Almanya'da çalışan 6 çocuk sahibi Mustafa Yıldırım emekli olduktan sonra 30 yıl önce memleketi Maksutlu köyüne dönüş yaptı. Almanya'dayken merak saldığı pul koleksiyonu ve eski tarihi paraları da yanında getiren Yıldırım, burada da çeşitli eşyaları toplayarak koleksiyon yapmaya başladı. Köyde bulunan 2 katlı evinin üst katını müze yapma kararı alan Yıldırım, 42 yıl boyunca topladığı çeşitli eşyaları müzesinde sergiliyor. Yıldırım'ın müzesinde, eski fotoğraf makineleri, halı-kilim, bakır eşya, vazo, değerli taş, para, pul, çini, halı-kilim, bakır, vazo, değerli taş, silah, dolma kalem, sigara tabakası, pipo, gramofon, bindallı, yazma, plaket, gaz lambası, tespih ve köstekli saatleri yer alıyor. Köye gelenler Mustafa Yıldırım'ın tarih kokan müzesini ziyaret etmeden ayrılmıyor. Köydeki müzeyi ise şimdiye kadar yaklaşık 5 bin kişi ziyaret etti.

'KOLEKSİYON İNSANIN RUHUNU AÇAR'

Koleksiyon yapmaya 42 yıl önce başladığını söyleyen Mustafa Yıldırım "Birçok ili gezdim. Her ilin bir dosyası var, anılarım var. Evi müzeleştirmeye para ve pul koleksiyonuyla başladım. Sonra fotoğraf makinesi koleksiyonu yaptım. Onun ardından başka bir koleksiyon derken birbirini takip etti. Benim 40 çeşit böyle koleksiyonum var. Bu ev 1974'te yapıldı. Ben 1978'de koleksiyon yapmaya başladım. Koleksiyonuma küçük küçük başladım. Hoşuma giden ne gördüysem aldım. Böyle bir müze oluşturdum. Koleksiyon insanın ruhunu açar ve insanı araştırmaya iter. Ruhun maddeye yansıması ortaya çıkıyor ve insan öz dedesiyle barışık oluyor. Benim için buradaki her parça çok önemli. Benim ayrıca terazi koleksiyonum da var. Müzemdeki her parçama paha biçilemez. Burayı 5 bin kişi ziyaret etti. Burası bir kültür hazinesi, bu yüzden gelenler de çok beğeniyor. Burayı nasıl yaptığıma şaşıyorlar. Bu benim hoşuma gidiyor çünkü seve seve yapıyorum" dedi.

EŞİNİN SAÇINI CAM İÇİNDE SAKLIYOR

Bugünlerde rahatsızlığı nedeni ile İstanbul'da tedavi gören 55 yıllık eşi Makbule Yıldırım'a olan sevgisi ile de dikkat çeken Yıldırım, "Eşimle görücü usulü evlendik. Eşim kendi mahallemizin kızı, biz görücü usulü evlendik. Ben eşime aşığım, dünyanın tüm güzelliği vız gelir. Çünkü o benim her şeyim. Gece saat 2 gibi lavabo için kalktım ama lambayı yakmamıştım. Gelince lambayı yaktım eşime şöyle bir baktım sanki bir dünya güzeli, bir melek. Gidip bir makas aldım, saçlarından 5-10 tane tel kestim, papyon gibi yaptım. Daha sonra da İstanbul'da kristal malzemelerin yapıldığı bir yer vardı, oraya götürdüm. Sonra eşimin saçını böyle bir objeye koydum. Ölene kadar da saklayacağım" diye konuştu.

'BÖYLE BİR MÜZE DAHA ÖNCE HİÇ GÖRMEDİM'

Köy muhtarı Hayati Dönmez (59) ise, "Köyün gençleri başta olmak üzere bayramlarda ve özel günlerde bu müze her zaman ziyaret ediliyor. Çok zengin bir koleksiyonu var. Sivas'ta böyle bir müze daha önce hiç görmedim. Bize ve gelecek nesillere böyle bir ortam sağladığı için teşekkür ederim" dedi.

Köyde öğretmenlik yapan Soner Söyler (42) de "Mustafa amcamıza çok teşekkür ediyoruz. Köyde böyle bir yerin olması bizler içinde büyük bir kazanç. Tarihimizi buradan görebiliyoruz" diye konuştu.