtma sistemi ve yapanlarda voyvodalarıdır.
Kazıklama sistemi de dolgu sistemi gibi  denize zarar verir. Yaşamaya çalışan canlıların mekanlarını güneşlerini alır…
Bu işin depremi de var. 
Hay dilatasyonlar yesin sizi.
Dünya sadece insanların değil! 
Ayrıca… gelecek bigünahlara da su bırakın nolur!