MURAT AK

Manisa iline bağlı şirin ve kendine has özellikleri olan ilçemiz, Bozdağ’ın  kuzey eteklerinde Gediz Nehri’nin bir kolu olan Alaşehir Çayı’nın havzasında yer almaktadır. Bereketli topraklara ve verimli arazilere sahip ilçemizin tarihi çok eski çağlara dayanmaktadır. İlçemiz Afyon-İzmir karayolunun 21 km güneyinde yer almaktadır. Manisa’dan Denizli’ye doğru yolunuz düşerse bu şirin ilçemizi görmeden yoldan ayrılmayın.

Dünyada ün yapmış üzümünü, sarıkız doğal maden suyunu, kesikli pidesini ve  kapamasını tatmadan Alaşehir’den ayrılmamalısınız. İlçenin meşhur caddesi sevgi yolunda cana yakın, misafirperver, sıcakkanlı halkı arasında yürüyüş yaparken cadde üzerinde satılan turşu ve simit ikilisinin muhteşem uyumunu test edin derim.

  

 

MİLLİ MÜCADELENİN KALESİ

Alaşehir’in tarihi birçok il ve ilçeden daha eski çağlara dayanmaktadır. Doğu ile batı arasında köprü olan ipek yolunun ilçeden geçmesi nedeniyle ticarette önemli bir nokta olmuştur. Alaşehir, bereketli toprakları, doğal güzelliği ve konumu itibariyle de tarihin her sahnesinde dikkat çekmiştir.

Alaşehir, MÖ 150 yılında Bergama Kralının kardeşi II. Attalos Philadelphos tarafından kurulmuştur. Şehrin ilk adı PHILADELPHIA’dır. Philadelphia ise kardeşseverlik anlamına gelmektedir. Ayrıca Alaşehir, hristiyanlığın Anadolu’da yayılma çalışmalarında  önemli bir yer  olmuştur. Nitekim hıristiyanlığın ilk yedi kilisesinden biri Alaşehir’de bulunmaktadır. Ayrıca bu kilisenin adı İncil’de de geçmektedir. Alaşehir, Roma ve Bizans dönemlerine ait birçok esere ev sahipliği yapmaktadır.

Alaşehir, 1389 yılında Osmanlı topraklarına dahil edilmiştir. Şehri fetheden Yıldırım Beyazıt, bir tepeden  şehre bakıp “Ne Âlâ Şehir” diyerek  ilçeye Alaşehir  ismini vermiştir.

Alaşehir ismini muhakkak Milli Mücadele döneminde de duymuşsunuzdur. İlçe Manisa ve diğer ilçeler gibi uzun süre Yunan işgalinde kalmıştır. Halk zulüm görmüş, tüm şehir yakılıp yıkılmıştır. Ancak Alaşehir işgale karşı direnen ilk şehir olmuştur. Yunan işgaline karşı Alaşehir Kongresi yapılmıştır. Ege bölgesinde Yunan işgaline karşı direnişi başlatan merkez olma özelliği Alaşehir’i çok önemli kılmaktadır. 5 Eylül 1922 tarihinde Yunan işgalinden kurtarılan ilçede her yıl bu kurtuluş çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.

SURLAR

Şehre girişte tarih boyunca Alaşehir’in korunması ve savunulmasında çok önemli bir yere sahip surların kalıntıları bulunmaktadır. Şehri çevreleyen surların Doğu Roma İmparatorluğu zamanında yapıldığı bilinmektedir. Surların şehre girişi sağlayan Kiremiştri, Kirmastı, Elhizar ve Dombay adlarında 4 kapısı bulunmaktadır. Bölgenin birinci kuşak deprem bölgesi olması nedeniyle çok sayıda deprem görmüş olan surların günümüze ancak kalıntıları ulaşabilmiştir. Buna rağmen sizleri yüzyıllar öncesine götürecek ihtişamını korumaya devam etmektedir.

YILDIRIM BEYAZIT CAMİ

Alaşehir ilçe merkezinde yer alan cami, 1400 yılında Osmanlı padişahı Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmıştır. Yunan işgalinde ciddi hasar gören Yıldırım Beyazıt Camisi tekrar onarılsa da doğallığını kaybetmiştir. Sadece kuzey batıdaki minarenin kaidesi özelliğini günümüze kadar korumuştur.

  

 

ŞEYH SİNAN CAMİİ VE TÜRBESİ

Bursa’dan gelerek Alaşehir’e yerleşen Meftun Emîr Sultan’ın halifelerinden Şeyh Sinan Efendi tarafından yaptırılan cami, Osmanlı mimarisinden izler taşımakla beraber çok kubbeli ulu cami olarak yapılmıştır. 

Şeyh Sinan Camisi, Osmanlının ilk dönemlerinde gördüğümüz iki sıra tuğla, bir sıra taş tekniği ile yapılmıştır. Mihrap ve minderinde Osmanlının ilk dönem mimarisinin güzel örneklerini görmek mümkündür. İçersisindeki süslemeler ise sizleri Osmanlı Dönemine götürecek kadar göz alıcılığını ve  orijinalliğini korumaktadır.

 Osmanlı İmparatorluğunun önemli şehirlerinden kültürel mirasımız olan Manisa ve ilçelerindeki tüm tarihi camiler gibi Osmanlı büyüsünü yaşatan Şeyh Sinan Camisi’nin bahçesinde Şeyh Sinan ve aile fertlerine ait türbe  bulunmaktadır.  Tarih kokan bu camide zaviye ve kütüphane işgal dönemindeki yangınlar sonrasında yıkılmış olsa da Alaşehir’de orjinalliğini koruyan mimari yapılardan birisidir.

    

 

PHİLADELPHİA (Aziz Jean) KİLİSESİ

Tarihi ve kültürel zenginlikleri ile temelleri yüzyıllar öncesine hatta insanlık tarihinin başlangıç zamanlarına kadar dayanan Osmanlı Şehzadelerinin şehri olan Manisa ve ilçelerinde, İncil’de adı geçen ve  hepsi de Anadolu’da olan 7 kiliseden 3’ü bulunmaktadır. Bunlar Alaşehir’de bulunan Philadelphia -Aziz Jean Kilisesi, Salihli’de bulunan Sardes ve Akhisar’da bulunan Thyatira kiliseleridir. Hristiyanlığa ışık tutan kiliseler, Manisa’nın uluslararası turizmde önemini bir kat daha arttırmaktadır.

İlçeye kültürel değer katan en önemli eserlerden biri olan Philadelphia Kilisesi’nin tarihi MS VI. yy.’a dayanmaktadır. Tarih boyunca çok sayıda şiddetli deprem yaşayan bir ilçe olması nedeniyle kiliseden günümüze sadece duvar ve temel kalıntıları ile kilise yapısındaki ayaklarından yüksekliği 4 metreyi bulan 3 tane paye ulaşabilmiştir. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Philadelphia Kilisesi büyüsünü hala korumaktadır.

Alaşehir,  gerek Philadelphia Kilisesi ile gerek Roma Döneminde Hristiyan aleminin dinlerini yayma politikalarındaki rolü ile Hristiyanlık için önemli bir merkez olmuştur.

     

KURŞUNLU HAN

Kurşunlu Han, yoldan geçen kervanların konaklaması için Semiz Ali Paşa ve Gedik Ali Paşa tarafından 1548-1553 yıllarında yapılan kervansaraydır. Günümüze sadece zemin katın dehlizleri kalan hanın, 3 katlı olduğu bilinmektedir. Alaşehir Belediyesi tarafından geçtiğimiz yıllarda restorasyon çalışmaları tamamlanan Kurşunlu Han eski ihtişamına kavuşmuştur.

GÜDÜK MİNARE CAMİSİ

Yapım tarihi bilinmeyen Güdük Minare Camisi’nin Osmanlı döneminin ilk yıllarındaki eserlere benzerlik göstermesi sebebiyle Yıldırım Beyazıd dönemine ait olduğu düşünülmektedir. Kurşunlu Han’ın minaresi tüm orijinalliği ile bugüne ulaşmıştır. Minaresinin kısa olmasından dolayı bu ad verilmiştir.

SARIKIZ ILICASI

Manisa bölgesinde yer yapısı dolayısıyla neredeyse her ilçede kaplıca bulunmaktadır. Alaşehir Sarıkız Kaplıcası da bunlardan birisidir. Alaşehir’in güneydoğusunda sarıkız maden suyu yakınlarındadır. Buradan çıkan şifalı su, birçok hastalığın tedavisinde önerilmektedir. Bir adet restoran bulunmakta olup günü birlik kullanım için 4 havuz vardır.

İlçede yer alan Bulvar Caddesinin sonunda Sarıkız heykeli yer almaktadır. Heykelde omzundaki küpten su akan bir kız tasvir edilmektedir. Edremit ve yöresinde yaygın olan  Sarıkız efsanesine Alaşehir ilçesinde de rastlamak mümkündür.

TOPTEPE MESİRE ALANI

Toptepe Mesire Alanı, Alaşehir’in tamamını kuşbakışı seyredebileceğiniz bir tepedir. Çam ağaçlarının altında ruhunuzu dinlendirebileceğiniz  bir mesire alanıdır. Alaşehirlilerin sıklıkla tercih ettiği bir yerdir. 

    

     

ALAŞEHİR MUTFAĞI

Alaşehir, yemek kültürü oldukça zengin; birbirinden güzel yemeklerin yapıldığı damak tadının efsane olduğu bir şehrimizdir. İlçede yapılan Ege Bölgesinde ün yapmış  meşhur Alaşehir ekmeğini mutlaka tatmanızı öneriyorum. Ayrıca dünyaca ünlü üzümü ve Alaşehir asma yaprağıyla yapılan yaprak sarmasını denemelisiniz. 

Hamur işi sevenler için ideal bir lezzet olan süt kesiğinden yapılan kesikli pidesi de tam damak tadınıza uygun bir lezzet. Ayrıca kıymalı ve diğer pide türleri de muhteşem.

Son olarak Alaşehir kapamasını önereceğim. Muhteşem bir lezzet. Tüm bu lezzetli yemekleri yedikten sonra üstüne mutlaka Alaşehir’in eşsiz ve doğal maden suyu olan sarıkız maden suyundan bir şişe içmek gerek.

   

BEREKETLİ TOPRAKLARIN DİYARI: ALAŞEHİR’E YELKEN AÇIN

Yıldırım Beyazıd’ın övgüsüne mazhar olan” Âlâ Şehir” insanlık tarihine, Hristiyanlık tarihine ve Milli tarihimize ışık tutan dokusu; verimli bereketli topraklarıyla dünyaca ünlü sultaniye üzümüyle sizleri tüm sıcakkanlılığı, misafirperverliği ve eşsiz lezzetleri ile sizleri ağırlamak için bekliyor.

Youtube Kanalımız: https://www.youtube.com/c/DRMURATAKSEYAHATYAZARIREHBER

Facebook Sayfamız:  https://www.facebook.com/muratak2288/

Facebook Grubumuz: https://www.facebook.com/groups/1379770878706637/

Instagram Sayfamız: https://www.instagram.com/yrd.doc.dr._murat_ak_seyahat/?hl=tr