Hüseyin Namık Orkun 1932’de Türk Dünyası daıyla bir çalışma  yapmış. Sonra hacımlı olan bu eseri yayınlamak için yeterli maddi imkanı bulamadığından muhtasar olarak Yer yüzünde Türkler çalışmasını yayınlamış. 1944 yılında yayınlanan bu çalışma 2012 tarihinde yeniden Bilge Karınca Yayınevi’nce bir kere daha yayınlandı. 128 sayfalık bu eserde Hüseyin Namık Orkun hayat hikayesi yok. Halbuki genç nesiller  bu kişiyi tanımalı.
Namık Orkun 1902 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. İlk,orta ve lise eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. Derin tarih merakı yüzünden Macaristan’a gitti. Orada Budapeşte Üniversitesi’nin Felsefe Bölümü’nde ünlü Macar Türkbilimci Gyula Nemeth’in öğrencisi olarak türkbilim öğrenimi yaptı.
1930 yılında yurda döndü ve Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü tarih öğretmenliğine atandı. Daha sonra buradaki görevi yanında Polis Koleji’nde, Devlet Konservatuarı’nda ve Ankara Tıp Fakültesi’nde Türk Tarihi ve İnkılap Tarihi dersleri verdi. Bu okullarda Türk tarihini seven, milli tarih şuuruna sahip binlerce gencin yetişmesine vesile ve yardımcı oldu.
 Hüseyin Namık Orkun  araştırmaları ile de Türk ırkçılığına değerli hizmetler sunmuştur. Bu araştırmaların sonuçlarını makaleler ve kitaplar halinde Türk ilim dünyasının bilgi ve eleştirisine sunmayı da ihmal etmedi.
Türkçe’nin Tarihi, Orhun Abideleri, Anlatım Bozuklukları, Cümlenin Öğeleri, Yazım ve Noktalama, Türkoloji Makaleleri, Edebiyat Nedir?, Alfabelerimiz, Atasözleri, Bulmacalar, Edebi Sanatlar, Sınav Soruları, Kpss, Oks, Öss, Bunları Biliyor musunuz?, Özlü Sözler, Güzel Sözler, Türkçe, Edebiyat, Masallar, Destanlar, Astroloji, Roman Özetleri
1944-1945 yıllarında bu öğretim ve araştırmalarına ara vermek zorunda kaldı. Çünkü “Irkçılık-Turancılık Davası” sanıklarından biri de Hüseyin Namık Orkun’du. Ne yazık ki zindan hayatı sağlığını bozmuş, vefatına kadar süren rahatsızlıklar yaşamasına sebep olmuştu.
Hüseyin Namık Orkun, Türk Milliyetçiler Derneği’ne destek olmuş, 1951′de Türk Ocağı Ankara Şubesi’nin açılmasını, Dr. Fethi Tevetoğlu ile birlikte sağlamış ve vefatına kadar hizmet etmiştir.
H.Namık Orkun 23 Mart 1956 tarihinde vefat etmiştir. Kabri Ankara Asri Mezarlıkdadır.
Hüseyin Namık Orkun öldüğünde çok sayıda kitap ve makaleyi ardında bırakmıştı. Onun çalışmalarını şu bölümler halinde değerlendirebiliriz:
1. Tarih İçerikli Eserleri:
Peçenekler,1933, İstanbul, 19,5×13,5, 76 sayfa.
Atilla ve Oğulları, 1933, İstanbul, 20×14, 224 sayfa.
Oğuzlara Dayir, 1935, Ankara,16×12,135 sayfa.
Hunlar, 1938, İstanbul, 19,5×13,5, 98+2 sayfa.
Türk Tarihi,1946, İstanbul, 4 cilttir. 20×13,5
Avarlar, Peçenekler, Kumanlar, 31,5×21,123 sayfa.
2. Edebiyat Tarihini İçeren Eserler:
Eski Türk Yazıtları,1936–1941, Ankara, 4 cilttir.
Prens Kalyanamkara ve Papamkara Hikayesinin Uygurcası, 1940, İstanbul, 24×16, 118 sayfa.
Türk Efsaneler, 1943, İstanbul, 20×14, 74 sayfa
3. Türk Milliyetçiliğine Yönelik Eserler
Türk Dünyası, 1932, İstanbul, 23×15,5, 236+1 sayfa
Yeryüzünde Türkler, 1944, İstanbul,18,5×12, 111+1 sayfa.
Türkçülüğün Tarihi,1944, İstanbul, 21,5×14,5, 162+1 sayfa
4. Diğer Eserleri:
Türk Tarihinin Bizans Kaynakları, 1938, Ankara, 18,5×12cm.,48+VIII sayfa.
Osmanlıların Aslına Dayir, 1939, İstanbul, 24×16,5 cm., 15 sayfa
Türk İstilası Devrinde Macaristan ve Avusturya’da Casuslar, 1939, Ankara, 24×16,5 cm. 30 sayfa.
Türk Sözünün Aslı, 1940, İstanbul, 20×15 cm. 31 sayfa.
Eski Türklerde Evcil Hayvanların Tarihçesi, 1954, Ankara, 24,5×16,5 cm. 43 sayfa
5.Yazdığı Okul Kitapları:
Orta Okul İçin Okuma Kitabı: I, 1946, Ankara, 20,5×14cm. 150+2 sayfa.
İlkokullar İçin Tarih Okuma Kitabı: IV, 1951, Ankara, 19,5×13 cm., 64 sayfa
İlkokullar İçin Tarih Okuma Kitabı: V, 1951, Ankara, 19,5×13 cm. 66 sayfa
6. Hazırlanmasında Önemli Katkıda Bulunduğu Eserler:
Türk Hukuk Tarihi, 1935–1936, Ankara.
7.Dergi, Gazete vb. yayınlardaki yazıları:
Örneğin Çınaraltı Dergisinde çok sayıda makalesi vardır. Bunlar arasında: Irk Meselesi, Tarih Vesikaları, Babür, Ebul Gazi Bahadır Han, Kaşgarlı Mahmud ile Hürses isimli yayın organındaki: Ağaoğlu Ahmet ve Arif Hikmet ile ilgili yazıları.
 
Yeryüzünde Türkler kitabında ileri sürülen görüşler son derece çelişkili ve zaman son derece muğlaktır.
Bir yığın Türk kabilelerinden söz edilmesine karşılık tarih verme konusunda özensiz davranılmıştır. Tarih öncesi tabirine sığınılarak asılsız iddialarda bulunulmaktadır. Türk kabilelerinin İsa’dan sonra 3 veya 4. yüzyılda ortaya çıkmaya başladıkları bir hakikat. Orhun ve Göktürk kitabeleri 8. yüzyıla ait olunca bu dilin 300 yıllık da bir işlenme dönemi kabul edildiğinde Türklerin ilk defa milattan sonra  3 veya 4. yüzyılda ortaya çıkmış olmaları kuvvetle muhtemeldir. Daha önce ise başka kabilelerden ayrılmış değillerdi. Karaimler Musevi, Gagauzlar İsevi geri kalan Türkler Muhammedidirler.
Türkçe kelimeler kabileden kabileye değişebildiği gibi zamanla ölmüş ve kullanılmaz olmuştur. Ölü kelimeleri eski Türkçe’de var diye bugün gündeme taşıyıp, bilindik kelimeler yerine kullanmak
isteyenler var. Dil konusunda aşırılıklardan, züppeliklerden kurtulmak gerek.
 
Köngül aydur halkdın kalıb
Kürsem dağlar. Daşlar bile
Yazukımnı yada salıb
Yüzüm yusam yaşlar bile
Her kim körsem bir pişede
Menim könglüm endişede
 Kihser içre kuşede
Otursam ağaçlar bile
 
Mahdum Kulu’nun bu şiirindeki kelimeleri Türkçe sanmak tam bir yanılgıdır. Çünki içinde Farsça kelimeler gayet açıkça görülüyor.
Bugün kullandığımız Türkçe’yle
 
Gönül derki halkdan uzaklaşıp
 Girsem dağlar, taşlar arasına
Günahlarımı düşünerek
Yüzümü göz yaşlarıyla yıkasam
 Kimi görsem bir düşüncede
Benim gönlüm endişede
 Dağlık yerde bir köşede
Otursam ağaçlar altında.
 
Bu ilk dönem Müslüman şairlerin şiirinden başka bir şey değildir ve Farsça’nın etkisi büyüktür.