Doğu Akdeniz’de yaşanan hareketli diplomasinin etkin tarafı olmayı amaçlayan Rusya, Libya’da çıkar elde etmek için uzun süredir stratejik oyunlar peşinde. Uluslararası müdahalelerin dört döndüğü , aktör güçlerin açık pazarı haline gelen Libya’da , siyasi ve askeri kazanımların kalıcı olması adına Rusya bu oyunda “ben de varım” diyor.
Rusçayı etkin bir şekilde kullanan Hafter’in, 70li yıllarda SSCB’de askeri eğitim almış olması ve silah yardımının yanı sıra paralı askerler tarafından çokça destekleniyor olması, Rusya’nın Libya‘da dengeleri domine etme isteğini net bir şekilde gösteriyor. Üç yüzyıllık “sıcak denizlere inme” politikasındaki en büyük başarıyı Suriye ‘de başlatan Rusya, en sıcak denize ulaşmak için askeri ,siyasi ve en önemlisi enerji sektöründe denge düzenleyici pozisyonunu hedefliyor.
Ortadoğu’da özellikle Suriye’de yaşanan krizlerde bölgedeki devletlerle işbirliği yaparak, siyasi ve ekonomik çıkar politikasındaki deneyiminin devamını Doğu Akdeniz’de gerçekleştirmeye başlayan Rusya, aynı zamanda Körfez ülkeleri ve Mısır ile de etkileşim kurmaya hazır. Türkiye’nin Suriye’deki krizin çözülmesinde baş rol oynamasıyla birlikte bölgedeki oyun kuruculuğunda netice elde edemeyeceğini fark etmesiyle şimdi de vekalet savaşlarının yeni adresi Libya’da gücünü daha efektif kullanmak için sahada aktif rol arayışında.
Rusya’nın asıl amacı ne?
Rusya’nın bölgede kontrolü sağlaması Akdeniz’deki dengeleri lehine çevirecek ve enerji kaynakları üzerinde etkili bir rol almasına yer hazırlayacak. Aynı zamanda Avrupa’yı güneyden kuşatma politikasını hayata geçirecek ve Rus hakimiyeti altına girecek olan Libya ‘dan olası göç dalgasını önlemek amacıyla Avrupa , Rusya hükümetini muhatap alacak.
Rusya Cufra’yı Kuzey Afrika’da daimi bir üst olarak elinde tutmak istiyor.Böylelikle Afrika’ya açılacak bir üs görevi üstlenmiş olacak.Aynı zamanda Cufra’yı Suriye’deki Hmeymim Hava Üssü gibi kullanmak istiyor. Eğer bunu başarabilirse bir deniz üssüne sahip olacak ve bununla birlikte batı sınırlarına tehdit oluşturan NATO’yu güneyden kuşatmış olacak.
Rusya’nın gerçekleşmesi mümkün olmayan hedeflerinin ve ısrarlı hamlelerinin ağır sonuçlar doğurabileceği, ve Libya’da ki sert rüzgarların daha çok uzamasına neden olabileceği aşikar.
Stratejik Vatiyye Üssü’nün bombalanması..
Geçtiğimiz ayda batılı diplomatların iddialarına göre, Birleşmiş Milletler uzmanları Rus yapımı savaş uçaklarının BM tarafından tanınmayan, gayrimeşru Hafter güçlerine verildiğine dair inceleme başlatmıştı.
Libya uzmanı Wolfram Lacher, Libya’ya sevk edilen Rus uçaklarının hedefinin Türkiye’nin Hafter güçlerini Batı Libya’dan çıkarmasını önlemek amacıyla yapıldığını iddia etmişti. Türkiye’nin Libya’da kalıcı üs kurmak istediği Vatiyye Üssü’nü bombalama girişiminde olduklarını söyleyen Lacher’in iddiası gerçekleşti .Gece saatlerinde kimliği belirsiz savaş uçakları tarafından yapılan saldırıya dair her ne kadar net olmayan açıklamalar gelse de Türkiye’ye yönelik bir mesaj içerdiği ve saldırının Rusya tarafından gerçekleştirildiği görüşündeyim.Stratejik çatışmalarla uzun süredir karşı karşıya gelmiş olan Türkiye ve Rusya arasındaki gerilimi tırmandıracak hareket doğurması açısından,Türkiye’nin bu tahrik tuzağına düşmemesi gerekiyor.
Sonuç olarak, Rusya İdlib’de Türkiye’yi tek başına mücadele etmekte zorladığı gibi Libya’da da aynı tuzak kuruculuğuyla hareket ettiğini görüyoruz. Bölgede diğer güçlerin ekonomik ve askeri stratejilerinin ve sonu gelmeyen çıkarlarının yanı sıra uzlaşıyı ,güvenliği ve meşru savunma hakkını savunan Türkiye, yapılan her hain plana karşı dimdik durmaya devam edecek ve uluslararası hukuk çerçevesindeki diplomasisinden vazgeçmeyecektir.
Mutlu günler dilerim..