Geçtiğimiz günler 4.5.6/Ekim de dünyanın ve ülkemizin kaynadığı bir ortam da Gaziantep’te  bir ilk sayılabilecek muhteşem bir organizasyon tertip edildi.
Ulusal  Çevre ve Ahlak Sempozyumu.
Çevre Kuruluşları Dayanışma Derneği ÇEKÜD ile Gaziantep Üniversitesi ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi işbirliğiyle hazırlanan Ulusal Çevre ve Ahlak Sempozyumu ,sponsor destek olarak da Gaziantep Şehitkamil Belediyesi ve Kusva Geri kazanım da katkılarıyla ayrı bir güç kazandı.
Bu muazzam organizasyon gerçekten ülkemiz ve çevre adına büyük bir kazanım, günümüz ve gelecek nesil insanlığa çok aydınlık bir meşale bırakması açısından son derece yararlı olacağı kanaatindeyim..
Köşe taşı  hususiyetinde olan bu müthiş organizeye ÇEKÜD ailesinin bir ferdi olmanın yanında bir yazar bir gazeteci  bir belediyeci ve birazcıkta şair kimliğimin birikimleri ile katıldım ,faydalarını yaşadım, istifade ettim.
Aydınlık bir İstanbul ikindisinde yola koyulduk.Bu sefer Faruk Nafiz’in dizelerinden mülhem  “meşin kırbaç şaklamadı/ araba bir dakika yerinde duraklamadı! “.ama koca uçak müthiş bir gürültüyle yağmurlu İstanbul semalarına doğru yükseldi.
Hemen türbülansla tanıştık ve nedendir ruhuma hayli bir ürperti veren bu duygu bir garip anafor gibi içimde düğümleniverdi ,neyse ki kaptanın anonsu biraz içime su serpti de kendime gelebildim. Yolculuğun geri kalanında gayet rahat bir uçuşun arkasından Antep semalarından yeniden türbülansla karşılaştık ama bu sefer gayet cesaretli ve hazırlıklı idim; açıkçası pek korkmadım.!
Çocukluk anılarımın içerisinde büyük bir yekun tutan Antep rüyalarımda hep başköşe olan bir kenttir.Bu yüzden Antep ‘e her gelişimin heyecanı /serüveni daha başka bir güzellik daha başka bir duygu tatlılığını fısıldar..
Antep akşamı tatlı ve huzurlu bir rüzgârın eşliğinde bizlere merhaba dedi.Havaalanından karşılanıp Gaziantep Üniversitesinin uygulama otelinin yolunu tuttuk bizlerin dışında ülkenin değişik vilayetlerinden gelip İstanbul merkez olarak yola koyulup ,Antep’e gelen bir hayli akademisyen de vardı.Kaldığım odanın penceresinden karanlık içerisinden gözlerim terkedilmiş bir Antep bağ evine takıldı.Bayburtlu Zihni’nin “Vardım ki yurdundan ayak götürmüş/Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı” dizeleri yüreğime oturuverdi.Güneş bize merhaba demeden onu pencerenin önünde bekledim ve ben ona merhaba dedim.Aydınlıkla birlikte iki bağ evinin yan yana olduğunu gördüm sevincim hüzünle birlikte dem tuttu çünkü çocukluk anılarımdaki bağ evinin lezzetleri hala damağımda taptazedir.
Güne çok hızlı girdik ;ÇEKÜD ailesi olarak bizleri sabah kahvaltısı için alan sempozyumun sponsorlarından “KUSVA GERİ DÖNÜŞÜM” ün sahibi İrfan Kılınç beyin misafiri olduk .İrfan bey son zamanlarda  nev’i şahsına münhasır diyeceğim ; bu kadar can bu kadar cömert  bir insan ki rastladığım nadide insanlardan birisi olarak hayatıma  girdi.Kahvaltı çifte maksatlı imiş.Aynı zamanda Adıyaman Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.M.Talha GÖNÜLLÜ beyi de beklemekte ve onunla birlikte ağaç dikimine gidilecekmiş ancak trafiğin azizliği ve muhabbettin güzelliği  bizleri ilk törenden alıkoydu.Rektör beyin mütevazı  ve can gönüllü birisi oluşu bizleri bir hayli etkiledi.Rektör beyi hemen uğurladık.Bizler arkasından doğruca Gaziantep Üniversitesi  sempozyumun baş mimarı  Rektör yardımcısı Prof.Dr.Türkay DERELİ beyin makamına geçtik.Bir insan bu kadar heyecanlı bu kadar sempatik olabilir.Sanki elli yıllık dostuz ve hatta yakın bir akrabayız. Mütevazı olmanın boyutlarından biraz haberdar idim ama bu derece bir insanda olabileceğini inanın hiç düşünemezdim.Kendisine “İstanbullu Şiirler” adlı çalışmamdan takdim ederken ,fotoğraf çekimini ihmal etmedik.
Sempozyum  İlahiyat Prof.lerinden aynı zamanda düzenleme Kurulu Başkanı olan Sayım M.Doğan KARAÇOŞKUN’un konuşmasıyla açıldı ;arkasından Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.M.Yavuz Çoşkun’un hakikaten son derece çarpıcı ilmi konuşmasıyla  adeta bizleri sendeletti  ;kısa bir bölümünü buraya alıyorum : : "Üniversiteler izole, steril, toplumdan uzak yaşamı olan organizmalar olamazlar. Bunu hep söylüyorum. Bu konuda arkadaşlarımızla büyük çabamız oldu ve toplumdan da karşılık bulduk. Çok güzel bir sinerji ortaya çıktı. Neticede biz akademisyenler, insanın eğitimine dair son basamağının temsilcileriyiz. İnsanı eğitimle yoğurarak, iyi insan olma noktasında çaba göstermeliyiz. Çevreyi insanlara öğretemiyoruz maalesef. Matematik, coğrafyayı son derece iyi bilen bir çocuk, dört çeker jeepin camından fıstık kabuklarını atmasını biliyor. Etik değer, hayvan sevgisi, insan sevgisi, vatan sevgisi, anne sevgisi, Allah sevgisi bütün bunların verilmesi gerekir. Maalesef bunlar milli eğitimde verilmiyor. Biz hayatımızı sorgulamalıyız. “  Ardından kürsüye gelen ÇEKÜD Genel Başkanı Süleyman YORULMAZ’ın konuşması  insanı sarsıcı tam bir ders niteliğinde bir konuşmaydı , önemine binaen konuşmanın tam metnine ulaşmak isteyenlere ..;
 http://www.cekud.org.tr/icerik.asp?ic_id=1820
Ardından sırasıyla kürsüye gelen Hasan Kalyoncu Üniversitesi Röktörü Prof.Dr.Tamer YILMAZ  ve Adıyaman Üniversite Rektörü Prof.Dr.M.Talha GÖNÜLLÜ konuşmalarıyla devam etti.
Açılış konuşmalarından sonra Türkiye’nin değişik üniversitelerden gelen 75 Akademisyen in 48 tebliğ sunduğu 3 ayrı oturumun sunulduğu salonlara geçildi. Üç  gün boyunca herbiri diğerinden önem arzeden tebliğ sunumlarından sonra kapanış konuşmalarında ; Gaziantep Üniversitesi Rektör yrd.sı
Prof.Dr.Türkay DERELİ’nin yapmış olduğu duygusal ve mesleki anılardan oluşan son derece ilmi akıcı ve bir o kadar da sohbet kıvamında olan konuşması tüm oturum sunucularını ,öğrencileri ve misafirleri çok değişik bir atmosfere götürdü ,kendisine yürekten yapılan alkışlarla oturumlar son buldu.
Hasan KALYONCU Üniversitesinin verdiği muhteşem akşam yemeği esnasında  ÇEKÜD’ün emeği geçen değerli akademisyenlere ve rektörlere verdiği plaketleri sunma  hizmeti bu fakire nasip oldu ;inanılmaz bir sevinç ve gurur duydum ;kolay değil ülkemizin en nadide akademisyenlerine plaket sunmak gerçekten onur verici bir eylem.
ÇEKÜD ailesinin bir ferdi olarak yanyana geldiğimiz kıymetli başkan Süleyman Yorulmaz beyi bu yolculukta yakinen tanıma fırsatına eriştim ,ne kadar olgun ve mütevazi  bir insan olduğuna şahit olmam beni ayrıca sevindirdi.Bu arada Genel Başkan yardımcımız olan son derece hasbi gönül insanı Kerim İSLAM beyin hakkını unutmam hiç mümkün değil ,hele hele çekmiş olduğu onlarca resim karesinde gösterdiği sabra ayrıca minnet ve teşekkürleri sunmam adeta bir borcum olduğunu ifade etmeliyim.
Geceye ellerini uzatan akşamla birlikte gökyüzüne süratle yükselen uçağımızdan Antep’in parlayan ışıklarına son kez baktım.Parlayan ışıkların içerisinden çocukluk anılarımın göz kırptığını hissettim..
Türkiye’de böylesine muhteşem bir ÇEVRE VE AHLAK SEMPOZYUMU’NU daha üst seviyelere - Uluslararası bir niteliği çıkması temennileri ile bütün emeği geçen insanlara şükranlarımı arzediyorum..