Yenikapı Demokrasi ve Şehitler mitingine halkımız akın etti. Cumhurbaşkan’ının, Başbakan’ın, Muhalefet liderlerinin ve Genel Kurmay Başkan’ının katıldığı mitingte özellikle Genel Kurmay Başkan’ımıza yoğun ilgi gösterildi.

İktidar ve muhalefeti uzun zamandır kol kola, birlik içinde görmemiştik. “Bir müsibet, bin nasihattan iyidir” atasözümüz burada adeta can buldu. Bundan üç sene önce yine halkın bayraklarla yürüyerek anlattığı ergenekon, balyoz, cemaat yapılanması gibi nasihatlar bu beraberliği sağlamaya yetmemişti.

Bu darbe girişimi bir nevi gazâdır. Gazâmızın kuralları vardır. Gazâda tama, riyâ olmaz. Gazâya ganimet için gidilmez, giden durdurulur. Ve durduruldu… İşte bu duygularla biraraya gelişimizi, dünya ülkeleri dikkatlice ve kıskanarak izledi.

Kürsüde 15 Temmuz darbe girişiminde şehit düşenlerimiz anıldı ve en büyük alkışı onlar aldı. Şehitlerimizin ruhu şad olsun…

Aman Diyelim…

TÜİK, enflasyon hesabını 417 ürünün fiyat değişimlerinin takibi ile yapar. Bu ürünlerde otomobil, makyaj malzemesi, okul çantası, şemsiye, hac seyahati, bilgisayar ve malzemeleri gibi listede bu ve benzeri çok az kullanılan ya da hiç kullanılmayan ürünler dolu… Talebi olmayan ürünün haliyle fiyatı düşer…

Halkımızın büyük çoğunluğu maaş ile çalışmakta. Ortalama maaş ise asgari ücretin biraz üzerinde… Aynı şekilde küçük esnafında aylık gelirleri yaklaşık bu tutarda.

Bu kişiler gelirlerinin minimum %40’ını gıdaya, %40’unu yakacak, elektrik, su, telefon, ulaşıma harcamakta. Fakat enflasyon sepetinde gıda, ulaşım gibi çok kullanılan ürünler daha düşük yüzdelerle hesaplanır. Bu sebeple enflasyon düşük görünür. Enflasyon düşük çıkınca, sene sonu ücret zammı da düşük yapılır.

Tek başına “gıda” enflasyonuna baktığımızda tüketici fiyat endeksinin iki katından fazla olduğu görülür. Temmuz ayı tüketici endeksi %1,16 iken gıda endeksi %3,15 açıklandı. Bu durum gıdaya gelen zammın yarısı kadar ücret zammı yapılmasını sağlar. Ve her sene maaşlar sistemin biraz daha gerisinde kalır. Ücretler yavaş yavaş erir.

Temmuz 2016 sonu yıllık üretici fiyat endeksi %4,77, tüketici fiyat endeksi %7,81 olarak açıklandı. Neredeyse iki katı… Dengesizliğin bir başka bariz göstergesi.

Çünkü üreticiden tüketiciye gelene kadar aracı çok…

Çiftçi biberi üretir. Komisyoncu iyi pazarlık ile hepsini satın alır. Ülke’nin nüfus dağılım dengesizliği ile çok uzaklara bu ürünleri taşınır. Böylece nakliye, sigorta, depolama, uzun yolda bozulan ürün, haberleşme, vergi, faiz maliyeti biner.

Yerel gıdanın değeri işte burada anlaşılır... Ürün ne kadar yakına satılırsa o kadar maliyet düşer. Ürün ile tüketici arasına komisyoncu da giremez. Ürün daha ucuza tüketilir.

Günümüzde Trakya’dan, Anadolu’dan ürün alınıp Akdeniz’deki otellere götürülürken, Antalya seralarındaki ürünler İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlere götürülüyor. Kazançlı çıkan ise; sermayesi olan, kendi çalışmayıpta parasını çalıştıran aracı oluyor. Depo, vergi, nakliye, sigorta, faiz gibi yükler de halkın sırtına biniyor.

Komünal hayat bu sebeple bazıları tarafından sevilmez. Çünkü komünal hayatta herkes çalışmak zorundadır. Sadece paranı çalıştırıp sen uzanamazsın…

Bu yönetim şekli yüzünden anlamsızca vergi, sigorta, depolama, ulaşım tükettiriliyoruz. Böylece hayat biraz daha pahalanıyor. İşçi maaşları eriyor, ev masraflarını karşılamak biraz daha zorlaşıyor.

Bu yıl başından beri enflasyon düzenli arttı. Temmuz ayı artışı için “Bayram vardı, darbe girişimi oldu ve yükseldi” denilebilir. Ama geçmiş aylarda da yüksekti. Sene sonuna kadar da artacağını öngörmek çok zor değil…

Enflasyonu düşürmek için öncelikle Türkiye’yi İstanbul’da toplamaktan vazgeçmek gerek. Nüfus ülkeye eşit dağılmalı… Ülkemin her karış toprağında insanlar geçimlerini sağlayabilmeli, çalışabilmeli…

Yerel tüketimlere değer verilmeli… Her bir domatese, bibere yüklediğimiz depolama, nakliye, sigorta, faiz maliyetleri sıfırlanmalı. Bu masraflar halkın cebine kalmalı…

Böylece Türk lirası değer kazanırken, enflayon düşer. Gelir dağılımı denge bulur… Halkın yüzü güler, eğlenir, şenlenir.

Osman Gazi, halkının dervişler tarafından şenlendirildiği yerleri vakfa ya da derneğe devreder, oranın halkın olmasını sağlarmış. İşte halkın, hak olduğunu bilen bir koca bey…

Bugün halkın eğlendiği yerler hemen özelleştirilip, AVM yapılıyor. Beton yığınlarının içinde alışveriş yapıp, yemek yiyebileceğin yerler. Halk sözde eğlenirken, parası olmayanlar içeri bile giremiyor. Girse de parasız ya da az paraya eğlenebileceği bir şey yok.

Fazladan yapılan AVM’lerin beton, demir, işçilik vs. maliyeti de işletmenin kazanç oranı yükseltilerek, artı vergi, artı faiz eklenerek yine halktan tahsil edilmekte.

Yani halkın “şenlenmesinin” bile enflasyonu azdırdığı dönemdeyiz.

Şşşşttt, aman ses çıkarmadan, eğlenmeden oturalım oturduğumuz yerde… Yoksa imtihanımız “açlık” olacak…