BU PLAN YARA ALDIĞI VE GERÇEKLEŞMESİNİN İMKÂNSIZ HALE GELMESİ HALİNDE
ABD’NİN TUTUMU NE OLACAKTIR?

PLAN ÇÖKÜNCE YAHUDİLERİN VE AMERİKAN HALKININ TUTUMU NE OLACAKTIR?


ABD, Ortadoğu’da Oded Yinon Planı’nı iflas edinceye kadar dayatacaktır. Yahudi lobisinin elindeki para gücünü kullanarak hedef ülkelerin devlet adamlarının (muhalif veya iktidar) satın alınması, tehdit ve şantaj yaparak hizaya çekilmesi, suikast ve korkutma politikaları üzerinden dayatmaya devam edeceği beklenmelidir. Bunlar küresel çapta Mason locaları üzerinden ciddi bir etki gücünü kullanabiliyorlar.
ABD’nin uluslararası ilişkiler mantığı küresel liderliğe uyum sağlamak olarak tanımlanmaktadır.
Bu anlayışa göre üçüncü ülke lider ve karar alıcıları Amerikan dış politikasını anlama ve buna uyum sağlama konusunda ne kadar istekli iseler o kadar başarılı sayılmaktadırlar.
Bu algı küresel olarak Mason locaları tarafından dikte edilmektedir. Menfaat, parlatma ve yıldırma araçlarını kullanarak istedikleri liderleri istedikleri ülkelerin başına getirebilmektedirler.
Kuran’da onların gücü şöyle ifade edilmektedir: Onlar başkaları ile ittifak yapmadıkları sürece sizin için tehlikeli olamazlar.
Yahudi lobisinin kara gücü ABD ve İngiltere’dir. ABD silahlı kuvvetlerini ve istihbarat kurumlarını son noktasına kadar kullanan bir yapı kurmuşlar, karar alma mekanizmalarını ve global politikaları tayin eden kurumların teşekkül ve kararlarını tayin etmişlerdir.

ABD devletinin kimlik oluşturması ve halkının uyanması halinde tek ata oynamamak için çözümler geliştirmişlerdir.
Böylece küresel sermayeyi elinde tutan Yahudi lobisi sermayeyi Çin ve Hindistan’a kaydırarak kendini ABD’ye mahkûm olmaktan kurtarmış, yumurtaları birkaç sepete koyarak kendini emniyete almıştır.
Lobinin medya araçlarını kullanarak halkları yanlış bilinçlendirmeye devam edecekleri beklenmelidir.

Ancak perde gerisinde oynayarak Amerikan halkını ve yöneticilerini suçlu göstermek yolu bir noktadan sonra tükenecektir. İnsanlığı tek yönlü sömürme planı olan iktisadi büyümeye dayalı fakirleştirme ve bütün devletleri ve insanlığı borç batağına sürükleme planı bir noktadan sonra patlayacaktır. Küresel fakirlik ve yoksulluğun genel suçlusu bankacılık, borsa, bilinçli kriz politikaları ve bunları yöneten Yahudiler olduğu anlaşılacak ve bütün dünyada korkunç bir nefret furyası başlayacaktır.
Bu noktadan sonra Oded Yinon Planı ve bunu tezgâhlayan fesat programı çökecek bütün Yahudi tezgâhları çöp sepetine atılacak, bu planı işleten bütün görevliler hesaba çekilecektir. Bu kırılma noktasından sonra ABD’nin böyle bir plana sadık kalkması bir tarafa plan taraftarlarına karşı McCarthyizm hareketi başlayacaktır.
ABD’nin dış politika araçları iki parti mantığına göre dizayn edilmiştir.  Aynı hedeflerin gerçekleştirilmesini sağlayan bu modelde bir parti tıkandığında öteki parti yeni söylem/eylem ve araçlarla iş başına getirilmektedir. ABD siyasal sisteminin iki parti mantığına göre bölünmüş olması Cumhuriyetçilerin Maço/sopa, Demokratların havuç/yumuşak güç kullanma araçlarına bağlılığı gelenekselleştirmiştir.
Bir gazetecimizin dediği “Trump’un seçilmesine üzüldük, Clinton’un seçilmemesine sevindik” sözü bu gerçeği tamı tamına ifade etmektedir.

Trump’un seçilmesi “Ölümü göstererek sıtmaya razı etmek” politikasının devamı, ABD iç politikasındaki çatlak seslerin yükselmesi, ABD ulus devletinin kendi devletine hâkim olması, Anglosakson Yahudi ittifakının çatlaması gibi manalara gelecek şekilde yorumlanmaktadır. Bunlardan hangisinin ağırlık kazanacağını zaman gösterecektir. 

Ancak şurasını biliyoruz ki; ABD’nin İsrail temelli ve İsrail hurafelerine dayalı politikası çökmüştür.
ABD derin devletinin bir kısım kanatları bu işten ciddi rahatsızlık duymaktadır. Trump’un etrafındaki asker ve istihbaratçılara bakılırsa Amerikan devleti içinde ciddi bir ayrışma ve çatışma yaşanmaktadır.
Trump’un gelişi global rakipleri havuç yemeye zorlamak için sopa kullanmak olmadığı içeride çok ciddi bir kavga ve ayrışmanın olduğunu göstermektedir.