En iyi televizyon programlarından biriydi Arena! Uğur Dündar’ı hayranlıkla izlediğim, gazeteci olma iştahımı kabartan, harika bir programdı! Gizli kameralar, baskınlar, heyecan, istediğim herşey Arena’da vardı. Her bölümünü istisnasız izlemişimdir. Uğur Dündar’ın yüzündeki ifadelerin hepsini bilirim. Her yere girip çıkardı. Öğrencileri üzerinde gizli kameralarla büyücülerin, cemaatlerin evlerine girerdi. Arena’yı izlerken çocukluğumda yaşadığım maceralar aklıma gelirdi hep…
Ne maceralardı onlar… Uzun teneffüsler vardı o zamanlar. 20 dakika sürerdi. Zil çalar çalmaz ben ve tayfam soluğu ilkokulumun arkasında bulunan kapısı kalın zincirlerle kilitli Rum evlerinde alırdık. Olay Çanakkale’de geçiyor, Rum evimden bol ne var… Öyle hikayeler uydururdum ki genelde arkadaşlar hikayenin sonunu bekleyemez kaçarlardı… İşte Arena bana o yirmi dakikalık tenefüslerde yaşadığım heyecanı hissettirirdi. Kendimi hep üzerimde gizli kamera, Uğur Dündar’ın öğrencisi olarak hayal ederdim. Arena sayesinde birçok yere baskın yapılmış, halk sağlığını hiçe sayan yerlerin kapısına kilit vurulmuş, gerici örgütler çökeltilmişti. Peki şu anda ne oluyor? Arena yayında olmadığına göre gıda terörü yok, sağlık terörü yok! Sağlıklı ve mutlu yaşıyoruz! Öyle mi? Hayır tabii ki. Neler olduğunu bilmeden ahmakça yaşamımızı sürdürüyoruz…
Mesela, Arena şu anda yayında olsaydı; bitkisel ilaçlar konusunu mutlaka gündemine alırdı. Hatta şunu söyleyeyim şöyle 7-8 program yapardı! Niçin bitkisel ilaçlar diyeceksiniz? Prof. Dr. Osman Müftüoğlu yazısında Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Gökhan Budak’ın ölümünde gingko biloba’nın etkin olabileceğini yazmış. Zaten öyle olmasa da bitkisel zayıflama haplarından birçok ölen oldu. Çok sevdiğim okuyucularımdan biri yine bu bitkisel ilaçlar yüzünden ölümün eşiğinden döndü! Sağlık Bakanlığı’nun bu olaylara kulakları tıkandı mı acaba? Denetim yapması için topluca ölümlerin mi olması gerekiyor? Anlamadım…
Sağlık Bakanlığı’nın denetimsizliğine ek olarak, şu anda Türk Televizyonlarının içinde bulunduğu karanlık dönem de bitkisel ilaçların veya otların (ballar da dahil olmak üzere) mantar gibi türemesine yol açtı. Evet, Arena olsaydı, televizyonlarda satılan bu ürünlerin köküne tek tek kibrit suyu dökülürdü! Ne bal kalırdı, ne cinsel gücü arttırıcılar, ne de zayıflama hapları...
Uğur Dündar olmayınca birileri boş arena’da top oynatıyorlar…
Ne var? Diziler var… Bölüm başına bilmem kaç milyon alan artistler var! Saçma sapan magazin programları var! Yine anlamlandırmakta güçlük çektiğim evlilik programları var. Yani asıl gündemi öğrenmemizi engelleyecek her türlü çıtır-çerez program var!
Ne yok? Araştırmacı gazeteci yok! Sadece Arena değil, taşın altına elini koyacak yeni program yok, gazeteci yok aslına! Olsa bile bu programları yayına koyacak kanal yok! Bol bol laf salatası var. Kültür sanat programı da yok hani. İyi ki Ömür Gedik program yapıyor. Aman numunelik bir tane olsun değil mi…
İşin kötüsü Televizyonun karanlık dönemden çıkacağına ilişkin umudum da kalmadı. En azından yakın gelecekte! Hep aynı yüzler, aynı sesler. Yorumcu koltuklarına oturttukları o perişan insanlar!
Türkiye’nin gerçek anlamda alternatif kanallara ihtiyacı var. Öyle gönül gözü, sevgi tepesi gibi programlar yayınlamayanlarından ama… Bilmem belki olur…. Bizlere yaptırmadılar ama yeni nesil belki yapabilir… Biz 80 kuşağı yandık umarım milenyum çocukları yanmazlar!
Uğur Dündar’ın Arenası olsaydı…
Sumru AYDIN
Yorumlar