İstanbul

Vakfın kurucusu Ece Çiftçi,  yaptığı açıklamada, bu yıl 10. yaşını kutlayan vakfın dezavantajlı bölgelerde yaşayan 7-13 yaşındaki çocukların yeteneklerini keşfetmeleri ve geliştirmeleri amacıyla çalıştığını dile getirdi.

Vakfın, köy enstitülerinin modern hali olduğunu ve 8 temel atölye üzerinden taşımalı eğitimle öğrenim gören çocuklarla buluştuklarını söyledi.

Çiftçi, Türkiye'nin 76 ilinden yüzlerce genç gönüllünün çalışmada yer aldığını aktararak, "Taşımalı eğitimde öğrenim gören Türkiye'de yaklaşık 2 milyon öğrenci var. Bu öğrencilerin eğitim, öğretime erişmenin ötesindeki en temel ihtiyaçlarından birisi kendini gerçekleştirmek. Çocuklar için kendini gerçekleştirmek sosyal ve fiziksel aktiviteler aracılığıyla oluyor. SosyalBen de bu sosyal ve fiziksel aktivitelerin bir kariyere dönüşmesi ve bu kariyerin de uzun vadede, toplumsal sermayeye katkı sağlamasını amaçlıyor." dedi.

"Umut Tırı, içerisinde herhangi bir yardım malzemesi veya afet erzakı taşımıyor"

Afet zamanlarında, vakfın çocuklara psikolojik destek götüren bir araç olduğuna işaret eden Çiftçi, şöyle devam etti:

"Kahramanmaraş merkezli depremin ardından acil ihtiyaçlar giderildikten sonra çocukların en temel ihtiyaçlarından bir tanesi psikososyal destekti. Biz de vakfın uzman psikologlarının hazırladığı atölye çalışmalarını yeteneği keşfetmek için değil, psikososyal desteği sağlamak için bir araca dönüştürdük. Ne yazık ki deprem birden fazla ilimizi etkilediğinden, 4.3 milyon çocuk bundan direkt etkilendi. 'Biz bu çalışmaları mobil hale nasıl getiririz?' diye düşünürken, Umut Tırı'nı hayata geçirdik. Umut Tırı, içerisinde herhangi bir yardım malzemesi veya afet erzakı taşımıyor. Tamamen çocuk dostu, atölye çalışmalarımız var."

Ece Çiftçi, Umut Tırı'ndaki atölye çalışmalarıyla 500 gönüllünün, 2 ayda, 10 bin çocuğun hayatına dokunduğunu vurgulayarak, afet bölgesinde de gönüllülerin çocuklara destek amaçlı atölyelere katıldığını aktardı.

"Son Akşam Yemeği" filmi En İyi Yönetmen ve En İyi Film Jüri Özel Ödülü aldı "Son Akşam Yemeği" filmi En İyi Yönetmen ve En İyi Film Jüri Özel Ödülü aldı

"Her şey yıkılmış olsa da umut her zaman göz kırpar"

"Umut Tırı" belgeselinde, depremzede çocukların psikososyal destekle buluştuktan sonraki dönüşümünü göstermek istediklerini dile getiren Çiftçi, şunları kaydetti:

"Bu bir umut yolculuğu. Her şey yıkılmış olsa da umut her zaman göz kırpan bir şeydir ve her gittiğimiz rotada mutlaka atölyeye katılan çocuklardan birisinin ismi Umut oluyordu. Biz de belgeseli bunun üzerinden kurguladık ve kurgularken de en çok dikkat ettiğimiz çocukları koruma politikası gereği belgeseldeki çocukların yüzlerini göstermedik. Böyle bir hassasiyetle çektik. Bunu izleyiciler de çok iyi anlayacaktır. Zor bir süreçti. Seyirciler, ilk kısımda afet olduktan sonra, nisan ayında ilk rotadaki paylaşımlarımızı, çocukların travma durumlarına yönelik süreçleri izleyecek. İkinci kısımda da okula dönüş hazırlığında, Umut Tırı'nın vasıtasıyla nasıl bir sürecin olduğunu görecekler. Belgeseli, sosyal medya mecraları ve dijital platformlardan izleyebilecekler. Bizim için zaman hızlı geçiyor ama afet bölgesindekiler için zaman hala 6 Şubat'ta. Belgeselde bunun da altını çizdik."

Çiftçi, vakfın afet bölgesindeki çalışmalarının devam edeceğini söyleyerek, "Bölgeyi, bölgenin ihtiyaçlarını unutmamanın her seferinde en büyük sorumluluklarımızdan biri olduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki süreçte gençleri afetlere yönelik bilinçlendirmek için çalışmamız olacak ve sonrasında bölgede sabit uzun soluklu atölyelerimiz, psikososyal destek sürecimiz başlıyor." ifadelerini kullandı.

Vakıf, Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası 952 bireysel bağışçı ve ana destekçileri Mavi ile 5-23 Nisan'da Umut Tırı'nı sahaya çıkardı. Umut Tırı'nın ilk yolculuğunda 18 gün boyunca 9 şehirde çocuklar için atölyeler düzenlendi. 21 Ağustos'ta Umut Tırı yeniden bu kez Mavi, Cemerkent Ekipmanları ve Organik Kimya desteğiyle sahaya çıktı. İlk durak Hatay'ın ardından 31 Ağustos'a kadar sırasıyla Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman ve Malatya'da çocuklarla buluştu.