Rusya desteğindeki Esat güçleri Halep’e varil bombaları yağdırıyor. 

ABD Başkanı Barack Obama ile Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, ‘Rusya ve Suriye rejiminin, yarısı çocuklardan oluşan yüz binlerce sivilin yaşadığı Halep'teki barbarca saldırılarını güçlü bir şekilde kınadıklarını’ bildiriyorlar..
Halep’te, insanlık tarihinin en acımasız dramı yaşanıyor.. 

Ve insanlık yalnızca seyrediyor..

Günahlarını almayalım; Ortadoğu’yu, zenginliklerini yağmalayabilmek için Cehennem’e çevirenler kınama yayınlıyorlar.. Halep’te bir insanlık dramı yaşanıyor. 

Yeni başlamadı bu dram, Suriye krizinin çıktığı 2011’den bu yana iç savaşın odak merkezi Halep’ti. Suriye’de sürdürülen paylaşım kavgasında Halep’i kontrol altına alan savaşı kazanmış olacaktı. Bugüne kadar Halep’te yaşananları, “Zalim Esat halkını vuruyor” çerçevesinde algıladık. Batı medyası da Suriye’de olan biteni bu dünya kamuoyuna bu çerçevede anlattı. 

ABD Büyük Ortadoğu Projesi’nin en önemli hedefi olan o ünlü “koridoru” Akdeniz’e uzatabilmek için çeşitli adlar altında oluşturduğu “muhalif güçler”le Halep’i zorlarken, buna karşı çıkan Suriye- Rusya ve İran da bunun karşısında güçlü bir barikat oluşturdular. 

Arada ezilen Halep oldu. Bugün Halep’te insanlık tarihinin en acımasız dramı yaşanıyor. Halep’te yaşanan insanlık dramı, sonunda Batılı koalisyon ortaklarının da vicdanlarını sızlatmış olmalı ki, Obama ile Merkel bir “kınama” yayınladılar.  30 Eylül tarihli haber şöyle:  

“Beyaz Saray'dan yapılan yazılı açıklamada, Obama ile Merkel'in, Suriye'deki son gelişmeler ile Ukrayna'daki mevcut durumu ele alan bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiler. Telefon görüşmesinde ABD Başkanı Barack Obama ile Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, ‘Rusya ve Suriye rejiminin, yarısı çocuklardan oluşan yüz binlerce sivilin yaşadığı Halep'teki barbarca saldırılarını güçlü bir şekilde kınadıkları’ bildirildi.

Açıklamada, görüşmede Obama ve Merkel'in, ‘Rusya ve Suriye rejiminin, yarısı çocuklardan oluşan yüz binlerce sivilin yaşadığı Halep'teki barbarca saldırılarını güçlü bir şekilde kınadıkları’ ifade edildi.

Liderlerin, Suriye'deki ‘çatışmaların sona erdirilmesi’ ve ‘kuşatma altındaki bölgelere BM insani yardımlarının ulaştırılmasında’ Rusya ve Suriye rejiminin özel bir sorumluluğu bulunduğu konusunda hemfikir olduklarına da açıklamada yer verildi.”

Dikkatinizi çekmiştir, bildiride, bu katliamda “Rusya ve Suriye rejiminin özel bir sorumluluğu bulunduğundan” söz ediliyor. Doğru olmasına doğru da, 11 Eylül İkiz Kuleler şoku sonrasında, “Demokrasi götürüyorum” masalıyla Afganistan’ı, Irak’ı işgal eden kim, Ortadoğu’yu kaosa sürükleyip iç savaşlar çıkararak ülkeleri parçalayan kim? 

Büyük Ortadoğu Projesi’ni açıklarken, “Ortadoğu’da 22 ülkenin sınırları değişecek” diyen ABD’nin o dönemki Dışişleri Bakanı G. Rice değil miydi? Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), 1991’deki I. Körfez Savaşı sonrasında Irak’ın 36. Paralel boyunca bölünerek kuzey parselinde bağımsız bir devlet kurma çalışmalarıyla başlatılmamış mıydı? 

Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) en önemli hedeflerinden biri de, yağmalanan Ortadoğu petrol ve doğalgazını Irak ve Suriye’nin kuzey bölümlerinden Akdeniz’e ulaştıracak ”Kürt Koridoru” görünümlü ABD/İsrail Koridoru değil miydi? Rusya ve İran’ın bütün güçleriyle Esat’a destek vermelerinin bir nedeni de bu koridor değil miydi?  

Halep katliamından, Halep’te yaşanan insanlık dramından Rusya ve Suriye rejimi kadar, ABD ve Batılı koalisyon ortakları da sorumludur. Esat’ın ve Rusya’nın Halep’te varil bombalarıyla yaptıkları katliamı elbette şiddetle kınıyoruz, ama bugün Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Libya’da ve Ukrayna/Kırım’da yaşanan insanlık dramlarının baş sorumlusu, Ortadoğu’nun hidrokarbon servetini yağmalamak amacıyla bölgeye çöken çağdaş haramilerdir. 

Halep’te aylardır insanlık vicdanının hiçbir şekilde kabul edemeyeceği bir katliam yaşanıyor. Hastaneleri bile hedef alan ve varil bombalarının da kullanıldığı bu katliamı uluslararası medya dünya kamuoyuna şöyle duyuruyor: “Suriye’de rejim güçleri Halep’te yine muhalifleri bombaladı.” Fotoğrafın bütününü sorgulayan yok.. Rejim kim, muhalifler kim; kim kimi neden bombalıyor, insanların evleri başlarına neden yıkılıyor, masum insanlar, çocuklar neden katlediliyor, yüzbinlerce insan Halep’i neden bırakıp kaçmak zorunda kaldı? 

Ortadoğu’nun en güzel, tarihi eserler bakımından en zengin kentlerinden biri olan Misak-ı Milli sınırlarımız içindeki Halep, Suriye krizinin başladığı 2011’den bu yana yaşanan iç savaş nedeniyle bir harabeye dönüştü.. Selçuklular, Halep Atabeyliği ve özellikle Nurettin Zengi ve Osmanlılar dönemlerinde hanlar, hamamlar, camiler ve kervansaraylarla donatılan El Cezire’nin o muhteşem kenti savaş alanına dönüştürülürken insanlık yalnızca seyretti.

İnsanlık hipnotize olmuşcasına yalnızca seyrediyor.. Dünya kamuoyu, beş yıldır devam eden bu insanlık dramını, hiçbir vicdani tartının onaylayamayacağı bu vahşeti, bu kültür kıyımını dizi film duyarsızlığı içinde yalnızca seyrediyor. Ortadoğu’yu çağdaş haramiler bastı. Bölgenin petrol ve doğalgaz zenginliklerini yağmalayabilmek adına, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana, 1991’deki I. Körfez Savaşı’yla bölgeye çullanan çağdaş haramiler, estirdikleri “Arap Baharı” rüzgarlarıyla, Kuzey Afrika’dan İran’a uzanan İslam coğrafyasında milyonlarca insanın katledilmesine, kentlerin yıkılmasına, insanların göç etmesine neden oldular. 

DİCLE KALKANI KURSAYDIK…

1991’deki I. Körfez Savaşı sonrasında 36. Paralel boyunca bölünen Irak’ın kuzey parselinde Çekiç Güç’ün desteği ile bağımsız bir devlet kurma çalışmaları, Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) ilk adımıydı. BOP’un en önemli hedeflerinin Ortadoğu’daki 22 ülkenin sınırlarını değiştirmek, bölgenin enerji kaynaklarına ve dağıtım yolarını kontrol altına almak, bu zenginliği Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e ulaştıracak “Kürt Koridoru” oluşturmak, Akdeniz’i bir “Batı Gölü” ne dönüştürmek olduğu biliniyordu. Bu koridorun ülkemizin güvenliği açısından büyük tehditler oluşturacağı da biliniyordu. Sonunda, sınır güvenliğimizi sağlamak, ülkemizin birliğini, bütünlüğünü hedef alan terör belasını defedebilmek için Fırat Kalkanı oluşturmak zorunda kaldık. 

Çuvaldızı kendimize batırdığımızda sorumuz şu: 1991’de, I. Körfez Savaşı ya da Irak’ın işgali sonrasında bir Dicle Kalkanı oluşturmuş olsaydık, 2016’da Fırat Kalkanı oluşturmamıza gerek kalır mıydı? Dicle Kalkanı’na bütün bölge ülkeleri, İran ve Rusya da destek vereceği için, cesaretleri kırılacak olan çağdaş haramiler, I. Dünya Savaşı sonrasında Sykes-Picot’yu kaldırdıkları gibi, BOP’u da rafa kaldırmak zorunda kalmazlar mıydı? 

Suriye krizinin başladığı 2011 öncesinde Halep’e vizesiz gidiyor, kentin tarihi güzelliklerini hayranlıkla seyrediyor, alışverişimizi yaparak dönebiliyorduk. Kriz boyunca Halep’teki, Bayır ve Bucak’taki Türkmenlere tırlarla yardım taşıyabildik. Fakat, topraklarımızı üs olarak kullanan Batılı dostlarımız Halep üzerinden Akdeniz’e çıkma çabalarını yoğunlaştırdıklarında, olan Halep ve çevresindeki Türkmenlere oldu. 

Rusya desteğindeki Esat güçleri Halep’e varil bombaları yağdırıyor. 

ABD Başkanı Barack Obama ile Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, ‘Rusya ve Suriye rejiminin, yarısı çocuklardan oluşan yüz binlerce sivilin yaşadığı Halep'teki barbarca saldırılarını güçlü bir şekilde kınadıklarını’ bildiriyorlar..
Halep’te, insanlık tarihinin en acımasız dramı yaşanıyor.. 

Ve insanlık yalnızca seyrediyor..

Günahlarını almayalım; Ortadoğu’yu, zenginliklerini yağmalayabilmek için Cehennem’e çevirenler kınama yayınlıyorlar..