(Dış ticaret politikasının araçları 1)
Dış ticaret politikasının amaçları esasen iki hedefe inhisar(yöneliktir) eder; bunlardan birincisi ekonomik hedeflerin gerçekleştirilmesi, ikincisi siyasi ve dış politika hedeflerinin gerçekleştirilmesidir. 
Ekonomik hedefler şöyle sıralanabilir:
1-Dış ödeme dengesizliklerinin giderilmesi,
2-Dış rekabetten koruma,
3-Ekonomik Kalkınma,
4-Piyasa eksiklerinin giderilmesi,
5-Ekonominin serbestleştirilmesi
6-İç ekonomik istikrarı sağlamak,
7-Hazineye gelir sağlamak,
8-Dış piyasalarda tekel gücünden yararlanmak,
9-Otarşi,
10 –Sosyal ve ideolojik nedenler.
Türkiye, dış ticareti devamlı açık veren, ödemeler bilançosu açıkları kronik hal almış bir ekonomidir. Türkiye her zaman döviz rezervlerinin tükenme tehlikesiyle ile karşı karşıyadır. Döviz çıkışına sebep olan işlemlerin azaltılması, döviz kazandırıcı işlerin özendirilmesi bu konuda yapılabilecek en iyi müdahale tarzlarındandır. Bunun başlıca sebeplerinden biri enerji bakımından dışa bağımlılık, ikincisi ithalatı azdıran sanayileşme politikası ve yanlış özelleştirme(yabancılaştırma)  politikalarıdır.
Her ülke dış piyasanın rekabetine dayanamayan yerli endüstrileri korumak için ithalatı sınırlandıran tedbirleri alır. Bu tedbirler hem istihdamı korur hem de döviz ihtiyacını azaltarak ekonominin kendi kendine yeterliliğini temin eder. Ancak yeni endüstrilerin kurulması, yerli sanayinin verimliliğinin artması ve dış rekabete dayanıklı hale getirilmesi için ihracat üzerinden döviz kazandırıcı işlemlerin yapılması şarttır.
İç ekonomide yerli firmaların tekelci pozisyon almalarını önlemek için dış ticareti rekabetçi olarak kullanarak fiyatların aşağı çekilmesi sağlanabilir. Burada dikkat edilmesi gereken temel nokta şudur: İçeride tekeli önleyelim derken küresel tröstlerin hegemonyasına düşmek tehlikesidir.
Günümüzde çoğu ülkede serbest piyasa ekonomisini ülke sathında gerçekleştirmek önemli bir amaç olarak görülmektedir. Ekonominin temel sektörlerindeki ithalat ve ihracat akımlarına bakıldığında çoğu sektörlerin iç ve dış tekelleşmiş firmalar tarafından yönetildiğini üzülerek görüyoruz. Bu tekelleşmiş firmaların çoğu kere ülkeye ileri teknoloji transferi yaptıkları da söylenemez. Mesela 1990’lı yıllardan önce Türkiye’de yerli olarak üretilen çeşitli lezzetleri sunan yüzlerce meşrubat ve gazoz firması vardı. Bunların hemen hemen hepsi Pepsi Cola/Coco Cola gibi büyük sermayeli firmaların rekabet/pazarlama/reklam gücüne dayanamayarak silindi gitti. Bu bozukluğu deterjan sektöründen, şekere, şekerden kırtasiye malzemelerine, iplikten oyuncak sektörüne kadar her alanda görüyoruz. Bu durum iktisadi değildir. Sağlıklı bir ekonominin amaçlarına hizmet etmez. Dolayısıyla yukarıda saydığımız 10 tane iktisadi hedefin gerçekleştirilmesi için ekonominin kendi kendine yeterliliğini temel hedef alan yeni iş alanları yaratan, ticaret dengesinde fazla vermeye dönük bir modele geçiş yapması gereklidir.
İç ekonomik istikrar bozulması, işsizlik veya enflasyon şeklinde meydana gelebilir. Buna yönelik ekonomi politikalarının yanında dış ticaret politikaları da bu amaçla kullanılabilir. İthalata sınırlama koyarak, yerli üretime daha fazla talep getirmek, işsizliği düşüreceği döviz çıkışını azaltacağı için çok önemlidir.
İthalat ve ihracat vergileri bütün ülkeler için önemli gelir kaynağıdır.  
Bazı mallar sadece belli ülke ve şirketlerin tekelinde üretiliyor olabilir, bu yüzden bu ürünü dışarıya satışa sınırlandırma koyarsa, bu malın dışardaki fiyatlarını arttırabilir, tedarik imkânları zorlaşarak/pahalılaşarak ülke ekonomisine zarar verebilir.
Bazı ülkeler kendi kendine yetebilmek siyasetini takip edebiliyorlar. Dışarıya bağımlı olmayı en alt seviyeye getirmek için çeşitli korumacı politikaları uyguluyorlar. 
Günümüzde dış ticaret; dış politika ve amaçlarının gerçekleştirilmesinde en önemli araç haline gelmiştir. Kamu diplomasisi, dış yardım programları kapının kilidi gibidir.  En kapalı ekonomilere girişin anahtarıdır. Bir ekonomiye girildikten sonra o ülkenin kaderinde söz sahibi olmanın yolu açılmış olur.