Tüm futbol kamuoyunun beklediği karar açıklandı ve Galatasaray bir yıl Avrupa’dan men cezası aldı.
Sarı Kırmızılılar'ın bu cezası Avrupa kupalarına katılım hakkı kazandığı ilk yıl için geçerli olacak. Eğer Galatasaray iki yıl ardı ardına kupaya katılma hakkını elde edemezse bu ceza ortadan kalkacak.
Bilindiği gibi, Galatasaray Başkanı Dursun Özbek ile yönetim kurulu üyelerinden Fatih İşbecer, Ural Aküzüm ve avukat Jean Luis Dupont geçtiğimiz hafta İsviçre'ye giderek, UEFA yetkililerine bir anlamda ifade vermişlerdi. 
Sahada ve kadrolaşma anlamında tam bir kaos girdabındaki Sarı Kırmızılı camiada ilginçtir ki, bu ceza için kulübün hukuktan sorumlu başkan yardımcısı Eşref Alaçayır, "Bir yıl UEFA yarışmalarına katılmaktan men edildik. Onun haricinde bundan sonraki iki dönemde özellikle transferlerde dikkatli olmamız isendi. Eskisi kadar para harcamamamız gibi de bir bir şart var. Bence çok ta kötü bir sonuç değil. Daha fazla olabilecek bir cezayı sadece bir yıla indirdik” diyerek sanki çok önemli bir zafer kazanılmış gibi bir açıklama yaptı.
Buradan anlaşılan şu ki; Camianın neredeyse beklediği bir sonuç ortaya çıkmış ve buna göre bir değerlendirme yapılıyor. Yani, bu cezanın ‘olağanlığı’ anlamında bir konsensüs var. 
İzleyenler bileceklerdir, hayli uzun zamandır ara ara bu konuda düşüncelerimi sizlerle paylaşmıştım.
Koskoca Galatasaray’ın yeteneksiz ve yetersiz ellerde olduğunu ve tarihine yakışmayacak bir biçimde küçültülüp içinin boşaltıldığını dile getirmiştim. Gelen ceza ve sonrasındaki gelişmeler de gösterdi ki, ne yazık ki düşünce ve söylemlerimde haklıyım. 
Düşünebiliyor musunuz, bu takımın 160 milyon dolar kadar bir para girişi var. Böylesine önemli bir geliri olan kulübün kasasında ‘açık’ çıkması ne kadar mümkün, ne kadar inanılabilir değerlendirmesini size bırakıyorum. İçimden geçenleri bir çırpıda dile getirip, hukuki anlamda bir suç işlemek istemediğimden, bu işlerin odak noktasındaki insanlara bir sıfat eklemek istemiyorum.
Paranın gücü, misyon ve algı operasyonlarıyla iktidara gelip, yönetim için görev alanlar, aslında kişisel egolarını tatmin ve kulüpleri ‘arka bahçe’ haline getirip ünlenmekten, kişisel servetlerine servet katmaktan başka bir şey yapmıyorlar.
Özetlemek gerekirse, bugün Galatasaray’ın başına gelen bu durumun, diğer kulüplerin de başına gelmesi son derece normal. Çünkü Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor da ekonomik anlamda çok farklı değiller. Yani aynı sıkıntı onlar için de ciddi anlamda mevcut. İşin doğrusu yalnızca büyükler değil, birkaç kulüp hariç diğer tüm camialar için bu tehlike var. 
Buradan da anlaşılacağı üzere, artık bakkal dükkanı yönetir gibi kulüp yönetme devri kapanmış, finansal fair-play’in tüm kurallarının uygulanması gereği şart olmuştur. Bir başka deyişle, ‘deniz bitmiştir’.
Benden söylemesi...