Yüzlerce yıldır Anadolu'da düzenlenen ata sporu güreş müsabakalarında okudukları maniler ve şiirlerle er meydanındaki pehlivanları ve halkı coşturan cazgırlar, dualı çayırlardaki yükselen ses olmaya devam ediyor.

Türkiye'de gerçekleştirilen başta tarihi Kırkpınar olmak üzere yağlı güreş ve karakucak güreşlerinde pek çok müsabaka, pehlivanlarla birlikte er meydanına çıkan cazgırların sunumu ile daha zevkli ve heyecanlı geçiyor.

Afşin'de bu yıl 45'incisi düzenlenen Geleneksel Eshab-ı Kehf Kültür ve Karakucak Güreşleri'ne katılan eski milli güreşçi ve cazgır Mustafa Sarı, yaptığı açıklamada, seslendirdikleri birbirinden değişik manilerle pehlivanları ve güreşseverleri coşturduklarını söyledi.

Afşin'in yanı sıra Türkiye'nin değişik bölgelerindeki güreşlerde cazgırlık yaptığını, cazgırlığın tarihinin ata sporu güreş kadar eski olduğunu belirten Sarı, şunları kaydetti:

"Cazgırlık, şairlik ile ozanlık arasında bir karışımdır. Er meydanına çıkan pehlivanları memleketlerine, yörelerine, güreşteki ustalıklarına göre takdim ederek milli ve manevi duygularımızı vurgulayan şiir ve deyişlerle buradaki seyircilerin kaynaşmasını sağlayıcı konuşmalar yapan kişiye cazgır denir. Ata sporumuz güreşler tertiplenirken, güreşleri sunacak cazgırın er meydanında güreşmiş olması gerekiyor. Daha doğrusu en iyi cazgır, güreş meydanlarında bizzat güreşmiş kişidir. Cazgırın milli ve manevi değerlere duyarlı, duygusal yapılı insanlardan olması gerekiyor."

Sarı, çeyrek asırdır er meydanlarına çıkarak cazgırlık yaptığını, daha öncesinde 15 yıl aktif olarak güreştiğini, 3 kez de Türkiye şampiyonu olduğunu vurguladı.

Kahramanmaraş'ın güreşte iyi bir noktada olduğunu, kentin şampiyon sporcular yetiştirdiğini aktaran Sarı, "Sütçü İmam'ın torunları, ata sporu olan güreşi gerçekten çok seviyor. Afşin ise dünyada Kırkpınar'dan sonra güreşlerin en çok sevildiği bölge. Eshab-ı Kehf diyarı Afşin'imizin güreşsever insanına ata sporu güreşe sahip çıktıkları için teşekkür ediyorum." diye konuştu.