İlk altı aylık büyüme rakamları açıklandı. İlk üç ayda %4,7 olan büyüme, ikinci üç ayda %3,1’e düşmüş. Konu hakkında birçok yerde haber yapıldı ama en garibi “Büyüme de 15 Temmuz şoku” haberi oldu. Haziran sonu rakamlarını, 15 Temmuz günü etkileyebilecekmiş gibi davranıldı. 
Hâlihazırda büyüme varken ne gereksiz bir tutum...
İlk altı aylık büyümede özellikle devlet tüketiminin artırması etkili oldu. Büyüme denilince ilk etapta üretim artışından kaynaklanması umulur. Doğrusu da budur. Fakat tüketimin artması ile oluşan sirkülasyon da rakamsal büyüme sağlar. 
Genel rakamlara göz attığımızda temmuz cari açığı 2,6 milyar dolar oldu. Açık karşılanamıyordu ki nereden geldiği belli olmayan 2 milyar dolar ülkeye girdi. Ve bir aylık açık ötelendi. Sanayi üretimimiz, ihracatımız küçüldü. “İşleyen demir ışıldar atasözü” ile büyüdük ama işlemeyen sanayi makinalarımızın çoğu pas tuttu. Haftabaşında açıklanan işsizlik rakamları da bunu teyit etti. Haziran 2016 dönemi işsizlik oranı %10,2’ye çıktı. Bir yıl önce %9,6, bir ay önce %9,4 idi. Son bir ayda 216 bin kişi işsiz kaldı. Bunun sebebi tabii ki fabrikaların kapanması ya da küçülmesi… Uzun zamandır ekonomimizdeki hareket sadece konut ve inşaatta… Durağan, işlemeyen, ışıldamayan, hareket etmeyen yatırımlarda…    
Üretim parkurlarını kapatan sermaye sahipleri, sermayesi çar çur olmasın diye konut yatırımı yapıyor. Tek sağlıklık yatırım alanını konut görüyor. Hal böyle olunca devlet de sermayeyi dolaştırmak için bu alana teşvik veriyor. Yeni alınan karar ile 150 metrekareden büyük dairelerin KDV oranı %8’e düşürüldü. Maalesef kalıcı çözümler bulunamayınca, geçici çözümlerden medet umuyoruz.
Bayram’da milyonlarca insan büyüklerini ziyaret ya da dinlenmek için ülke içinde seyahate çıktı. Ve bayram süresince otoban, köprü ve metrobüsler ücretsiz yapıldı. 
Lâkin çok geçmeden akaryakıt zammı ve ÖTV zammı oldu. Bayram’da milyonlarca kilometre yol yapıldı ve zamlı akaryakıt kullanıldı. Köprü, otoban indirimleri kat ve kat tahsil edildi. 
Bu arada yanlış bilgilendirme olmasın, Osmangazi köprüsü yabancı ve Türk şirketlere ait olduğundan geçişler ücretsiz olmadı.    
Akaryakıta ortalama litre başına 25 kuruş zam geldi. Yaklaşık yılda 22 milyon tondan fazla akaryakıt tükettiğimize göre; bu yıl daha şimdiden 5,5 milyon TL cebimizden fazla çıkacak.  
Bu ve diğer zamlar aynı zamanda büyüme oranına tesir eder. Hali hazırda tüketilen ve mecburen tüketilecek ürünün zam farkı, gerçek bir büyüme sayılamaz. 
Ülke gelir artışımızı üretimi, ihracatı arttırak sağlayabilirsek büyüme olur. 
Tüketerek kazanılan büyüme, enflasyon ile erir gider...  
Birileri, insanların gelecek kaygıları ile mülk edinme zaafını çok iyi kullanıyor.
Sorarsın kişiye; Kendin üzerinde hak iddia edebilir misin? Hâşa der… Sahip tektir der. Bedeninin, ruhunun Allah’a ait olduğunu söyler. 
Lâkin kendine bile sahip olamazken, etrafındaki herşeyi almak ister, sahiplenmek ister. Bu mülkiyet sevdası, “sadece benim geleceğim” kaygısıdır. 
Bu kaygı kullanılmaya açıktır!.. Konut’a ve rantına ya da banka faiz gelirine yönelinmesi, kendi üretmemesi, yönetenlerin acizliği olabilir ancak.
Mülk talebi kimde yok biliyor musunuz? Allah’a en yakın olan çocuklarımızda… Çocuklar yapı olarak mülk edinmez. Birkaç küçük oyuncağını sahiplenir gibi görünür ama aslında sahiplenmez, on dakika sonra onu da gözü görmez…
Doğum mesafesi uzadıkça yani büyüdükçe mülk telaşı başlar ve kendi başına çorabı örer. Birileri de bunu fırsata çevirir. Ardından ne zekat kalır ne fitre, sadaka bile vermeye eli gitmez… 
Günümüzde öne çıkartılan en popüler yatırım aracı yani konuta, kenardaki üç kuruşunu bile yatırma telaşı, kendi için biriktirme, depolama telaşı bundandır. 
İnsan doğası gereği en çokta savaş ve kıtlık gibi zor zamanlarda kendi için depolama ihtiyacı duyar… Sadece böyle zamanlarda depolama isteği içten gelir, müdahele edilemez.