Son günlerde ülkemizde yaşanan Kaos tüm hızıyla devam ederken, bölgenin Kaos mimarları da planlarını hayata geçirmeye devam ediyor. Bu arada siyasetçilerimiz de Vatan veya Devlet sevdası yerine, kendi menfaatlerinin peşine düşmüştür... Tam da böyle zamanlarda ilke değil, ülke diyen siyasetçilerimize çok ihtiyaç vardır. Maalesef Ülkemizde bu kadar vahim olaylar olurken birtakım gazeteci müsveddesi kişiler de neredeyse Türkiye’yi suçlamak ve Vatanlarını yaşanmaz bir tutum içine sokmak için gayret ediyor. Çok uluslu taşeron bir örgüt olan Pkk’yı meşru görüp, aklama paklama derdine düşecek kadar alçalan bu gazeteciler, bu ülkenin yüz karalarıdır. Şehid olan Polislerimize ve Askerlerimize dahi Şehid diyemeyen bu zavallı gazeteci müsveddelerini milletimizin iyi tanıması lazımdır.

 

     Gelinen noktada özellikle baktığımız zaman Ortadoğu’da yaşanan her olay Türkiye’nin aleyhine ilerliyor. Olayların arka planı çok önemli, maalesef kimse henüz tam manası ile görmüş değil... Bölge bu kadar hareketliyken, Türkiye’nin durağan olmaması gerekir. Türkiye kendi içinde kan kaybettikçe, Kaos düzeninin mimarları projelerini daha rahat harekete geçiriyorlar. ‘’BOP’’ Projesinin hiç şüphesiz en önemli ayaklarından biri bölünmüş bir Türkiye’dir. Çözülme süreciyle beraber, Türkiye’de bir otorite boşluğu oluşmuştur. Merkezi otorite ve Askeri otorite, gücünü, inanırlığını, caydırıcılığını YİTİRMEKTEDİR! Ortadoğu’da önemli bir söz vardır: ‘’Şiiler zincirle kendini döver, Kürtler düş kurar ve Sünniler yönetir.’’ Ama artık bu durum değişiyor. Konjöktür tümden değişime uğramaya başladı. Böyle giderse Ortadoğu’nun kalbine ‘’Büyük İsrail Devleti’’ çok yakında önceden çizilmiş sınırları ile meşruluğunu Dünya’ya ilan edecektir. Bu noktada şuurlu Müslümanlara çok ihtiyaç vardır.

 

     Siyonist Yahudi Lobilerinin ve onların güdümündeki emperyalist güçlerin, PKK gibi on yıllardır emek verdikleri ve masraf ettikleri ‘’Markalaşmış bir Terör şirketini’’, öyle Türkiye’de toplumsal barışı sağlamak hatırına hemen vazgeçip tasfiye edeceklerini düşünmek, en hafif tabiriyle saflıktan başka bir şey değildir. Güneydoğumuza özerklik sağlamaya hazırlık süreci kapsamında, PKK’nın bir bölümüne geçici eylemsizlik kararı aldırsalar da, ‘’Bunlar Öcalan’ı takmıyor’’ bahanesi ile, Kandilde’ki fiili PKK eşkiyabaşı Murat Karayılan ve Suriyeli Nusayri Fehman Hüseyin ekiplerinin anarşist saldırılara devam edecekleri anlaşılmaktadır. Son saldırılar bir kez daha gösterdi ki ‘’Derin Pkk’’ yine taşeron olarak emperyalist güçlerin istediği gibi sahnede… Bu bağlamda baktığımızda Pkk’nın, içerideki yerli işbirlikçileri gayet önemlidir. Ülkemizde şuan ki konjöktürde kim daha çok Kaos’dan yararlanıyorsa iyi takip etmek lazım. Birileri Türkiye’de tam da bu zamanda karışıklık çıkartarak istedikleri oyunu ve planı hayata geçirmeye çalışıyor. İncirlik hava üssünün IŞİD’e karşı yapılacak muhtemel saldırı için koalisyon güçlerine açılması anlaşması da bu oyun ve planın içindedir.

 

     Bu arada geçenlerde Türk Askeri ve IŞİD arasında çıkan ve bir Assubayımızın Şehid olması ile ilgili çatışma sonrası, Türkiye’de bulunan İŞİD hücrelerinin uyandırılması ve ülkemizde bazı bombalama olayını yapma olasılığı şuan gayet önem arz etmektedir. Özellikle büyük şehirlerde hücre evlerinin aktif hale getirilmesi sonucu bazı eylemler yapılabileceği hususunda duyumlar var. Başka bir bilgi de, Türkiye’de eylemler yapılacağı ama bunun IŞİD tarafından değil başka güçlerin yapacağı ve IŞİD’in üstüne bırakacağı yönündedir.

 

     En önemlisi de Pkk’nın şehir yapılanması olan KCK’nın yürütme konseyi tarafından alınan bazı gizli kararlar olduğu bilgisidir. KCK’da Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki PYD önderliğinde yapılan Kürt Koridorunu korumak ve Türk Askerinin Suriye’nin kuzeyine girip koridoru etkisiz hale getirmemesi için eylemler yapılacağı yönündedir.

 

     Ayrıca ABD ve İsrail, Pkk’yı İran, Irak ve Suriye’ye karşı kullanmak ve sözünden çıkarsa tekrar Türkiye’nin başına bela sarmak üzere elinde tutacaktır. Çünkü böylesine markalaşmış bir Terör şirketini ve cinayet şebekesini dağıtmak onların işine yaramazdı. Hepsinden geçtik, bölge ülkelerini ve hükümetlerini hizaya sokmak ve kendisine mahkum bırakmak üzere, CIA ve Mossad ajanlarının, hatta patriot füzeleri komandolarının yapacağı kanlı saldırı ve patlamaların suçunu üzerine yıkacakları, Pkk gibi bir bölgesel eşkıya şebekesine ihtiyaçları vardı. Pkk psikolojik savaş olarak Türkiye’nin üzerine tekrardan musallat edilerek Suriye’deki sözde PYD önderliğindeki oluşuma zemin hazırlanacağı muhakkaktır. Bu arada Derin Dünya Devleti yöneticileri, Türkiye ve PYD’yi yani Pkk’yı beraber çalıştırıp IŞİD’i tasfiye etmek istiyorlar. Bu konu çok önemli ve üstünde durulması gereken bir hadise…

 

     Kısacası Kaos düzeninin mimarları, Türkiye’nin Pkk/PYD’nin giriştiği Kürt koridoruna engel olmayı aklından bile geçirmemesi hatta onları meşru güç olarak tanıması gerektiğini belirtiyorlar. Türkiye Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi Suriye’nin kuzeyinde de benzer bir oluşama asla izin vermemelidir. Bu Türkiye’nin geleceği ve kırmızı çizgileri için hayati bir önem taşımaktadır. Eğer Türkiye bu oluşumu engelleme adına Suriye’nin kuzeyine bir müdahalede bulunacaksa bu gayet başarılı ve yerinde bir hamle olur. Yoksa Suriye’nin kuzeyindeki bu oluşum Türkiye adına ileriki dönemlerde Güneydoğunun daha sıkıntılı ve sancılı bir döneme gireceğinin alameti olur. Türkiye, terör örgütü Pkk’nın etkisizleştirilmesi ve Suriye’nin kuzeyindeki meşruluğunu kırması adına ülke olarak tam bir uyum içinde tek yürek olmalıdır. Tam da bu zamanda ilke değil ülke diyen siyasetçilerimize de çok ihtiyaç vardır.

 

     Bu arada özellikle belirtmem gereken bir konu var. Iğdır’a ayrı bir parantez açmam lazım. Çünkü son zamanlarda olanlar ile bağlantılı planlı bir oyun sergilenmekte. Geçen hafta Iğdır-Doğu Beyazıt yolunda 4 tır yakıldı. Bu hafta ise 7 tır, 1 tanker, 3 araba yakıldı. Pkk Iğdır'lı Türklere kısaca "buradan gidin, burası Kürdistan!" diyor. Iğdır-Kars bölgesi Ermenistan, Gürcistan, Azerbaycan (Nahçıvan) ve İran’a komşu. Ticaret açısından bu kadar verimli bir bölgeyi Kürt devletinin dışında tutulacağını düşünmek saflık olur. Amaçları Hopa limanına kadar özerklik almak ve daha sonra devlet kurmak ki oradan Kürtler ve Ermeniler denize açılsın. Bu haliyle Iğdır'daki saf Türk nüfusu milliyetçi yapısıyla bir çıban başı. Bu bölgede yapılacak plebisitte Türk nüfusunun (azınlık olmalarına rağmen) problem çıkarmaları istenmiyor. Devletin umurunda bile olmaması Atlantik ötesi ile bu konuda anlaşma yapıldığı ihtimalini akla getiriyor. Özellikle seçimlerden sonra ortaya çıkan haritada HDP’nin Karadeniz’e uzanması da her şeyin bir proje dahilinde tıkır tıkır işlediğini gösteriyor. Türkiye çok hassas ve önemli bir süreçten geçiyor. Bu süreçte topyekün Devlet kurumları da dahil birlik ve beraberlik içinde olmamız lazımdır. Bu karanlık ve Derin operasyon karşısında sağlam ve tutarlı karşıt hamleler geliştirmeliyiz.

 

Ve son söz: ‘’ Derin Düşünmeyen Devletlerin Yüksek İdealleri Olamaz’’