Sevgili ve çok değerli okuyucularım sizlerle bu köşe yazımda naçizane anekdotlarımla bilgilerimi yazarak paylaşacağım.
Başarının yaşı var mıdır? Bana sorarsanız? Elbette ki yoktur! Başarmanın öğrenmenin yaşı, her mevsimdir. Biz insanoğlu da nefes aldıkça mevsimleşiyoruz. Peki, öyleyse, başarmak için kaç yaşınızda olmayı bekliyorsunuz? Her yaştan muhakkak sesler yükselecektir.
Kimimiz, “Efendim yaş bitmiş, iş bitmiş” ve “Hatta unumu eledim, eleğimi duvara astım”. (Ne eledikse?...) diyerek bitkisel bir hayatı tercih ederiz. Oysa tam zamanı değil midir? Çocuklar büyümüş, hatta eğitimlerini tamamlayıp onlarda meslek sahibi olup, evlenmiş ve de çoluk çocuğa karışmışlar. Bence tam zamanıdır. Bilmeliyiz ki; farklılıklarımızı keşfederek kendimize ve çevresel faktörlere daha fazla zaman ayırmak ve yeni bir şeyler öğrenmek için, hiçbir zaman çok geç olmadığını. Çünkü yaşlanan vücuttur, beyin asla değildir! Haaa! Yüzyılın hastalığı Alzheimer olmamak için ve beynimizin sürekli çalışmasını desteklemek için okumaktan vazgeçmemeliyiz. Unutmamalıyız ki; okumak geçmiş ve yakın zamanımız için çok önemli fayda sağlayacaktır.
Biyolojik yaşa göre “insanı daha yaşarken gömmek”, acaba başka kültürlerde de var mı, bilmiyorum. Fakat bir araştırma yaptım. Hiçbir kutsal kitapta böyle bir ibare yok. Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimiz (s.a.v) Âdemoğluna “Kıyamet dahi kopsa, elinizdeki ağacı dikiniz.” Diyerek ölene kadar çalışmayı emretmiştir.
Yaptığım yaş dizini araştırmamı sizlerle paylaşmak ve sizinde bilgilerinize eklemek isterim.
Kanuni Sultan Süleyman, 15 yaşındayken sancak beyi olmuş.
Vehbi Koç, ticarete başladığında 15 yaşındaymış. Hatta sermayesi bir sandık ayakkabı lastiği, bir sandık şeker, birkaç teker kaşar peyniri, zeytin ve makarnaymış.
20 yaşında padişah olan Fatih Sultan Mehmet, 21 yaşında 1100 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu’nu ortadan kaldırmış. Orta Çağ’ı kapatıp, Yeni Çağı açmış.
Napolyon İtalya’yı zapt ettiğinde 27 yaşındaymış.
Newton, yer çekim kanunu ileri sürdüğünde 24 yaşındaymış.
“Henüz daha çok gencim.” Diyenler; görüyorsunuz ki; başarının yaşı yok.
Başarının yaşla ilgisi hiç de yok. Neden mi? Başarı sadece kafamızda ne olduğuna ve zamanımızı nerede, neyle geçireceğimize bağlıdır.
Devam ediyorum.
Mimar Sinan, büyük eseri Süleymaniye’yi bitirdiğinde 70 yaşındaymış.
Ünlü Alman şairi Goethe, büyük ederi Faust’u bitirdiğinde tam 81 yaşındaymış.
Pablo Picasso, en meşhur resimlerini 90 yaşından sonra yapmış.
Churchill, 65 yaşındayken İngiltere Başbakanı olmuş.
Kanuni Sultan Süleyman, 71 yaşında Zigetvar kuşatmasını idare ederken at sırtında öldürülmüş.
Son olarak Sakıp Sabancı, 71 yıllık ömründe ölene kadar işini bırakmamış ve ağzından düşmeyen şu cümlelerle yaşama veda etmiş. “Çalışın, çalışın, çalışın…”
Kimimiz, “Daha gencim.”, kimimiz, “Benden geçti.” Kimimiz, “İmkânım yok! Bu işler parayla o de bende yok.” Mazeretlerinin arkasına sığınırız.
Dünya olimpiyatlarında bakıyoruz, Uganda, Etiyopya, Kenya atletizmde dünya şampiyonu olmuş. Hani bizlerde şu hep söylenen bir sözcüktür ya! “Efendim dünya standartlarında statlarımız mı var?” Bende diyorum ki; “Allah’tan korkun saydığım ülkeler dünyanın en fakirleri. Onların statları dünya çapında mı? Gereksiz bahaneler üretmek ve kolaya kaçmak yerine beyin jimnastiği yaparak, nasıl faydalı olabileceğimizi çözmeliyiz.
Üç tarafı denizlerle kaplı bir coğrafyaya hatta bir de iç denize sahipken dünya şampiyonu denizcimiz var mı? Maalesef üzülerek yok diyorum…
Bugün zirvede gördüğümüz insanların çoğu geçmişlerinde inanılmaz sıkıntılarla boğuşarak zirveye ulaşmışlardır. Hemen hemen çoğu, her şeyi hazır bulmamıştır. Peki, öyleyse, sen ne diye hazırı bekliyor ve sızlanıp duruyorsun?
O zaman ne yapıyoruz? Ne tür zorluklarla mücadele etmek durumunda kalsak bile, çalışmaktan ve verimli olmaktan hem kendimiz hem de yaşadığımız coğrafyaya olan borcumuzu ödemekten kaçınmıyoruz.
Konuyu daha fazla uzatmak istemiyor ve şöyle bağlıyorum.
Unutmayın akıl baştadır, yaşta değil…
Kuru yaş ile âdem baş olmaz…
Kişiden iş sorulur, yaş sorulmaz…
Velhasıl, hepiniz inancınız kadar genç, şüpheniz kadar ihtiyar…
Ümidiniz kadar genç, endişeniz kadar yaşlısınız…
Sevgili okuyucularım yaş alıp, fizikken ve zihnen yaşlanmadığımız sağlık, mutluluk ve üretken yaşlar diliyorum. Hatta ve hatta “akıl yaşta değil başta” diyerek…
Sevgilerimle.