MURAT AK , SADİYE ÖZKAYA

Merhabalar sevgili gezginler. Bu gezimizde sizlerle birlikte Antakya’nın Samandağ ilçesinde bulunan Titus Tüneli’ni keşfetmeye hazır mıyız? Evet doğru anladınız o eşsiz, devasa Musa Dağı’nın delinmesi ile yapılan Titus Tüneli’ni anlatacağım. Sizlerin de çok heyecanlanıp merak ettiğinizi duyar gibiyim. Öyleyse haydi o zaman bu efsanevi tüneli daha yakından tanımaya başlayalım.

TÜNELİN YAPILIŞ AMACI

Roma İmparatoru Vespasian’ın vermiş olduğu emir ile tünelin inşa süreci başlanmıştır. Dağların tepelerinden akan akıntıların taşıdığı kum ve çakılların limanı doldurmasına engel olabilmek ve akıntıların yönünü değiştirebilmek için bin kişilik bir tabur esir ile Titus Tüneli’nin yapıldığı bilinmektedir. Titus Tüneli, doğanın içindeki efsanevi mimarisi ve sahile olan yakınlığı ile tüm ziyaretçilerin ilgisini ve beğenisini çekmektedir.

TÜNELİN AKIL ALMAZ BOYUTLARI 

Titus Tüneli, yaklaşık bin 380 metre uzunluğu, 6 metre genişliği ve 7 metre yüksekliği ile tüm dikkatleri çekmektedir. Esirler, murç ve çekiç ile heybetli Musa Dağı’nı elleriyle tüm zorluklara rağmen oyarak tünel haline getirmişlerdir. Bu da tüm ziyaretçilerin ilgini çekmektedir. Doğal yapılış şekli ve yeşillikler içinde bulunan uzun yürüyüş yolunun sonunda tünele ulaşan ziyaretçiler, bu tünel karşısında adeta büyülenmektedirler. Tünele yaklaşık 100 metre uzaklıkta, mimari yapısı ve efsanevi görünümüyle Beşikli Mağara’da turistlerin dikkatlerinden kaçmamaktadır. Bu tüneli gezerken ne kadar emek, çaba sarf edildiğini sizler de göreceksiniz ve hayretler içinde nasıl inşa edildiğini hayal edeceksiniz.

BEŞİKLİ MAĞARA’YI GÖRMEDEN GİTMEK OLMAZ

Tünelin doğusunda bulunan Beşikli Mağara içerisinde Romalıların zamanından kalma mezarlar bulunmaktadır. Bu mezarların zengin bir yönetici ve ailesine ait olduğu düşünülmektedir. Mağaraya gelen ziyaretçiler, burada oda şeklindeki mezarları yakından görme fırsatı yakalıyor. Bu eşsiz mekanları gezerken tarihin tozlu sayfalarında adeta bir yolculuğa çıktığınızı hissedeceksiniz. 

DÜNYANIN EL YAPIMI EN BÜYÜK TÜNELİ: TİTUS TÜNELİ

Hatay’ın Samandağ ilçesinde bulunan Titus Tüneli’nin ziyaretçileri gün geçtikçe artmakta ve tünel büyük ilgi görmektedir. Titus Tüneli’ne gelenler, yaklaşık 14 km uzunluğuyla dünyanın en uzun sahiline sahip Samandağ sahillerini görebilmektedirler. Hem deniz havası, hem de kültür turizmi açısından Samandağ, daha fazla ön plana çıkmaya devam etmektedir. Titus Tüneli, ismini o zamanki imparatorluğun adı olan Titus İmparatorluğu’ndan almıştır. Ve Titus Tüneli olarak günümüze kadar gelmiştir.

ANTAKYA’DA SAİNT PİERRE KİLİSESİ

Hatay il merkezimiz içerisinde bulunan Antakya, yemekleriyle, turizmiyle ve kültürüyle dikkatleri de çok sayıda ziyaretçiyi de adeta kendisine çekmektedir. Mesela; görkemli Asi Nehri mi desem, eski Antakya evlerini mi desem yoksa göz alıcı çarsısıyla ünlü olmasını mı hangisini sayayım bilemedim. Güzel Antakya’nın saymakla bitmeyen birçok gezilecek yeri vardır. Bunlardan biride şüphesiz St. Kilisesi’dir. Önceleri doğal bir mağara olan kilise, zaman içinde eklemeler yapılarak kilise haline getirilmiştir. Bu kilisenin en önemli özelliklerinden biri Hristiyanların ilk kiliselerinden biri olmasıdır. Hz. İsa’nın on iki havarisinden biri de Antakya’da bulunan St. Kilisesi’nin kurulmasında öncü rol oynamıştır. Bu bağlamda St. Pierre Kilisesi, hristiyanların buluşup toplandıkları ilk ve en önemli yerlerden biridir. Mağaranın içinde yıkılmış bir şekilde M.S. 4-5. Yüzyıllardan kalma mozaik kalıntılar dikkat çekmektedir. Bununla birlikte kilisede; St. Pierre’nin heykeli, kutsal sayılan su, bir tane altar ve olağandışı saldırılar için inşa edilmiş gizli bir tünel vardır. St. Pierre Kilisesi, Papa 4. Paul tarafından 1983 senesinde kutsal haç yeri olarak ilan edilmiştir. Antakya şehrimiz bununla birlikte birçok kültürü ve muhteşem tarihsel zenginliği bir arada barındırmaktadır. Birçok farklı din anlayışına sahip insanlar Antakya’da Hatay ilimizde özgürce rahatça bir arada yaşayabilmektedir.  Bunun için Antakya ilçemize “medeniyetler şehri” denilmektedir.  Gerek Antakya’da gerekse Hatay da olsun tarihi yerlerin birçoğu korunmuştur. St. Pierre Kilisesi Hatay il merkezinde yürüme mesafesinde olup çok rahatlıkla ulaşım imkanlarına sahiptir.  Hazır Hatay’a Antakya’ya yolunuz düşmüşken bu eşsiz mekanları, enfes doğal güzellikleriyle birlikte mutlaka görmenizi öneririm.

MUSA AĞACI’NIN KADİM HİKAYESİ 

Efsaneye göre Hz. Musa ve Hz. Hızır, Samandağ ilçesinde buluşmaya karar vermişler. Oralarda dolaşırken Hıdır Bey Köyü’ne geçmişler. Hz. Musa, elindeki asayı yere saplıyor ve eğilerek hemen yanı başındaki dereden su içiyor. Geri dönüp baktığında ise asanın yeşerdiğini ve bir ağaca dönüştüğünü görüyor. Bu sebeple o ağacın adı Musa Ağacı olarak günümüze kadar geliyor. Ağacın gövde boyutu yaklaşık 7.5 m, çevresi 21m, yüksekliği 7m’dir.  Böylesi haşmetli, kadim ve sıra dışı ağaç,  ne mutlu ki koruma altına alınmıştır. Musa Ağacı’nın yaklaşık 3 bin yaşında olduğu söylenmektedir. Günümüze kadar gelen ve çokça ilgi gören Musa Ağacı’nın bizden sonraki nesillere de hiçbir tahribata ve dezenformasyona uğramadan ulaşması en büyük dileğimiz. İslam dinince ağaç, taş, kaya, hayvanlara adak adamak yasaklanmış olmasına rağmen çok farklı yerlerden gelen ziyaretçiler adak adamak ve bez bağlamak adetini sürdürmektedirler.  

HATAY’DA GEZEBİLECEĞİNİZ MUHTEŞEM YERLER

Hatay’a gelmişken zamanınız varsa birkaç gün kalmadan sakın gitmeyin. Çünkü o kadar çok gezilecek harikulade yerler var ki haftalarca bile gezseniz bitiremezsiniz. Bu yerleri size kısaca anlatayım: Antakya eski evleri, Asi Nehri, Habibi Neccar Camisi ve Külliyesi, Titus Tüneli, St. Pierre Kilisesi, Harbiye şelaleleri, Yenişehir, Beyazıt Bestami Hazretleri Türbesi, Samandağ, Çevlik Sahili, Arsuz Sahili ve daha sayamayacağımız müthiş destinasyonlara sahiptir güzel ve kadim şehrimiz Hatay. Henüz daha gelmediyseniz bir an önce gelin, gezin, görün derim.

AÇ KALMAZSINIZ

Hataya gelip Titus Tüneli’ni görmek isterseniz eğer, ne yiyebilirim ya da aç kalır mıyım diye sakın düşünmeyin. Müthiş bir keyifle yiyebileceğiniz o kadar çok alternatif ve çeşitli yiyecekler var ki bunlardan hemen aklıma geliverenler: tepsi kebabı, kağıt kebabı, oruk, katıklı ekmek, İskenderun tavası, humus, zahter salatası, babagannuş, Antakya döneri, aşur, kuru biber dolması, etli gözleme ve daha sayısız mı sayısız çeşit çeşit mezeler vardır. Ha bu arada asıl astsolist, sofralarımızın baş tacı künefeyi de sakın unutmayın.

HATAY’IN YEMELERE DOYAMAYACAĞINIZ MEŞHUR TATLISI: KÜNEFE

Künefe olur da gezimizde baş mekanı ona ayırmamak olur mu hiç. Hayliyle Hataylı olup ya da buralara gelip künefeyi yiyip de sevmeyen insana çok nadir rastlarsınız. O muhteşem taze kadayıfı, arasına serpilen künefeye özgü peyniri ve mis gibi tereyağıyla kızartılması sonucunda efsanevi bir tatlı ortaya çıkıyor. Sıcak sıcak üstüne dökülen şerbetiyle, peynirin hemen erimeye başlaması ve onu yerken peynirin sünmesi kadar güzel bir görüntüyü başka hiçbir yerde kolay kolay göremezsiniz. Hatay’ın damaklara destan künefesi isterseniz dondurmalı, isterseniz kaymaklı, isterseniz de Antep fıstıklı servis yapılabilmektedir. Artık gerisi sizlerin damak zevkinize kalmış. Ama bana kalırsa her türlüsü ayrı lezzetli, ayrı keyifli. Gelirseniz mutlaka Hatay künefesini yemenizi öneririm.

MEDENİYETLER ŞEHRİ HATAY’A YELKEN AÇIN

Sizin de en kısa zamanda yolunuz bir daha, bir daha Hatay’a düşsün ki bu güzelliklerden hiçbir zaman mahrum kalmayın. Medeniyetler şehri Hatay, herkese gönül rahatlığıyla önerebileceğiniz, ailecek de rahatla huzurla keyifle gezebileceğiniz yerlerden biridir. Hiç de pişman olmazsınız benden söylemesi. Şayet gelirseniz benimde memleketim olan Hatay’a bana da haber vermeyi sakın unutmayın.  Bir sonraki gezilerimizde tekrar buluşmak ümidi ile hoşçakalın, sevgiyle kalın, bizlerle kalın, hep Dr. Murat Ak Seyahat’te kalın…