Günümüzde üretim ve verimlilik en önemli gündem.
Bu verimliliğin tavan yaptığı alan ise bilişim ve e-ticaret.
E-ticaret siteleri stoksuz çalışma imkânına sahip. Birçoğu internet üzerinden siparişi alıp, daha önce anlaştığı imalathanelerden ürünleri müşteriye teslim ediyor.
Verimliliğin de böylesi!!! İstihdam yok, depo yok, kira yok, enerji yok. Yok da yok. 
Bir de bunun yanında anaparasız iş kurma imkânı var. 
Kişiye sadece zaman ayırmak kalıyor. Herkesin arayıp da bulamadığı, yine günümüzün en büyük ve en pahalı sorunu “zaman”. 
Bu sayede “pazarlama stratejileri”nde daha fazla iş geliştirme ve düşünme imkânı var.
İnternet üzerinden satış yapan 1200 firma var. Bu firmalar kredi kartı ile satış yapmaktadır.
Kredi kartı ile yapılan satışlar, kayıt dışı satışa da imkân tanımadığından Maliye Bakanlığı’nın tercih ettiği bir satış sistemidir. 
Yani e-ticaret vergimizi korur.
2013 yılında e-ticaret firmaları 14 milyar TL’lik satış yapmışlar.
Bu şirketlerin içerisinde en fazla ilgiyi; 5 milyar TL satış ile tatil ve bilet sektörü, 1,5 milyar TL ile bahis sektörü görmüş.
Avrupa’da, ABD’de e-ticaretin toplam pazara oranı %5,5 olarak açıklandı, Türkiye’de ise bu oran %1,3’tür.Gelişmiş ülkelere oranla çok gerideyiz.
Gelişmiş ülkeler ile Türkiye arasındaki fark ise; Türkiye’de, e-ticaretin önünün açık olduğunu, fırsat kapısı olduğunu gösterebilir. 
Ama risk de taşır!!!
Türkiye’de buna uygun altyapı ne zaman oluşacak? 
Her evde ne zaman bilgisayar olacak? 
Türkiye halkları bilgisayarı ne zaman tam kapasite kullanabilecek? 
Teknoloji ile uyum, kendi değerlerine ne zaman eklenecek? 
Sadece büyük şehirlerde yaşayanların katılımı, bu sektörün gelişimine yeterli katkıyı sağlayabilecek mi?
Yani bir belirsizlik söz konusu...
Teknoloji kullanımının evlere girmesinde, gelişmiş ülkeleri yakalamamız ve ona güvenip alışveriş yapmamız zaman alacaktır. 
Buna rağmen e-ticarette %1,3’lük satış oranımız, dünya ortalamasından düşük olduğundan, büyümesi olası.
E-ticaretin tabanını oluşturan bilgi teknolojileri, yazılım, donanım, iletişim servisleri ile kocaman bir sektör.
Bilişim teknolojileri çağımızın dumansız sanayisi, hatta düzeni ve geleceği.
Türkiye’de bilişim sektöründe 100 bin kişi istihdam ediliyor. Toplam iş hacmi 62 milyar TL ve her yıl ortalamada %10 daha ileri gidiyor.
Yaratıcılığın, Araştırma-Geliştirme’nin önem taşıdığı bilişim sektörümüz, 2013 yılında 13 milyar TL ihracat yaptı.
Bunun %15’i yazılım.
Bilişim, yeni dünyanın en gözde sektörü olmasına rağmen, teknoparklara teşvikler verilmesine rağmen, dünya genelinde pazar payımız düşük.
Hatta bizden daha az gelişmiş ülkelerinkinden bile küçük.
Bu durumu Tavşan ile Kurt’un hikâyesi ile noktalayalım;
“Kurt, Tavşan’ı, “katrana bulanmış havuç” ile tuzağa düşürmüş. 
Tavşan bir türlü katrandan kurtulamıyor ve çırpındıkça daha da batıyormuş.
Tavşan müthiş bir zekâ çalımı ile Kurt’a yalvarmaya başlamış: “Bana ne yaparsan yap ama ne olur çalılara atma”. 
Kurt durur mu?! 
Sinsice gülmüş ve tavşanı çalıların ortasına savurmuş. 
Tavşan da katranı çalılara sürerek temizlenmiş, kurtulmuş, kaçmış. Ve kurdu yenmiş.”
Bu alanda yenik olduğumuz açıkça ortadayken, biz de tavşan gibi fark yaratarak öne geçebiliriz.
Ancak yaratabildiğimiz bu fark ile sıçrama yapabilir ve dünya bilişim pazar pastasından daha fazla pay alabiliriz.