Herkese iyi haftalar,

Değerli okurlarımız bu hafta sizlerle anlaşmalı boşanma davası ve özellikleri hakkında konuşacağız. Taraflar için evlilik birliğinin sürdürülemez bir hale gelmesi veya özel boşanma sebepleri olan; zina (aldatma), onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz bir hayat sürme, hayata kast gibi sebeplerin varlığı halinde açılan boşanma davaları günümüzde giderek artmaktadır. Ancak boşanmayla birlikte sadece evlilik birliği sona ermemekte, boşanmanın diğer sonuçları olan; velayet, mal paylaşımı, nafaka, tazminat gibi önemli değişiklikler de doğmaktadır.

Boşanma davası, kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olması sebebiyle bizzat hakkın sahibi tarafından kullanılmalıdır. Bu sebeple de dava açmadan önce vefat eden birinin boşanma hakkı, mirasçılarına geçmez. Ancak boşanmak isteyen eşin dava sırasında vefat etmesi halinde, sadece karşı tarafın kusurunun belirlenmesi amacıyla mirasçıların davaya devam etme hakkı bulunmaktadır.

Anlaşmalı boşanma davası, eşler arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması sebebiyle tarafların ortak iradeleri sonucu boşanmak istemeleri ve boşanmanın tüm sonuçlarında anlaşmaya varmaları halinde açılan, genel boşanma sebeplerinden ve kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olan ve çekişmeli olmayan bir boşanma türüdür. Eşler arasında, dilekçenin eki niteliğinde hazırlanan boşanma protokolü ile anlaşma sağlandığından, çekişmeli boşanma davalarından çok daha hızlı bir şekilde süreç ilerlemektedir.

Kanun koyucu tarafından eşlerin anlaşmalı boşanabilmesi için bir takım şartlar aranmaktadır. Nitekim Türk Medeni Kanunu madde 166/3’e göre tarafların anlaşmalı boşanabilmesi için;

-Evlilik birliğinin ‘en az 1 yıl’ sürmüş olması,

-Eşlerden birinin dava açarak diğer eşin kabul etmesi veya eşlerin birlikte dava açması,

-Tarafların boşanmanın bütün sonuçlarına ilişkin ortak bir karar vermiş ve boşanmanın bütün sonuçlarında mutabık olmaları,

-Son olarak, dava avukat aracılığı ile yürütülse bile tarafların bizzat mahkemede hazır bulunarak hakim huzurunda boşanmak istediklerine ilişkin beyan vermeleri gerekmektedir.

Bu şartların varlığı halinde, evlilik birliğinin temelden sarsılmış olduğu kabul edilerek, tarafların mahkemeye sunmuş oldukları protokol çerçevesinde boşanmalarına karar verilecektir. Ancak hakim, varsa çocukların ve tarafların menfaatlerini göz önünde bulundurarak, gerekmesi halinde protokolde bir takım değişiklikler yapabilir. Bu halde yapılan değişiklikleri eşlerin kabul etmesi halinde boşanma gerçekleşecektir. Önemle belirtilmelidir ki, tarafların yukarıda sayılan genel/özel boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açtıkları davanın reddine karar verilmesi halinde de, eğer bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren 3 yıl geçmesine rağmen, eşler arasında ortak hayat hala kurulamamışsa evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilerek, eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilecektir.

Anlaşmalı boşanmanın şartlarından olan evliliğin en az 1 yıl sürmüş olmasında hesaplanacak süre, taraflar arasındaki resmi nikah tarihinden itibaren başlayacak ve dava sırasında eşlerden birinin anlaşmalı boşanmadan dönmek istemesi halinde dava, çekişmeli boşanmaya dönüşecektir. Davada yetkili mahkeme ise, TMK 168’e göre eşlerden birinin yerleşim yeri veya eşlerin son defa 6 ay içerisinde birlikte oturdukları yerdeki Aile Mahkemesi’dir. Aile Mahkemesi’nin bulunmaması halinde o yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacaktır.