Dünyada ve Türkiye'de iklimlerin değiştiğini ifade eden Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Müdahir Özgül, etrafı yüksek dağlarla çevrili Erzurum'da havzalardaki bitki örtüsünün korunması ve Palandöken Kayak Merkezi'nde uygulanan kar saklama çalışmasının yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.

Mervim normalleri üzerindeki hava sıcaklığı ve buna bağlı olarak yeterli yağış olmaması nedeniyle yurt genelinde yaşanan kuraklıktan Erzurum da etkilendi. Metrekareye ekim ayında 7,1 kilogram, kasım ayında 30,2 kilogram aralık ayının 15 gününde ise 7,9 kilogram yağışın düştüğü Erzurum'da araziler susuz kaldı. Erzurum'un son 20 yılın en kurak dönemini geçirdiğini belirten Aziziye Ziraat Odası Başkanı Şahset Karaman, "Aralık ayının ortası olmasına rağmen arazide gezebiliyorsak bu kuraklığın en büyük belirtisidir. Şu anda en az 40-50 santimetre kalınlığında kar olması gerekiyordu. Ama görüldüğü gibi hiç kar yok. Eğer ileriki günlerde kar yağmazsa 2021 yılı çiftçimiz için olumlu bir yıl olmayacaktır. Şehrimizde bulunan su kaynakları da son yılların en düşük debisinde. Bu da kuraklığın bir diğer belirtisidir. Karın yağmaması ve su kaynaklarındaki azalma, çiftçilerimiz için hayra alamet değil. Devletin hükümetin şimdiden tedbir alması gerekir" diye konuştu.

'İKLİM DEĞİŞİYOR'

Dünden bugüne hem dünyada hem Türkiye'de iklim değişikliği yaşandığını belirten Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Müdahir Özgül, "Bu iklim değişikliği insanların yaptığı olumsuz etkiler sonucu yaşanıyor. Atmosfere daha fazla karbon salarak, yeryüzündeki karbon yataklarını yok ederek, arazileri amacı dışında kullanarak, havzaları doğru yönetemeyerek iklimin değişikline olumsuz etki yaptılar. Bunun sonucunda da kuraklık, ülkemizde ve dünyada gündemin ilk maddelerinden biri olmaya başladı" dedi. 

'BİTKİ ÖRTÜSÜ KORUNMALI, KAR HASADI YAPILMALI'

Erzurum'un topoğrafik açıdan nevi şahsına münhasır bir kent olduğunu, burada önemli oranda yüksek rakımlı alanlar bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Özgül, şunları söyledi:

"Mevcut yağışın çok önemli kısmı bu bölgelere kar olarak düşüyor. Yüksek kesimlere düşen kar belli bir periyotta orada kalıyor ve erimiyor. Bu kar havaların ısınmasına bağlı olarak belirli bir zamanda ya da ani çıkan lodosla hava aniden ısınıyorsa çok büyük miktarda eriyere,k taşkınlara sebep oluyor. Hem dere rejimleri bozuluyor hem de bu su hiç bir işe yaramadan, kullanımda olmadan beraberinde taşıdığı dere nehir teraslarındaki toprakları taşıyarak Çoruh, Aras ve Karasu Nehri aracılığıyla Fırat Nehri'ne taşıyor. Bunu engellemenin yolları belli. Öncelikle üst havzalardaki bitki örtüsünü sabit tutacaksınız, burayı yoğun otlatmayacak, bitki örtüsünü yok etmeyeceksiniz. Bir diğer önemli husus ise yükseklerdeki bu karın ani erimesine engel olmak için kar hasadı yapacaksınız. Palandöken Kayak Merkezi'nde kış turizmi için yapılıyor. Dağlardaki kuzey bakılarda kar yaz ortalarına kadar kalıyor. Topoğrafik olarak karın yığınak olduğu, kışın esen tipinin depoladığı yerin üstünü kapatarak ya da bahar sezonunda belli bir oranda güneş sıcaklığından ve rüzgardan korursanız, buradaki karı yerinde tutar mevsimsel olarak kurak periyoda doğru taşırsanız kar eridiği zaman yer altı suyunu besler. Aynı zamanda yükseklerden akarak gelen su hazırlanan yapılara dolar. Kuzgun, Demirdöven, Çat barajı dolar. Buralarda su seviyesini belli seviyede tuttuğunuz için hem sulamada kolaylık hem de suyu fazla kullanma imkanına sahip olursunuz. Bununla birlikte yukarı havzaların üst kısımlarında erozyonu kontrol etmiş olursunuz. Bunu sağlamak zor değil, kolay bir şey"

'SU YÜZÜNDEN KAVGALAR ÇIKIYOR'

İklim projeksiyonları hesaplanırken kişi başına düşen su miktarı, yüzey suları, yüzey altı sularının potansiyeli, yağış miktarı, toprakla olan ilişkisi gibi verilerin de ele alındığını anlatan Özgül, "Bu verilerin tamamı elimizde. Bu gidişatı incelediğimiz zaman afete dönüşmüş kuraklığın etkilerinin dünyada, ülkemizde ve şehrimizde zararlı sonuçlarının görülmesi sadece zaman meselesidir. Bugün biz bunu yoğun bir şekilde yaşıyoruz. Erzurum'da güzlük ekim periyodu değişti. Artık donduğu için belki toprağı işleyemeyeceğiz, yazlık ekime gideceğiz. Yazın yeterince suyu bulamadığımız zaman sosyolojik olarak bu böyle bunu gözlemleyebilirsiniz yazın insanlar arasındaki tartışmaların önemli kısmını sulama suyu temini oluşturmaktadır. Yem bitkilerin teşvik edersiniz, sulamanız gerekiyor. Endüstri bitkilerini çokça sulamanız gerekiyor. Bunu doğru yönetmeksizin, doğru sulama yöntemleri araziyi doğru yönetemezseniz yağış koşullarının ne getireceğini önceden planlayıp ona göre tedbirler almazsanız bunun zararlı sonuçları gün geçtikçe artacaktır" diye konuştu.