Ne yapmalı, ne etmeli ya da demeli bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey var; Spordaki bu kamplaşma ve hizipleşme artık önlenemez bir düşmanlık boyutuna geldi. Futbolda şike süreciyle tavan yapan düşmanlık ortamı, kulüpleri birbirini yok varsayıp, taraftarı yönetimi ve tüm camiayı karşısına alan davranışlara taşımadı mı?
Basketbolda Galatasaray Fenerbahçe sezon finalinin şampiyonu belirleyeceği ayak olan yedinci maçın oynanmadığını, Galatasaray’ın sahaya çıkmadığını görmedik mi? Bu durumun yalnızca ülkemizde değil, yurt dışında da büyük yankı uyandırdığına tanık olduk.
Sokaktaki insana artık, “Hangi takımı tutuyorsun” diye sormak ciddi bir tehlike arz ediyor. Aynı ailenin iki ferdi, hatta iki kardeş birbirine farklı takımları tutuyor diye, ağza alınmayacak küfürler etmekten hiç çekinmez halde.
Gerçekten anlaşılmaz, anlaşılamaz bir ruh hali içindeyiz. Bence bunun adı olsa olsa, ‘Toplumsal cinnet’tir…
Zaman zaman yaşanan olaylar nedeniyle değindiğim bu konudaki son hadise Trabzonspor yönetiminin yaptığı ve sağduyu sahibi hiçbir sporseverin asla kabul edemeyeceği ve de etmemesi gereken bir açıklama. Bir başka deyişle, Bordo Mavililerin ligden çekilme mesajı verdiği yönetim bildirisi.
Trabzonspor yönetiminin açıklaması şöyle; “Basketbolda Galatasaray’a yapılan Trabzonspor’a misli misli yapılırken bu ligde kalmamızın ne anlamı olabilir? Dört senedir adaletin terazisi sürekli şaşıyor. Her gün yeni bir umut, ‘ha bugün, ha yarın Trabzonspor’un hakkı teslim edilecek’ diye bekledik. Anladık ki şike devam ediyor. Biz ne kupa ne de şampiyonluk peşindeyiz. Müzemiz kupa, tarihimiz şampiyonluklarla dolu. Ligden çekilmemiz halinde bu hak ihlalinin dünyada yankı bulacağını düşünüyoruz. Yönetim kurulu olarak bu kararımızı delegemize, taraftarımıza soracağız. Onların kararı bağlayıcıdır. Başkanımız sayın İbrahim Hacıosmanoğlu da çekilme kararını uygulayabileceğimizi söylüyor. Şike sürecinde gördük ki güçlünün hukuku var ve adalet terazisi kişilere göre işliyor. Bizi Türk sporunun içinden çekmeye götürecek kararları almaya zorlamasınlar. Eğer vicdanları kanatan bu kararlar aynen devam ederse ve bu karar düzeltilmezse ‘Biz yokuz’ demeye hazırız.”
Bakın önce bir noktayı çok net bir biçimde bir kez daha belirtelim. Ben bu konuda asla, şu ya da bu haklı iddiasında bulunmuyorum. Sadece şunu vurgulamakta yarar görüyorum. Hiçbir neden bir camiayı içinde bulunduğu kulvardan çıkıp, sevenlerinden uzak kılmaya yeterli değildir. 
Galatasaray’ın Fenerbahçe karşısında salona, parkeye çıkmamasından mutlu olan aklı başında bir Galatasaraylının olabileceğini düşünmüyorum. Trabzonspor’un da ligden çekilme mesajları içeren bu açıklamasının, mantık sahibi hiçbir Bordo Mavi tutkunu tarafından kabul göreceğine inanmıyorum.
Konuyu özetleyip son noktayı koymak gerekirse; kulüp yöneticilerinin basiretsiz demeç ve kabul edilemez davranışları nedeniyle oluşan, oluşturulan kaotik ortamın spora hiçbir katkısı olmayacağı gibi, durumu çok daha fazla zorlaştırmaktan öteye gidemeyeceği kesindir. Buradan hareketle, zaten karmaşık ve toz duman bulutlarının sarmalındaki spor aleminin yeni şok dalgalarına ve farklı çılgınlıklara tahammülü yoktur. Bordo Mavi ve tüm diğer renklerin yöneticilerine buradan sesleniyorum; “Lütfen biraz daha sağduyu ve sükunet. Vereceğiniz anlamsız karar ve o kararların uygulanmasını, ilerleyen zaman içinde camianıza hiçbir şekilde açıklayamazsınız. Öyle, “Biz yokuz” diyerek öfke ve nefretinizi camialarınıza mal edemezsiniz diyorum.
Kalın sağlıcakla…