Tarih’in içindeki birçok sırrı görmek ve anlamak için mutlaka iyi bir araştırma yapmak lazımdır. Türkiye bu manada sırlar ülkesidir. Birçok gizemli olayı ve sırlı hadiseleri Türkiye’de ve özellikle İstanbul’da bulmak mümkündür. Bunların bazıları her ne kadar efsane gibi anlaşılsa da, hakikatin ta kendisidir. Bu bağlamda Hz. Davud’un kılıcı başta olmak üzere birçok önemli ve sırlı hadiselerin birbirleri ile bağlantılı olduğunu görmekteyiz. Bunlardan Barnabas İncili, Atatürk’ün saklanan vasiyeti ve Hz. Mehdi konusuna önemli bir parantez açmak lazımdır. Hz. Davud’un kılıcı sahibini yani Hz. Mehdi’yi beklemektedir. Aynı şekilde Barnabas İncili ve Atatürk’ün saklanan vasiyeti de Hz. Mehdi konusu için bir sır niteliğindedir. Bu konuyu şimdilik pek açmak istemiyorum çünkü bu yazımda Hz. Davud’un kılıcından bahsetmek istiyorum…
İsrailoğulları’na yol gösterici olarak gönderilen Hz. Davud’un kılıcında birçok sır gizlidir. Kılıcın üstünde bazı garip işaretler ve bazı yazılar vardır. Ama bunları anlatmadan önce kılıcın hikâyesini bilmek gerekir.
Hz. Davut İsrailoğulları’na girdikleri isyan ve karanlıktan çıkmaları için yol gösterici olarak gönderildi. Kuran-ı Kerim, Hz. Musa’nın Allah’tan getirdiği emirleri ve doğruları terk etmeye başlayan İsrailoğulları’na tekrar gönderilen bu peygambere bir de kutsal kitap indirildiğinden söz eder. Yani Zebur Hz. Davud’a verildi. Fakat bu süreç hiç kolay olmadı. Çünkü Hz. Musa’dan sonra İsrailoğulları’nı yöneten Yuşa Peygamber, Filistin çevresine yerleşmiş bulunan bir başka kabile olan Amalika kabilesi ile karşı karşıya geldi. İsrailoğulları, Amalika kabilesi ile yaptıkları bu savaştan mağlup çıktılar. Her ne kadar kendilerini toparlayıp yeniden düşmanları ile çarpışmak isteseler de, bunu başaramadılar ve bozguna uğradılar.
Daha sonra kendilerini bir şekilde toparlayan İsrailoğulları, Amalika kabilesi üzerine yürüdü. İsrailoğulları hükümdarları Talut’un önderliğinde Amalika kabilesine son bir savaş açtı ve inanılmaz bir olay gerçekleşmiştir. Sayıca çok üstün olan Amalika kabilesi savaşı kaybetmiştir. Bu savaşta Hz. Davud, zalim Calut’un başını o önemli kılıç ile keserek galibiyeti kesinleştirmiştir. Üzerinde bu savaştan kalma yazılar ve izler taşıyan Hz. Davud’un kılıcının ünü de bugüne kadar süregeldi. Çünkü o kılıç bir mucizeyi gerçekleştirmişti. Bu savaştan sonra İsrailoğulları Hz. Davud’a daha çok sevgi ve saygı göstermeye başladı.
Kılıçta cifir ilmi ile vakıf olunan bazı bilgiler vardır. Mesela: Mısır’ın Yavuz Sultan Selim tarafından fethedilmesinden yarım asır önce bu fetihten bahsedilmekte ve fetihle birlikte Osmanlılara geçecek olan kılıcın, ahir zamanda Hz. Mehdi’nin eline geçeceği bildirilmektedir. Ayrıca kılıç da Hz. Davud’un, zalim kral Calut’un başını kestiği bir resimi de görmek mümkündür. Ayrıca kılıcın Hz. Muhammed’in kabrine saldıran Mecusilere karşı kullanıldığı da anlatılır. Daha sonra birçok sultanın ve hükümdarın elinden geçecek olan kılıcın, en nihayetinde Mısır meliki Mukavkıs’ın hazinesinde bulunduğu da bilinmektedir. Yavuz’un Mısır seferi sonrasında kılıç kutsal emanetler ile birlikte İstanbul’a getirilmiştir. Bugün de halen kılıç Topkapı Sarayındadır.
Kimin eline geçse hâkimiyeti ele geçirmesine vesile olan kılıcın, en nihayet Ahir zamanda Hz. Mehdi tarafından kullanılacağı anlatılmaktadır. Kılıcın sahibine yani Hz. Mehdi’ye geçeceği, bu manada Deccal’e karşı da önemli bir güç elde edileceği önemlidir.
Kılıç şuan Destimal odasındadır. Bu kılıç 101 cm uzunluğunda, deri kabzalı, gümüş başlıklı ve 3 kilo ağırlığındadır. Kılıcın üzerinde okunabilen, henüz silinmemiş yazılarda bazı Peygamber isimleri de mevcuttur. Bunlar: Hz. Davud, Hz. Süleyman, Hz. Musa, Hz. Yuşa, Hz. Zekeriya, Hz. Yahya, Hz. İsa ve Hz. Muhammed’in (s.a.v) isimleridir. Kabzası ve kını deriyle kaplı kılıcın yanında bulunan bakır levhada, bu kılıcın esrarengiz hikayeleri anlatılmaktadır ki, Arapça ve Nebatice yazılmış kitabenin ilginçliği daha en başından başlıyor. Levhanın baş kısmında, kılıçtaki resmin aynısı çizili. Yani Hz. Davud’un dönemin zalim kralı Calut’un başını kestiğini gösteren resim…
Evet, sevgili dostlar yukarıda da belirttiğimiz gibi, Hz. Davud’un kılıcının yanı sıra daha nice sırlar ve gizemli hadiseler vardır. Bu minvalde Barnabas İncili ve Atatürk’ün saklanan vasiyeti gayet önem arz etmektedir. Bu iki konu ile alakalı daha önce yazdığım yazılarım var. Ancak hepsini kapsayan önemli bir yazıyı da daha sonra kaleme alacağım.
Ve son söz: “Bir kum tanesinin sırrını çözmeye başarsaydık, bütün dünyanın sırrını öğrenmiş olurduk.”