‘En çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde.....’ diye başlayan ne hikmetse arkası bir türlü gelmeyen ‘sizden’ ‘bizden’ ayrımcılığıyla devam eden bir muamma haline dönüşüveren bir manzara arzeder.
Öteden beri konusu itibariyle siyasilerin sıkça telaffuz ettikleri bu birlik ve beraberlik orta oyunun esasını oluşturan bir husustur.
Kavuklun halkı, Pişekârın münevveri temsil ettiği orta oyununda bu vatan sathında beraberce yaşadığımız bütün unsurların temsil edilmesine imkân veren belki de bu özelliği taşıyan dünyadaki tek örnektir.
Konuları itibariyle zaman zaman uygulayıcıları tarafından bozulsa da, orta oyunu yapısı itibariyle birbirini hor görmeyen, kırmayan, itip kakmayan birlikte yaşamanın ve paylaşmanın icaplarını yerine getiren özellikler göstermektedir.
Orta oyununda herkes kendi folklörü, şivesi, görenekleriyle gelir sahneye. Laz, Kürt, Acem, Yahudi kendi özellikleriyle temsil edilir.
Orada bir başka bakışla bütün bir dünya temsil edilir. Gelip geçici olan bu âlemde kimsenin baki olmadığı, kavganın netice vermediğinin görüldüğü sevgi ile yakınlaşarak huzur bulabileceğimiz çeşitli esprilerle sunulur.
Konuları bazen karmaşık olsa da bir çıkar yol bulunur ki basit ama ibretlidir.
Yazılı metin olmaksızın oynanan oyunlar usta çırak münasebeti içinde öğrenilir, öğretilir.
Bu oyunların genel yapısı muhafaza edilmekle beraber konuları zaman içinde değişir. Çünkü hayat değişmektedir. Günün acısı, sevinci girer devreye ve bütün konular esprilerle sunulur.
Gölge tiyatrosunun yani Karagöz oyunun meydanda ve canlı olarak temsili olan orta oyunu sıcaktır, seyircisiyle tam bir uyum içindedir.
Düşünce planında seyirciden önde olduğunu hissettirmeden vurgular. Yani kompleksli değildir.
Öz olarak gölge tiyatrosundan farkı olmamakla beraber, ayrıldıkları nokta enteresandır.
Biri, yani gölge tiyatrosu, daha ziyade mânâyı ifadeye yöneliktir. Orta oyunu daha maddi ve alenidir. Hayatın içinden seslenir. Orada her şey apaçık ortadadır.
Gölge tiyatrosunda verilmek istenen mânâ, burada madde ile bütünleşir. Yani biri diğerinden ayrı olamaz.
Eğer günümüzde orta oyunu veya gölge tiyatrosu vücuda getirildiğinde hemen dikkat çekiyorsa insan tabiatında var olan sükunet ihtiyacının burada bulunmasındandır. Hatta bunlar bazen çocuk oyunu olarak da takdim edilir. Bunların çocuk oyunu olarak algılanması yanlış olmakla beraber burada fark edilemeyen pek çok kimsenin gözünden kaçan farkında olmayarak vurgulanan safiyettir.
Çocuk saftır, temizdir, sadedir, hastır. Bu oyunların yapısında var olan esaslarda kendini gösteren özelliklerle örtüşür.
Dikkat edildiğinde fark edilecektir ki hayatında hiç tiyatroya gitmemiş insanlar, Karagöz’e Hacivat’a hasılı Orta oyununa farklı bir ilgi duyar.
Kim bilir belki bu sebeplerle birçok batı ülkesi bugün kendi insanına bu duyguları aşılamak, kendi içinde birliği tesis etmek için, bizim bir kenara ittiğimiz orta oyununa yani gölge tiyatrosuna dört elle sarılıyor.
Bir bakıma eğlence olarak da işlenen bu sanat dalı aynı zamanda bir çeşit eğitim, öğretim vazifesi de görür.
Esprilerinin inceliği, jest ve mimikleri adabı muaşeret kaidelerini de ihtiva etmektedir.
Bir başka özellikte hazır cevaplılıktır ki bu da bir birikimin neticesi olarak kendini gösterir. Yani dağarcığında var olan bilgi ve görgü ortaya çıkıverir.
Bu sanatları ihya etmek yerine yok sayma gayreti ne yazık ki hep galip gelmektedir.
İlme irfana erebilmek gibi bir temayülümüz olsa idi sanıyorum, hatta sanmanın da ötesinde inanıyorum ki hayatımız daha renkli ve huzurlu olabilir di.