Gökhan Filik ile bir araya geldik ve müziğe nasıl başladığından, şarkılarından, aşktan ve bundan sonra neler yapacağından bahsettik. Benim favori şarkım Rüya… Rüya’da “Her şeyi senin için mi ben göze almıştım” diyor. Bu röportaj ve Gökhan Filik’ten Rüya, sevdiği için her şeyi göze alanlara gelsin…

Hoş geldiniz Gökhan Bey, nasılsınız? Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Merhaba, hoş bulduk. Öncelikle misafirperverliğiniz ve davetiniz için sonsuz teşekkürler Yağmur Hanım. İsmim Gökhan Filik. Müzisyen bir babanın ilk çocuğu olarak dünyaya geldim. Baba tarafım aslen Gaziantep, anne tarafım ise Manisa. İstanbul şehremini semtinde büyüdüm. Sanırım müziği sevmem biraz genetik, biraz da babamın yolunda gitme isteği olabilir. Aslına bakılırsa babam hiç müzikle alakadar olmamı istemezdi. Onun yerine klasik olacak ama doktor ya da mühendis olmamı tercih ederdi. Nitekim makine teknisyenliği mezunuyum. Ama müzik hayatımın vazgeçilmez bir parçası olduğu için müziği tercih ettim. Gerek sahne, gerekse şarkılarımı beğeniye sunmaya devam ediyorum.

Müziğe nasıl başladınız?

Az önce de vurguladığım gibi müziğe genetik olarak başladım denilebilir. İlk sahne deneyimim ilkokul birinci sınıfta okuma bayramında olmuştu. Sahne tozu yuttu denilen ve müziğe ilk başlangıç yaşım 7 . Gel zaman git zaman flüt, babamın bağlaması, gitar derken 14’lü yaşlarda ilk bestemi yaptım. 1990 lı yılların başında ilk bestem olan “Hesapta yoktu” eserim ile aynı isimi taşıyan bir albüm çalışması başlangıcı ne yazık ki Körfez krizi nedeniyle projede kalmaktan ileri gidemedi. Bu benim için büyük bir hayal kırıklığı olsa da müziğe küsmedim aksine büyük bir konsantrasyon ile beste, müzik ve sahne çalışmalarına devam ettim. Sanırım bu olumsuz gelişme beni daha da fazla kamçılamış olsa gerek doksanlı yıllardan sonra beste çalışmalarım hız kazandı. Günümüze kadar söz ve müziği bana ait olan ve etkilendiğim dost şiirlerine yaptığım 200'den fazla eserim var. Eserlerimi günümüzde mümkün olduğunca beğeniye sunmak için çalışıyorum.

Rüya gerçekten çok güzel… Müziğine de sözlerine de bayıldım… Nasıl çıktı ortaya?

Rüya, sevdiğim ve benim için özel olan bestelerimden sadece bir tanesi. Sözler ve hikâyesi günümüze uyarlandığında birçok kişi olay ve gerçeğe hitap ediyor denilebilir. Zaten tüm eserlerim de dinleyen herkes ve her kesimin kendinde bir şeyler bulmasına özen göstermeye çalışıyorum. Rüya’da buna benzer gerçek ve yaşanmış bir hikâyenin sonucudur. Nasıl ki bilinçaltı bir şekilde rüyada karşımıza çıkıyor müdahale edilemiyor kontrol dışında devam ediyorsa rüya şarkısı da kontrolden çıkmış ve hiçbir şekilde düzeltilemeyen bir hikâyenin neticesinde ortaya çıkmış bir çalışmaydı.

Rüya’da “Bu devirde gerçek aşklar ancak dizilerde oluyor” diyorsunuz. Sizce gerçekten öyle mi? Artık gerçek aşklar yok mu?

Evet. Şarkılarımda genelde bir şeylere vurgu yapmayı tercih ediyorum. Günümüzde gerçek aşklar, dostluklar, arkadaşlıklar hatta ve hatta komşuluk bile ancak film ya da dizilere konu olduğu ve karşımıza çıktığı aşikâr. Ne yazık ki günümüzde tüm ilişkiler ya da diyaloglar menfaat olmuş durumda ve gerçeklikten duygudan maneviyattan çok uzak seyrediyor. Bu şarkımda da bu sentezi vurgulamaya çalıştım. Yalan dolan entrika ya da yarım kalmışlığı ön planda vurgulamayı tercih ettim. Aldığım yorum ve dinleyici tepkisine baktığımda birçok insana dokunabildiğimi hissedebiliyorum. Bu minvalde sizin aracılığınız ile olumlu tüm yorum ve iyi dilekler için dinleyicilere teşekkür etmek isterim.

Sizce aşk nedir? Seven sevdiğine sevdiğini söylesin mi?

Bana göre aşk bir ışık. Karanlığı aydınlatan ya da aksi bir durumda aydınlığı karartabilen bir enerji. Kişiye, duruma, koşullara göre değişiklik gösterebilen bir güdü. Aşk öncesinde iyi bir dostluk paylaşım, fedakarlık, saygı, empati ve bütün bunların tamamladığı bir başlangıç. Tamamlandığında sonsuzluk, yarım kaldığında ise hüsran ve yarım kalmışlık.

Koridor şarkısından da bahsedelim isterim biraz… Ve diğer şarkılarınızdan da…

Duygusal, romantik ve gözlemci bir yapım olduğu doğrudur. Şarkılarımda yaşanan herhangi bir gerçeklik sıra dışı bir konu ilham kaynağım olabiliyor. Sadece kendi yaşadıklarım değil, çevrede gözlemlediğim ya da dertleştiğim kişilerin yaşadığı gerçekleri kalem ya da notaya dökebildiğimde oluşan derin bir felsefe. Koridor şarkım da insanların düştüğü çıkmazda ve kayboluşlarına vurgu yapmak istediğim bir şarkımdı. Bu sebeple koridor, labirent ve kayboluş sentezini işlemeye çalıştım. Sizde bilirsiniz meyve veren ağaç taşlanır. Gökhan hareketli parça besteleyemiyor diyenlere bunu da yapabilirim rahat olun demek adına “Cırcır Böceğim” eserimi de dinleyicilerimin beğenisine sunmuştum. Daha önce de belirttiğim gibi iki yüze yakın eserim var. Bunların içerisinde TRT genç bestekârlar yarışmasına sunduğum “Unutamadım” isimli sanat müziği eserim, Işıklar içinde uyusun Nuray Hafiftaş’a rahatsızlandığı dönemde bestelediğim “Memleketim” isimli türkü çalışması ve buna benzer farklı sentez ve müzik formatın da yaptığım bestelerim bulunuyor. İsim vermeyi doğru bulmadığım sanatçıların bestelerime ilgi duymuşluğu da var. Lakin bana göre eserlerim beni ben yapan birer parçam... Bu sebeple beni ve duygularımı yansıtan eserlerimin altında başka kişilerin isimlerinin yazıp sanki onların eseri gibi olmasına razı olmadım. Yakın çevremde ya da dinleyicilerin bu kadar emek ve birikim bunca zaman nasıl keşfedilemedi sorusuna yanıtı bu şekilde verebilirim.

Şu an neler yapıyorsunuz? Sahne aldığınız yerler var mı? Sizi canlı dinleyebilir miyiz?

Ne zaman hangi ülkede doğru olduğum pek belli olmuyor. Normalde Almanya’da yaşıyorum ama tabiri caizse gözümü kapatıp açtığımda bir anda Türkiye’de olabiliyorum. Yakın geçmişte Yalova’da sahne aldım. Lakin Mekân sahipleri müzisyen ve dinleyici üçgeni birini tamamlanmadığında süreklilik pek mümkün olamıyor. Bir başka üzücü hadise de son yıllarda ülkemiz de sanat, sanatçı, müzisyen değeri bilinen kişiler değiller.

Bundan sonraki projeleriniz neler olacak? Yeni şarkılar gelecek mi?

Evet halihazırda klip aşamasında üç eserim daha var. Çalışmalarım gücüm yettiğince devam edecek. Farklı konular da ve duygularda şarkılar üretmeye ve dinleyeler ile paylaşmaya devam etmeyi planlıyorum. Yalnız şunu belirtmek isterim ki dinleyici dostların etkileşimi projelerin devamı için olmazsa olmazım.

Örnek aldığınız isimler var mıdır?

Elbette örnek aldığım farklı insanlar oldu. Bunlardan birisi balonun çocukluk arkadaşı. Edip Akbayram. Daha altı aylık bebekken konserine götürüldüğümde tanıştığım ve her zaman yanımda olan bence dünyanın en mütevazı sanatçısı olan ölümsüz insan İlhan İrem. Hak etmediği bir son ile yeni bir başlangıca yolcu olan üniversite yıllarımın duygu dostu Ahmet Kaya ve sanata gerçek emek veren tüm sanatçılara hayranlığım ve örnek almışlığım olduğunu söylemem mümkün.

Sohbetiniz için teşekkür ederim. Son olarak neler söylemek istersiniz?

Asıl beni misafir ettiğiniz, dinlediğiniz, etkileşim paylaşım ve güzel sohbetiniz için ben teşekkür ederim. Sonlardan hoşlanmıyorum ama son olarak Tüm dinleyicilerime ve insanlığa yalansız dolansız samimi anlayışlı barış içinde huzurlu bir yaşam diliyorum. Lütfen bunu başarabilmemiz için gereken saygı, anlayış, yaşanmışlık ve tecrübeden feyiz almak duygudaşlık ve empatiye gereken önem ve değeri vermeye özen gösterelim. Büyük sanatçı İlhan İrem’in sürekli vurguladığı gibi, ışık ve sevgiyle... Hoşça kalın.

Röportaj: Yağmur Tanyıldız