Hiçbir teknik adamın kadro seçimine, taktiksel seçimine karışıp, tercihleri üzerine pek konuşmadım bugüne dek. Çünkü, her hocanın kendi taktiksel anlayışı ve oyun içi hamlelerinde kendi özgür düşünce yapısıyla doğru orantılı davranmasının son derece doğru olduğunu düşünenlerdenim.
Lakin Bursaspor karşısındaki Fenerbahçe’nin teknik patronu İsmail Kartal’ın, tercih ve oyun içi hamleleri konusunda, yukarıdaki prensiplerimin dışında düşünüyorum.
Her şeyden önce önemli bir noktanın altını çizmek gerek. Şu teknik adamların kupa maçlarını angarya gibi görüp, aşırı rotasyonlar yapmasını, takımın önemli yapı taşlarıyla oynamasına gerçekten anlam veremiyorum. Her ne kadar Avrupa’da da bu eğilim hayli yaygın bir davranış olsa da, benim gibi düşünerek, kupa mücadelelerine en iyi kadrolarıyla çıkan hocalar da var tabi ki.
Bir kere olaya şöyle bakmak gerek. Örneğin Spor Toto Süper Lig’de bir takımın hedeflediği şampiyonluk mertebesine ulaşabilmesi ve Avrupa macerasına çıkabilmesi için, 34 maçlık maratonda başarılı olması gerekiyor. Oysa bu durum Ziraat Türkiye Kupası’nda öyle değil. Yaklaşık 10 – 15 maç sonunda kupaya uzanabiliyor ve Avrupa’ya çıkabiliyorsun. Ortadaki bu basit hesaba karşın, teknik adamların, bu önemli kulvarı kerhen mücadele verilen bir yer olarak görmesine ve bu maçlarda, ağırlıklı olarak rezerv oyunculara yer vermesine anlam veremiyorum.
Gelelim konunun başına ve İsmail Kartal’ın tepeden tırnağa yanlışlıklar zincirine. Bir kere yaptığın kadroda Emre Belözoğlu ve Diego Ribas gibi oyun kurucu isimlere yer vermemişsin. Takımda beyin görevini üstlenecek Mehmet Topal ve Meireles var. Takımın oyun kurucusu kim olacak. Meireles ve Mehmet Topal, Bursaspor gibi, sahanın her yerinde son derece akıllı bir futbol oynayan ve orta alanda atraktif işler yapabilecek isimlere sahip bir takıma karşı ne yapabilecek ki? Sahaya sürdüğün takım ve oyun kurgunla, amacının beraberlik ya da tek farklı yenilgi olduğu ayan beyan ortadaydı.
Şükrü Saraçoğlu Stadı’nın basın tribününde takım kadrolarının yazılı olduğu kağıtlar dağıtıldığında, çevremdeki hemen herkese şunu söyledim; ”Bu kadroyla Fenerbahçe için final zor gözüküyor. Bursaspor bu maçı kesin kaybetmez. Büyük olasılıkla da kazanır”
Yeşil Beyazlı takım 1-0 öne geçti, yanımdaki dostlara, “İsmail hoca eğer Diego Ribas’ı sahaya sürmezse bu maç ikiye üçe, hatta farka gider” dedim. Bir de baktık ki İsmail Kartal ikinci golü yiyen takıma hamle oyuncusu olarak Hasan Ali Kaldırım’ı alıyor. Hem de sahada takımı Mehmet Topal’la birlikte ileriye çıkarabilecek olan Meireles’in yerine. Bu bir teknik adamın harakiri yapmasından başka bir şey olmasa gerek diye düşünüyorum… Tıpkı, sezon içinde bazı maçlarda da saçma sapan tercihlerinle yaptığın yanlışlıklar ve şampiyonluğu elinin tersiyle ittiğin gibi.
Vah İsmail hocam vah…
Kızma ama, Fenerbahçe sana bir değil birkaç numara büyük geldi…
Ne oldu 2-0’a gelen ve elenmen için yeterli skor oluşmasına karşın, Hasan Ali Kaldırım Hamlesiyle 3, 4, ya da beşinci golleri yememe hesapları mı yaptın. Sana söyleyebilecek bir şey bulamıyorum…
Gerçekten vah ki vah hocam…

*** *** ***
Son olarak, Galatasaray’da gerçekleşen seçimli genel kurul sonrasında göreve gelen 36. başkan Dursun Özbek ve yönetimine hayırlı olsun demek istiyorum. Dilerim, ekonomik anlamda çok önemli sorunlar yaşayan Sarı Kırmızılı camianın, bu sıkıntıdan çıkmasında önemli adımlar atar. Şimdiden Allah kolaylıklar versin diyorum...