Uluslararası hukuku ve anlaşmaları hiçe sayan bir tavırla adaları silahlandırmayı sürdüren Yunanistan ile Türkiye arasındaki gerilim hız kesmeden devam ediyor. Üstelik konu Ege adaları ve Doğu Akdeniz olduğunda muhatap olduğumuz ülke sadece Yunanistan değil, ABD ve AB ülkelerinde desteklerini ve gerilimi arttıran tavırlarını görüyoruz. En son bu gerilimi daha da arttıran bir adım olarak; Yunanistan ve Fransa Ege doğusunda ortak tatbikata başladı. 1 Ekim’e kadar devam edecek olan tatbikatta Yunan ordusu yetersiz donanması ile birlikte katılım sağladı.
Dünya genelinde son 6 aydır var olan gerilimi fırsat bilen ve bunu kullanan güçler Rusya ile Ukrayna arasında gerçekleşen krizin bir benzerini Türkiye ile Yunanistan arasında da çıkarmaya çalışmaktadırlar. Özellikle Türkiye’nin bu alanda hedef olmasının sebebi coğrafi ve stratejik konumunun yansıra son 5 yılda diplomasi alanında büyük bir ivme kaydetmesi ve bir çok krizde kilit rolü oynamasından kaynaklanmaktadır. Diplomasi başarısını bu alandaki güçten yoksunlaşmaya başlayan ve bağlantılarını kaybeden Batı ülkelerine karşı ifade ederken hedef haline gelmiştir.
2020 senesinde değişen yönetimi ile birlikte ABD ile Türkiye ilişkileri yarım asırlık müttefiklik paydaşına farklı bir ışık tutmuş, yaşanan krizler ile son nokta Yunanistan Türkiye gerginliğine kadar ulaşmıştır. ABD’nin ilk hedefinin başta Doğu Akdeniz olmak üzere Türkiye açısından stratejik öneme sahip bölgelerde düzeni ve istikrarı bozmak üzerine yoğunlaştığını görmekteyiz. Özellikle Türkiye’nin hassas olduğu bölgelerde Yunanistan’ı kışkırtarak tahrik çalışmaları yaparak, Batı ile birliğin Türkiye’ye caydırıcılık bir etki yaratması için uğraşmaktadır. Ancak ne pahasına olursa olsun, Türkiye’nin bu etkiyi caydırıcılık olarak kabul etmesi beklenemez.
Trump döneminde Yunanistan ile Türkiye arasında yaşanan adalar ve enerji rezervleri ile ilgili anlaşmazlıkların diplomasi yolu ile çözülmesi vurgulanırken, Biden yönetiminde ise sorunları çatışmacı bir hava oluşturarak daha kaotik bir hale getirildiğini görmekteyiz.
Doğu Akdeniz krizinde “oyun bozan” rolü ile uluslararası hukuk haklarını sonuna kadar savunan ve taviz vermeyen Türkiye , fikir ve hamle teşviki almadan hareket etmekte zorlanan ülkelerce, maviliklere yelken açarken karşılaşılan bir buz dağı olarak görüldü. Bunun üzerine yıldırıcı, tahrik edici özellikle askeri ve güvenlik konularında zorlayıcı , Türkiye’yi tabiri caizse sinir testine tutan birçok girişimde bulundular. Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımı ve egemenlik alanı mücadelesinde Türkiye ve KKTC’nin karşısında yer alacağı konusunda tereddüt etmediğimiz ABD, ‘Doğu Akdeniz Gaz Forumu’na üyelik başvurusunu gerçekleştirdi. ABD ,forum üyeleri tarafından ‘daimî gözlemci’ olması için Türkiye’yi Doğu Akdeniz denkleminde dışarıda bırakan projeye davet edildi. Doğu Akdeniz’de en uzun sınıra sahip ülkenin, Türkiye’nin, bu forum dışına bırakılmasından daha saçma bir şey olabilir mi?
Mısır ,Yunanistan, İsrail ,İtalya ve Ürdün’ün Doğu Akdeniz’den doğalgaz ihracatını teşvik etmek isteyen ülkeler arasında sektörel işbirliği amaçlandı. İsrail ve Mısır gazını Türkiye üzerinden değil, Akdeniz’in derin engebesinden geçirilmesi amacıyla Türkiye dışlanmış oldu. Türkiye, sıkıştırılmış stratejik çemberde bulunsa da , her zaman yapığı gibi uluslararası hukuk haklarının desteğini alarak Doğu Akdeniz’de körfeze sıkıştırılamayacağını diplomatik manevrası ile kanıtladı. 8 yıllık körelmiş ilişkileri ortadan kaldırarak önce Mısır’a daha sonra da İsrail’e doğru harekette bulundu. İlişkilerini belirli bir seviyede geliştirdi. Önümüzdeki dönemde bu girişimlerin meyvelerini göreceğiz.
Tabi ayrıca Doğalgaz Forumu’nun diğer amacı şu an Rusya sayesinde enerji kıtlığı çeken ve kışı beklenenden de çok soğuk geçirecek olan Avrupa’yı Rusya bağımlığından kurtarmaktı. Bu sebeple önümüzdeki birkaç ay içerisinde ABD’nin ve AB ülkelerinin Yunanistan’ı kışkırtarak neden bu kadar çok Doğu Akdeniz ve Ege ‘de karmaşa yarattıklarını anlamış olacağız. Evet son zamanlarda yaşananlara da bakıldığı zaman bu kriz oluşturma çabaları durmayacak aksine daha da artacaktır. Her zaman dediğim gibi Türkiye büyük bir tuzağın içine çekilmeye çalışılmaktadır. Ancak Ege de ve Doğu Akdeniz’de oluşturulmaya çalışan bu oyunu Türkiye tüm gücüyle gerek askeri gerek stratejik gerekse diplomatik hamleleriyle bozacaktır.