Bir buçuk ayı aşkın süredir Ukrayna-Rusya savaşı devam ediyor.

Milyonlarca Ukraynalı evlerini terk etti ya daha güvenli şehirlere ya da başka ülkelere umutsuz yolculuklara yelken açtı. 

Evlerini terk etmeyenler  ya yaşlı ya maddi olanakları iyi olmayanlar ya da kaderciler…dar metrajlı sığınaklarda yüzlerce kişinin bir arada yaşama görüntüleri insanın içini acıtan yaşanan gerçek bir dram …

Son olarak Putin’i savaş suçlusu mu değil mi tartışmalarıyla dünyanın çiklet çiğnediği hallerde, Ukrayna’da cesetler yollarda, insanlar plastik poşetlerde cansız yatıyor. 

Bunun adı katliamdır. Resmen katliam… Birileri savaş suçu ilan edilse de edilmese de sivil halk çocuklar ve yaşlılar dahil olmak üzere ölüyor…

Günlerdir süren bu savaşın beni en çok şaşırtan yanı; Ukraynalıların feryat figan olmadan çaresizliklerini sadece ağlayarak yaşamaları. Kimse kimseyi iteleyip kakalamadan,  kötü bir rol sergileyen figüranlar gibi senaryolarını yaşar gibiler. O halde bile birbirlerine olan saygılı halleri, sakinlikleri ellerindeki bebelere, can dostlarına sarılarak ve sıra kendilerine gelene kadar beklemeleri… 

İşte kültür ve yörelerin insanı şekillendiren gerçeği… Güney kuzey doğu batı insanının farklı halleri… Yaşanılan coğrafyanın insan üzerindeki etkileri…

Savaşın getirdiği çaresizlik, edepsizlik, saygısızlık, şaşırtıcı bir şekilde yer değiştirdi Ukrayna’da… Renkli gözlü, büyük boyutlu, beyaz tenli insanlar can derdine düşerken bile son derece sakinler. İzlerken acaba bir tatbikat mı seyrediyorum demekten kendimi alamıyorum. 

Şaşırıyorum. Çünkü son yıllarda her yerde tanık olduğum saldırgan, aceleci insan tipi çıldırtıcı boyutta… Çıldırma eylemi,  tahammül edilemeyenlerin yüzde oranındaki fazlalığında başlar. Hintlilerin huzurunu bilirdim. Savaş halinde de Ukrayna’nın bunu yaşadığını gördüm.

Bu durumlarda çıkardı taşın altından iyi niyet elçisi Angelina… 

Afrika’yı sevdiğini biliyoruz. Ancak burada da insanlar mağdur. Binlercesi enselerinde ölüm korkusuyla çaresizce kurtarılmayı bekliyor..

Elçiler Zelenski’yi  ziyarete gidiyor, her iki başkanla da telefonlarla iletişim kuruluyor. Her kez bu belanın bitmesi için az çok çaba sarf ediyor. Ama Angie hala bir Ukraynalı çocuğu evlat edinmedi. Garip. Sanırım yaşlandı kadıncağız bu saatten sonra çocuk mocuk bakamam daha bu işin torun olayı da var dedi. Dünya savaşlara bu kadar dalmışken, nüfus patlaması yaşanırken haklı napsın… 

He vallaaaa kendimize bakalım 

Biz… biz de savaş halindeyiz. 

Alacak, yakacak, ısınacak, yiyecek, içecek, barınacak savaşları…

Happening diye bir akım var galiba içinde uçuyoruz.

Fiyatların yakalayabilene aşk olsun. Sabun baloncukları gibi elimizde patlıyan patlıyana. Dayanabilenle yola devam.

Bu hafta Angelina’dan sonra şaşırdığım bir şey daha var.

Devamlı makalelerini okuduğum araştırıp hedefe kibarca dokunduran bir yazarımız- ki son derece halimizi iyi anlatır- yazdı yazdı yazdı. İçimiz karardı karardı. Ve sonunda yazılarına hiç uymayan bir laf etti;

Endişelenecek bir durum yok!!!

E kardeşim şunu önceden söyle de strese girmeyelim şeker, kolestrol çıkmasın bari!