Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu subayların baskısı ve işkencesi nedeniyle Kara Harp Okulunu 4. sınıfta bırakan 25 yaşındaki Merve Nayır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, asker olma isteğinin daha ortaokulda başladığını, bunun kendisi için "çocukluk hayali" olduğunu söyledi.

Asker bir babanın kızı olarak büyüdüğünü ve sadece üniformaya aşık olduğu için bu mesleği seçmediğini dile getiren Nayır, "Belli bir disiplin içerisinde ve vatan, millet sevgisini ön planda tutarak büyüdüm." ifadelerini kullandı.

"Bir damla su bile içemiyorduk"

Nayır, 2009 senesinde Kara Harp Okuluna girdiğini, okula başladıktan sonra intibak eğitimi için İzmir'in Menteş ilçesine götürüldüklerini kaydederek, burada eğitimin ikinci günü, kendisi gibi seçilmiş bir grup öğrenciyle birlikte şok mangasına alındıklarını belirtti.

Şok mangalarında çok zorlu eğitime tabi tutulduklarını, diğer öğrencilerin uygun adımla gittikleri yerlere "yat-kalk" yaptırılarak süründürülerek götürüldüklerini aktaran Nayır, "Burada çok fazla fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldım. En çok baskıyı da o mangalara yapıyorlardı. Biz sabah içtimalarına tam teçhizat katılıyorduk. Mataralarımız ağzına kadar doluydu. İzmir'de 40 derece sıcağın altında eğitimler yaparken gözümüzün önünde o sular yerlere dökülüyordu. Bir damla su bile içemiyorduk. Ben bu eğitimlere başlamadan önce 56 kiloydum. Bu intibak eğitimi yaklaşık 28 gün sürdü ve bu süre sonunda 40 kiloya kadar düştüm." diye konuştu.

"Bizi yemin törenine çıkarmadılar"

Nayır, bu eğitimler sırasında ayağının zedelendiğini, izin talebinde bulunduğu takım komutanlarının ise olumsuz yanıtıyla karşılaştığını söyledi.

Bütün bu yapılanların "gizli" şekilde üst komutanlardan saklanarak yürütüldüğünü anlatan Nayır, şöyle devam etti:

"28 günlük eğitimimiz bitti ve bizi yemin törenine çıkarmadılar. Ailem beni törende izlemeye geldiğinde komutanlarımızın emriyle deniz nöbeti tuttuk biz. Yemin töreninin ardından annem ile birlikte askeri hastaneye gittik. Doktor bize iki ayak topuk kemiklerimin de kırıldığını söyledi. İki ayağım dizlerime kadar alçıya alındı. Daha yeni askeri öğrenci olmanın sevincini yaşıyordum. 'Acaba bu şekilde devam edebilir miyim?' diye travma da yaşadım. Okula 45 gün sonra başladım ve okul içerisine değnekle gezdiğim günleri hatırlıyorum. O kadar aşkla bağlanmıştım bu mesleğe."

"O üniformaları vatan hainlerine emanet ettik"

Nayır, son senesine girdiğinde ise her şeye rağmen artık mezun olabileceğine inanmaya başladığını ancak FETÖ'ye yakın öğrencilerin 4 senede "yata yata" bitirdiği okulu kendisinin 5 sene çaba göstererek bitiremediğini belirterek, "Biz literatürde zaten 'teğmen' olmuştuk. Kıta stajı yaptık ve staja geldik. Ardından bütünleme sınavlarına girip mezun olacaktık. Onda bile elimizi kolumuzu bağladılar." ifadelerini kullandı.

Nayır, unları kaydetti. 

"Mezun olduğumu sadece ben değil ailem de düşünüyor. Ben teğmen fotoğraflarımı bile çektirmiştim, artık her şeyim hazırdı. Mezuniyet albümüm bile hazırdı. Daha önceden hazırlanan yıllıklara benim adımı koymamışlardı. Bu önceden belliydi zaten. Beni zaten teğmen çıkarmayacaklarmış. Ben son gün o çok sevdiğim üniformalarımı üstümden çıkararak ağlaya ağlaya teslim ettim. O üniformaları vatan hainlerine emanet ettik. Mezuniyetimize 1 ay kala bize ayrılma dilekçesi yazdırdılar. Bu kapsamda benden 'okulu bırakmak istediğime dair dilekçe' istediler çünkü bu dilekçeyi yazarsam kendi isteğimle ayrılmış olacaktım ve sivil bir üniversiteye yatay geçiş hakkım doğacaktı. Aynı zamanda ayrılmayı kabul edip tazminat ödemeyi de kabul etmiş olacaktım. Ben de kabul ettim. Bu dilekçede onların dediklerini yazdık ve istediğimizi yazdırmadılar."

Askerlik görevine geri dönmeyi düşünenler için çalışma yapılması çağrısında bulunan Nayır, "Ben de çocukluk hayalimi gerçekleştirmeme engel olanlarla, yargı önünde hesaplaşacağım." dedi.