Zoraki bütünleşme...
Rauf DENKTAŞ
Biz barışçıyız. Biz uzlaşmadan yanayız. Biz iyi niyetliyiz. Evet, biz hakikaten barışçıyız, uzlaşmadan yanayız ve çok iyi niyetliyiz. O kadar iyi niyetliyiz ki bizimle birleşmek istemeyenlerle, bizi hakir görenlerle, "biz sizin hükümetiniz, siz bizim azınlığımızsınız" diyenlerle ve bunu ispat için 42 yıl samimiyetle (!) uğraşanlarla, biraz direndik, boyun eğmedik, "hak ve hukuk, anayasal haklar" dedik diye bizi sindirmek için 1963-1974 yıllarında bize yapmadıklarını bırakmayanlarla "birleşmek, bütünleşmek" istemeğe devam etmekteyiz. Hem de bir referandumda yüzde yetmişleri aşan bir "hayır"la devlete sahip çıkmanın ötesinde bir niyetleri olmadığını kanıtladıkları halde! Onlar da "hay hay, buyurunuz, şartlarınızı kabul ediniz" demeğe devam ediyorlar. Şartlarını da açıklıyorlar. Başta "Türk askeri adadan çıkmalı, garantörlük kalkmalı, müdahale hakkı olmamalı, nüfus mübadelesi anlaşmasına ve 1977-79 anlaşmalarına rağmen tüm Rum göçmenler eski yerlerine dönebilmeli, mal ve mülklerini geri alabilmelidirler! Ve biz "insan haklarına saygılı, iyi niyetli insanlar olarak" niye olmasın, uluslararası hukuk yerine getirilmelidir diye yola çıkabiliyoruz. Bütünleşme istiyoruz. Ah bütünleşme diye yanıp tutuşuyoruz. Karşımızdakiler de öyle. Ancak onların bütünleşmeden anladıkları bizim kendilerine yani "meşru gövdeye" yamalanmamız, boyun eğmemiz, direnişten vazgeçmemiz.
Yorumlar