Cari açık nasıl önlenir?

1991'de G7 ülkelerinin dünya brüt geliri içinde % 50,4 olan payları 2020'de % 29'a düşecektir. Fakir ülkeler kalkınarak ileri ülkelerin seviyesine çıkmak için yarışıyorlar. Dünya ticareti artıyor. Sınırların ve uzaklıkların önemi kalmıyor. Teknolojik gelişmeler sonucu dil sorunu da kısa bir zaman sonra önemini kaybedecektir. 

Küresel çapta en büyük 3 küresel şirket: 2009: 1)ExxonMobil, 2)Walmart ,3)ChinaPetrol,  2016: 1)Apple, 2)Google, 3)Microsoft  … ABD küresel ekonomi içinde payını yitirmekle birlikte halen performansı yüksek bir ekonomidir.

AKP’nin on yıllık ve daha sonraki karnesine baktığımızda neleri görüyoruz?

AKP'nin  2003 - 2012 arasını kapsayan on yıllık iktidar dönemindeki ortalamaları gösteriyor.)   

Göstergeler (%)

2002

2003

2004

2005

2006

2007

2008

2009

2010

2011

2012

Enflasyon

29,8

18,4

9,3

7,7

9,6

8,4

10,1

6,5

6,4

10,5

6,2

Faiz

63,9

46,4

24,8

16,2

18,0

18,4

19,1

11,5

8,2

8,7

6,5

Büyüme

6,2

5,3

9,4

8,4

6,9

4,7

0,7

-4,7

9,2

8,5

3,0

İşsizlik

10,8

11,0

10,8

10,6

10,2

10,3

11,0

14,0

11,9

9,8

9,5

Bütçe D. /GSYH

-11,2

-8,8

-5,4

-1,5

-0,5

-1,6

-1,8

-5,5

-3,6

-1,3

-2,0

Cari Denge/GSYH

-0,3

-2,5

-3,7

-4,6

-6,1

-5,9

-5,7

-2,2

-6,3

-10,0

-6,6

Çeşitli Göstergeler

2013

2014

2015

GSYH (Milyar TL)

1.810

2.044

2.338

GSYH (Milyar USD)

951

934

861

Büyüme (%)

8,5

5,2

6,1

Enflasyon ( Yıllık ortalama, %)

7,5

8,9

7,7

Sanayi Üretimi Değişimi (%)

3,5

3,6

3,1

İşsizlik (Yıllık ortalama, %)

9,0

9,9

10,3

Bütçe Dengesi / GSYH (%)

-1,0

-1,1

-1,0

Cari Denge / GSYH (%)

-6,8

-5,0

-3,8

 Cumhuriyet tarihinin en büyük sorunları birike birike 2002 yıla sonunda iktidara gelen AKP’nin sırtına binmiştir. Cari açık dâhil birçok sorun yüzlerce yıllık kronik sorundur. Dışarısı Türkiye’nin bu vaziyetinin devam etmesinden memnundur. Bu sorunları çözmeye çalışan birçok devlet adamı idam sehpalarında can vermiş veya darbelerle gitmiştir. Son 15 yılda AKP’ye karşı yapılanlar, muhtıralar, geziler, darbeler düşünüldüğünde dışarının Türkiye’de nasıl bir egemenlik kurduğu milli ve yerli tavıra karşı nasıl karşı koyduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Bütün bunlara rağmen AKP ekonomik bağımsızlık yolunda önemli başarılar elde etmiş, etmeye devam etmektedir.

İktidara geldiği o günden bu güne; enflasyonun düşürülmüş olması ciddi bir başarıdır. Faizler ciddi engellemelere rağmen on kat düşürülmüştür. İktisadi büyüme dünya ekonomisi ortalamalarının üstünde gerçekleşmiştir. Keza bütçe dengesi ve kronik bütçe açıkları giderilmiş, bütçe performansı bakımından ciddi başarılar elde edilmiştir.  Halledilmeyen iki tane sorun kalmıştır. Bunlardan birincisi cari açık, ikincisi de işsizlik meselesidir. 

AKP’nin ilk iktidar olduğu yıllarda; (Tasarruf Mevduat Fonu ve Konut Edindirme Fonları) bir takım yurt içi tasarrufların dağıtılması yanlış oldu. Bu fonlar dağıtılmak yerine işsizliği önleyici ve gelir getirici yatırımlara dönüştürülüp elde edilen kârlar vatandaşa dağıtılsaydı daha faydalı olurdu. Buradan alınan derslerin ışığında işsizlik sigorta fonunun nemalanması, başka fonlar da icat edilip yatırımların hızlandırılması gerekir.

10-15 yıllık bir plan dâhilinde gelir dağılımındaki adaletsizliklerinde düzeltilmesi gerektiğini değerlendiriyoruz: OECD ülkelerinde gelirin en adaletsiz dağıldığı ülkeler şöyledir: 1. Şili, 2. Meksika, 3. ABD, 4.Türkiye, 10. Yunanistan, 14. Japonya, 19. G.Kore, 23. Almanya, 36. İzlanda’dır.

Dışa karşı finansal bağımsızlığı korumak için, içte Cumhurbaşkanı’na bağlı ve devletin istihbarat kurumları ile birlikte çalışan bir finansal istihbarat yapısı kurmak gereklidir. Bu yapı para, sermaye ve spekülasyon akımlarını izleyerek ekonomik emniyeti sağlamaya yönelik çalışmalıdır.

Batılı ülkelerin komşu ve kardeş ülkelerin paralarını nasıl gasp ettiklerini biliyoruz. Kriz adı altında çıkarttıkları birçok finansal oyunlarla birçok petrol üreticisi Arap ülkesinin paralarına el koymuşlardır. Bu gibi haksızlıkları önlemek, İslam dünyasının kaynaklarını yerinde kullanmak ve İslam ülkelerinin kalkınmasında değerlendirmek için ortaklaşa bir finansal yapı kurmak gereklidir. Bunu gerçekleştirmek için Türkiye’nin Arap ülkelerinin paralarını biriktirdiği finans merkezi olması lazımdır. Bu iş için en uygun merkez İstanbul’dur. Dolayısıyla yabancı fonların Türkiye’ye akması sermaye birikimi/yatırımlar bakımından sayılamayacak fayda yaratacaktır. Karşılıklı yarar ilkesi çerçevesinde ufuk açıcı işler yapılacaktır.