“Başarıya giden her yol mübah mıdır?” Bir başka deyişle ise, “Başarıya ulaş ta nasıl olursa olsun” mu? Ya da, “Sürdürülebilir bir başarıya ulaşabilmek için ağır ancak, sürekliliği olan bir başarı trendi mi” Sorusunun yanıtı mı, yoksa kalite mi yoğrulmuş bir başarı mı? 

Sanırım zaman zaman hepimizin aklına gelen bir sorudur bu.

Size bu yazıda bir fikir vereceğine inandığım bir insan ve onun bu anlamdaki düşüncesini aktaracağım.

 “Dünyanın en önemli değerlerinden biri, belki de en önemlisi ‘Kalite’dir. Kalitesi olmayan hiçbir ürün ya da unsur, bir değer ifade etmez. Sporda da durum aynıdır.”

Yukarıdaki sözler, bu ülkenin yakın geçmişe damgasını vurmuş gerçek bir kalite havarisi, iş adamı ve eski bir gazeteci olan sevgili dostum Fahri Ustaoğlu’na ait.

Ustaoğlu özellikle son yıllarda sporumuzdaki kalite erozyonuna dikkat çekti. Öncelikli hedefin başarı değil, kalite olması gerektiğinin, kalite ögesinin yakalanması halinde, başarının da kendiliğinden geleceğini belirtti.

Doğru, gerçekten de tam anlamıyla doğru bir tespit bence bu. 

Çünkü gelip geçici, sürekliliği ya da sürdürülebilirliği olmayan, sadece ve “Ne pahasına olursa olsun” mantığı güden başarılardan medet bekleye bekleye bugünlere geldik. Hemen tüm branşları göz önüne getirdiğimizde, bu tespitin yüzde yüz doğru olduğunu görebiliyoruz. Anlık başarılara methiye düzen bir kültür oluştu ülkede. Oysa, başarı adım adım ve sistematik gelişen bir şey.

Bu arada unutmadan belirtmek isterim; Karadeniz coğrafyasının en özel yörelerinden biri olan Bartın’dan çıkıp, tüm dünyaya, “İlle de kalite” vurgusunu yerleştiren Fahri Ustaoğlu, Amerika’dan Japonya’ya, Hırvatistan’dan Rusya’ya kadar birçok ülkede bu anlamda önemli işlere imza atmış bir isim. Eylül ayının ikinci yarısında İngiltere’nin başkenti Londra’da Soutbank Üniversitesi’nde gerçekleşecek olan, 10. Uluslararası Kalite Zirvesi’nde Türkiye ve dünyadan iş adamları, siyasiler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin bir araya getiriyor.

Hemen söyleyeyim, dönemin Alman Şansölyesi Gerhard Schröder’i tek bir telefonla, siyaseten değil, ticareten Türkiye’ye getirmiş cabbar bir profildir Ustaoğlu.

Kendisine, iş dünyasına kabul ettirdiği kalite kavramını spora da yansıtıp yansıtamayacağını sorduğumda aldığım yanıt, “Sırada o var” oldu. Eylül ayındaki çok uluslu etkinliğin hemen sonrasında, “Sporda Kalite Zirvesi” adı altında bir proje üretip uygulamayı planladığını söyledi.

Geçmişte bazı yüksek eğitim kurumlarının zikredip, bazı yazarların kaleme aldığı ancak, bir türlü vücut bulamayan bu fikri hayata geçirmek için uygun altyapıyı oluşturma çabası içinde olduğunu da sözlerine ekledi.

Yazının başında da vurgulandığı gibi, kaliteden, anlık ve de popülist eğilimlerden uzak, “Her ne olursa olsun, ama mutlaka başarı gelsin” tabusunu yıkarak, kaliteyle bezeli, sistematik başarı olgusuna ulaşabilmek için, bilimin desteği de alınarak bir etkinlik gerçekleştirecek sevgili Ustaoğlu.

Evet, işte yukarıda sözünü ettiğimiz gibi, gelecek süreçte, spora kalite enjekte edecek bir organizasyona tanık olacağız inşallah.

Kalın sağlıcakla…