Fenerbahçe, çok rahat geçebileceği turda Monaco’ya kaybetti ve Devler Ligi’ne katılamadı. Peki, Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda seyrettiğimiz Fenerbahçe’yi beğenen olmuş mudur? Gerçekten merak ediyorum; ne defansı, ne orta alanı, ne de forvetiyle hiç mi hiç düzgün bir görüntü vermeyen Sarı Lacivertliler’in tatmin ettiği kimse var mı? 

İlk maçı 2-1 kazanırken bile çok tatminkar oynamadığı ortadaydı. Emenike’nin golleriyle rövanş için Fransa’ya giden Fenerbahçe 3-1 kaybetti ve kendisini devler liginin uzağında buldu.

En son sekiz yıl önce 2008-2009 sezonunda rahmetli Luis Aragones’le birlikte Şampiyonlar Ligi’nde boy gösteren Fenerbahçe, bu kulvarda mücadele etme arzusuna bu yıl da ulaşamadı. Allah için söylemek gerekirse, bu futbol çizgisiyle de ulaşamamasını fazlaca yadırgamamalıyız.

Devler Ligi sevdasını kalbinin derinliklerine gömen Sarı Lacivertiler, UEFA Avrupa Ligi Play-Off mücadelesinde İsviçre’nin Grasshoppers takımıyla eşleşti.

Medyanın neredeyse tamamı, Fenerbahçe’yi mutlak favori gösterip turu atlattırdı. Evet kağıt üzerindeki verilere bakıldığında, Fenerbahçe Grasshoppers karşısında çok daha avantajlı duruyor. Ancak Fenerbahçe’nin mevcut form düzeyi ve oyunu maalesef bu avantajı ortadan kaldıracak düzeyde. İşte bu nedenle de Fenerbahçe’nin kağıt üzerindeki üstünlüğünün, sahaya nasıl yansıyacağını ciddi anlamda merak etmekteyim.

Bir kere Sarı Lacivertlilerin teknik adam sorunu var. Geçtiğimiz sezon takımın başına getirilen Vitor Pereira, gerek saha içi, gerek dışı performansıyla Fenerbahçe’nin hocası olamayacağını ispatlamış durumda. 

Zaten başkan Yıldırım’ın Pereira’ya toleransı en fazla Grasshoppers maçlarıyla sınırlıdır bence. Yani Fenerbahçe UEFA Avrupa Ligi’nde gruplara kalamazsa Pereira sanırım çoktan hazırladığı bavulunu kaptığı gibi soluğu Portekiz’de alacak.

Açıkça söylemek gerekirse, Fenerbahçe’nin İsviçre ekibini eleyerek gruplara kalması, Pereira’nın bir süre daha nefes alması ve görevinin başında kalması anlamına gelecektir kuşkusuz. Ancak şurası çok net; Sarı Lacivertli takımın gruplara kalması demek, her şeyin mutlu sona ulaşması demek değil. Daha bunun Süper Lig ayağı var…

Kimse kızmasın, Fenerbahçe’nin mevcut profiliyle ben ligde de çok başarılı olacağını düşünmüyorum. Çünkü, Pereira’nın oyun şablonuyla Fenerbahçe’nin oyuncu grubu tam anlamıyla uyumlu değil. Fenerbahçe’nin başarılı olması için, Portekizlinin anlamsız ısrarlarından vazgeçmesi şart. Bir de en önemlisi; başarılarda herkesten önde duran, başarısızlıklarda, futbolcu, hakem, saha ve tüm diğer koşulları öne sürüp, hiç üzerine alınmayan anlayıştan da kaçınmalı. Futbolcuyu tribünlerin, taraftarın önüne atıp zemini kaydırmak yapılabilmesi en kolay iştir. Maalesef Pereira da her seferinde bu en kolay yolu tercih ediyor nedense…

Son olarak, UEFA’daki diğer temsilcilerimizden Medipol Başakşehir’in, kurada çektiği Shaktar Donetsk’in eski gücünde olmadığını hatırlatmakta yarar var. Osmanlıspor’un Danimarka ekibi Midtjylland önünde çok daha şanlı olduğunun da altını çizelim ve tüm takımlarımıza başarı dileyelim.

Hoşçakalın…