Maç Türkiye’de oynanıyor.
Tribünlerde büyük boşluklar dikkat çekici…
Hava futbol oynamaya gayet müsayit!
İki takımın da karşılaşmaya başlayacağı ilk 1100 leri belli oldu.
Mücadele Ebola’lı oyuncuların vuruşuyla başladı.
Geçen sezon iki takım arasında oynanan maçları misafir takımlar kazanmıştı.
……..
Gelişen Mers atağında sol kanattan ceza sahasına yapılan ortada bir karambol oluşturdu.
Orta alanda gerçekleşen ikili mücadelede rakibine faul yapan Ebola’lı futbolcu sarı kart gördü.
Sağ kanattan kullanılan köşe vuruşuyla ceza alanına yapılan ortada savunma topu karşıladı.
Mers pes etmiyor sayın seyirciler…
Ceza alanı dışı sağ çarprazda ceza alanına yapılan yakın mesafeden kafa vuruşuna son anda Ebol topa dokundu ve ardından direği de sıyıran top kornere gitti. 
Mer tekrar topu kontrol etmek istese de saha içinde tutamadı.
…….
Eeee olacağı buydu.
Dünyamızın bu denli sorunu varken
Nüfusumuzun büyük bir kısmının katlanarak futbol manyağı olduğunu gördükçe şaşkınlardayım.
Hatta…
Küresel Depresyondayım…
Kobani-İşid maçı pardon savaşı…
Derken Ebola- Mers-CoV
Bir maç çıkarsalar… 
3 Boyutlu Ebola-Mers CoV maçı dev ekranda !
Nargile ve çay da var.
Ohh kebap kebap…
…….
Latife bir yana 1970 li yıllarda ilk kez Zaire’den adını duyuran Ebola virüsü, yıllar sonra tekrar dünya gündemine löngg diye oturdu.
% 50- 90 arasında ölüm riski taşıyan, insanlarda şiddetli ve ağır seyirli enfeksiyona yol açan mikroorganizmalardan biri. 
İnsandan insana çeşitli vücut sıvıları (kan, kusmuk, idrar, dışkı, ter) ile geçermiş…En çok şempanze ve gorillerlerde görülüyormuş ve insanlara da hayvanlardan bulaşıyormuş.. 
(Aaaaa aids de bu primatlardan yayılmıştı.
Ne bereketli vücut yapıları var bunların da…
Her türlü virüsü yetiştiriyorlar…)
İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji biriminden Doç. Dr. Kıvanç Şerefhanoğlu bakın bu konuda neler diyor;
Bağışıklık sistemini çökertir. Şiddetli kanamalı ateşe neden olur. 
Hastalığın seyri çok hızlıdır ve çok gürültülü bir septik şok gibidir. 
Ebola virüsü kanamalı ateşe neden olduğundan benzer hastalığa yol açan diğer bazı virüslerle birlikte “kanamalı ateş virüsleri” grubunda yer alır. 
Bu hastalığın tedavisi için kanıtlanmış, etkili bir tedavi bulunmamaktadır. Ancak belirli destek tedavileri uygulanmaktadır. 
Ebola virüsü Afrika ülkelerinde görülmekte ve salgınlara yol açmaktadır. Hastalara korunma önlemlerini almadan müdahale eden sağlık personeli de risk altındadır. 
Bu hastalık ülkemizde bulunmamaktadır. Buna karşın Afrika’ya seyahat eden kişilerin özellikle hasta kişilerle temas etmemesi gerekmektedir. Yine aynı şekilde Afrika’dan ülkemize turist olarak gelmiş kişilerde hastalık belirtilerinin olması durumunda bu kişilerle temas edilmemelidir. Bu kurallara uyulduğu takdirde ülkemizdeki vatandaşlarımız risk altında değildir. 
“Ebola virüsüne bağlı meydana gelen kanamalı ateş hastalığında lökositlerin tükenmesi nedeni ile bağışıklık sisteminde çökme, pıhtılaşma fonksiyonunda bozukluk, kaçış sendromu (kanın serum kısmının damar dışına çıkması) ve şok tablosu gelişmektedir. Virüs vücuda girdikten sonra ortalama 5-10 gün içinde hastalık gelişmektedir. Hastalık tipik olarak ani başlangıçlı yüksek ateş, üşüme, titreme ve bitkinlik şeklinde başlamaktadır. Diğer belirtiler şiddetli baş ağrısı, kas ağrısı (özellikle gövde ve sırtta), bulantı, kusma, ishal ve karın ağrısıdır. 
Hastalığın ileriki dönemlerinde ciltte döküntüler, tansiyonun düşmesi, vücudun çeşitli yerlerinden kanamalar (Burun, ağız bölgesi, makattan, gözden ve diğer bölgelerden) meydana gelmektedir. Hastalığın ileri dönemlerinde böbrek yetmezliği de gelişmektedir.” 
Evet arkadaşlar…
Dünya Sağlık örgütü (DSÖ) ve Amerika Hastalık Kontrol Merkezi’nden alınan son verilere göre, Ebola ile yaklaşık 9 bin kişinin enfekte olduğu öngörülüyor. Bu sayının 6 bini doğrulanmış durumda. Virüsün bulaştığı yaklaşık 5 bin kişi hayatını kaybetmiş. Eboladan hayatını kaybeden kişinin defin işlemlerinde de dikkatli olunması gerekiyor.
Vay canına filmler gerçek oldu. Sarı ya da turuncu Uzay kıyafetleriyle hastalara yaklaşmaları filmlerde izlerdik de, fantastik kurgu derdik.
Bu arada bir de Mers-coV çıktı ortaya…
Türkiye’de şu an için bir kişinin ölümüne yol açan Mers-CoV’un ilk kez Eylül 2012’de Suudi Arabistan’da insanlarda tanımlanmış. Hastalığın bildirildiği ülkelerde, vakalar daha çok Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Umman, Katar ve Tunus gibi ülkelere gidenler. 
Zaten hastalığın adının açılımı da Orta Doğu Solunum Sendromu ya…
Hacılar dikkat!
Öksürük, yüksek ateş ve solunum yetmezliği ile kendini gösteriyor, ancak kesin tanısı serolojik (Antijen ve antikor tanı testleri) ve moleküler tanı yöntemleriyle belirleniyor.
………
Bu da ölümcül bir hastalık.
Daha var mı diyenlere,
Var var…
Sars-CoV- Bu da şiddetli akut solunum sendromu…Avrupa, Kuzey Amerika, Asya’da mevcut.
Daha mı…
Corona Virüsleri…Bu da solunum yollarını tutuyor.
Ay aman daral geldi.
……..
Siz yine bunları bilin bilin. 
Fazla eleyip sık dokumayın.
Unutmayın;
Tevekkül etmek iyidir. 
Yani…
Kısmetin neyse onu yaşarsın.