M. KEMAL SALLI

Küresel güçler arasında, yeni bir dünya düzeni oluşturma bağlamında yaşanmakta olan mücadelenin esas nedenlerinden biri de Yeni İpekyolu’dur. Çin’i küresel ekonominin lideri konumuna yükseltebilecek Yeni İpekyolu da, Tarihi İpekyolu gibi Türkistan coğrafyasından geçiyor. O nedenle Türk Devletleri Teşkilatı’na üye ülkeler doğrudan ya da dolaylı olarak bu mücadeleden etkileniyorlar. Böyle bir küresel konjonktürde, İstanbul’da, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın ev sahipliğinde Türk Devletleri Teşkilatı Medya ve Enformasyondan Sorumlu Bakanlar ve Üst Düzey Yetkililer 4. Toplantısı gerçekleştirildi. Bu toplantı çok boyutlu bir toplantıydı; yalnızca medya ve iletişimle sınırlı bir toplantı değildi. 

Türk devletleri arasında, medya ve enformasyon konularında işbirliğini güçlendirmeye yönelik toplantıya 5 üye ülke ile 2 gözlemci üye ülke temsilcileri katıldı.  

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, medya ve iletişim konulu etkinliklerin Türk Devletleri Teşkilatı’nın temellerini güçlendireceğini ve Türk devletleri arasındaki eş güdümü artıracağına inandığını belirtti. Türk devletleri arasındaki iletişimin geliştirilmesini hedefleyen bu toplantının 13 Mayıs Türk Dil Bayramı ile aynı zamana denk gelmesinin de, ayrıca anlamlı olduğunu belirten Altun, Türk Dil Bayramı’nı kutladı.

Ortak tarihin ve ebedi kardeşliğin, hem derinleşen ikili ilişkilerde hem de Türk devletleri çatısı altında sürdürüldüğünü belirten Altun, 2009 yılında Nahçıvan Antlaşması’yla kurulan Türk Devletleri Teşkilatı’nın, 2021’e kadar “Türk Keneşi-Türk Konseyi” olarak anıldığını, geçtiğimiz yıl İstanbul’da gerçekleştirilen Liderler Zirvesi’nde “Türk Devletleri Teşkilatı” adını aldığını belirtti. 

Türk Devletleri Teşkilatı’nın, 13 yıl gibi kısa bir zamanda, kurumsallaşma ve uluslararasılaşma anlamında çok önemli gelişmeler gerçekleştirerek, birlik ve ortak iradeyi temsil eden istikrarlı bir platform haline geldiğini vurgulayan Altun, özetle şöyle dedi:  

“Başta liderlerimiz olmak üzere, bu süreçte emeği geçen, bu teşkilatın bu hale gelmesine katkı sunan herkese teşekkürü bir borç biliyorum. Teşkilat’ımızın Türk devletlerini bir tutan, diri tutan, iri tutan bir rolü olmuştur. Her zaman söylüyoruz; Türk Devletleri Teşkilatı bunun çok güzel bir örneğidir. Biz birlikte güçlüyüz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘Türk Devletleri Teşkilatı aynı zamanda bir büyük gönül birlikteliğidir’ diye vurguladığı gibi, Türk Devletleri Teşkilatı, bir büyük gönül birlikteliğidir. Bu gönül birlikteliğini siyasetten ekonomiye, sanattan iletişime, eğitimden kültüre kadar bütün alanlarda yeni köprülerle biz tahkim etmeliyiz, bu tahkimatı sağladığımızda çok daha güçlü olacağız.”


 “MEDYA FORUMU SÜREKLİ HALE GETİRİLECEK”

Medya, iletişim ve enformasyon alanının, Teşkilat’ın önemli sütunlarından biri olduğu belireten Fahrettin Altun, devlet başkanlarının da bu alana özel bir duyarlılık  göstererek gelişmeleri desteklediklerini, Türk Devletleri Teşkilatı Medya ve Enformasyondan Sorumlu Bakanların ve üst düzey yetkililerin bir arada gerçekleştirdikleri toplantılara büyük önem verdiklerini vurgulayan Altun, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu toplantıların dördüncüsüne de bugün burada İstanbul’da ev sahipliği yapıyoruz. Dün başladığımız toplantımıza, bugün de önemli fikir teatileriyle devam ediyoruz. (…) Tabii önemli başlıklarımız var; örneğin ilk defa geçen yıl Ekim ayında İstanbul’da düzenlediğimiz Türk Devletleri Teşkilatı Medya Forumu’nun sürekli hale getirilmesine karar verdik. İnanıyorum ki bu forum, gelenekselleşerek,  medya ve iletişim alanındaki iş birliklerimizi pekiştirecek güçlü bir zemin olacaktır. 

Toplantımızın bir diğer başlığını teşkilat üyesi ülkelerin haber ajansları arasındaki iş birliğinin geliştirilmesine yönelik adımlar oluşturuyor. Bu noktada, Türk haber ajansları arasında yeni bir birlik kurulması için biz Anadolu Ajansımız öncülüğünde hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Yine bugün burada yeni çerçevede Türk Haber Ajansları Birliği’nin kuruluşu noktasında bir karar aldık ve ilk toplantının da yine İstanbul’da gerçekleşmesi yönünde bir karar aldık. İnşallah bu birliği önümüzdeki ay itibarıyla hayata geçireceğiz.”

“KÜRESEL DEZENFORMASYONLAR”

En fazla dezenformasyona maruz kalan ülkelerden bir olduğumuzu ve dezenformasyonla mücadele konusunda ortak şekilde işletilecek mekanizmaların neler olacağı, hangi adımların atılacağının müzakere ve planlamasını da burada ele aldıklarını anlatan Altun, şöyle konuştu:

“Biz Türkiye olarak maalesef dezenformasyonun ve dijital faşizmin despot uygulamalarına ziyadesiyle maruz kalan bir ülkeyiz. Hatta, küresel dezenformasyon problemine en fazla maruz kalan ülkelerin başında geliyoruz diyebiliriz. Elbette bu aynı zamanda bizim dezenformasyonla mücadele noktasında ulusal ve uluslararası medyanın yanı sıra sosyal medyada da önemli bir müktesebat geliştirmemizi, önemli bir direnç kapasitesi geliştirmemizi, bir anlamda yol haritası ortaya koymamızı da beraberinde getirdi.”

Medya ve iletişim konularında sahip oldukları bilgi birikimi ve tecrübeleri dost ve kardeş ülkelerle paylaştıklarını ifade eden Altun, Türk Devletleri Teşkilatı üye ve gözlemci ülkelerden katılımcılarla geçen yıl Temmuz ayında bir sosyal medya eğitim programı düzenlediklerini ve verimli sonuçlar aldıklarını vurguladı. 

Türk dünyasının tarihini ve bugününü hem toplumlara hem dünyaya daha doğru, daha etkin, daha güçlü şekilde anlatacak televizyon ve sinema yapımlarını da hayata geçireceklerini kaydeden Altun, bu noktadaki kararlılıklarını ortaya koyduklarını, somut projeler üzerinde durduklarını, bu konulardaki ortak yapımların çeşitlendirilmesi ve sayılarının artması için de iş birliklerini sürdüreceklerini dile getirdi.

“TÜRK İLETİŞİM MODELİ”  

Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı başta olmak üzere, Anadolu Ajansı, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, Basın İlan Kurumu ve Radyo Televizyon Üst Kurulu ile kardeş ülkelerdeki muadil kurumlar arasında eş güdümlü ve iş birliklerini artırma gayreti içerisinde olacaklarını vurguladı.

Konuşmasında Türkiye İletişim Modeli’ne de değinen Altun, bu konuda şunları söyledi: 

“Türkiye olarak, halkla ilişkilerden kamu diplomasisine, dezenformasyonla mücadeleden kriz yönetimine, medya alanının kamu çıkarı perspektifiyle regülasyonuna kadar geniş bir zeminde inşa ettiğimiz bir iletişim modeline sahibiz. Bu Türkiye İletişim Modeli’ni, Türk Dünyası ölçeğine de taşıyabileceğimize inanıyoruz. Bu alanda sahip olduğumuz kurumsal kapasiteyi, mevzuat birikimini ve pratik tecrübeleri kardeş ülkelerle paylaşıyoruz, paylaşmayı da sürdüreceğiz. Bu toplantı da bunun zeminlerinden bir tanesi oldu.”

“…Türk coğrafyası ve çevresinde son yıllarda meydana gelen hadiseler Türk birliğinin ne kadar gerekli ve hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.” “Bulunduğumuz her yerde Türk varlığına kasteden saldırılara, bizi yok saymaya çalışan küstahça girişimlere maruz kaldık, kalıyoruz. Her birimiz farklı boyut ve ölçekte bu tehditleri yaşadık, yaşıyoruz. İçinden geçtiğimiz hakikat ötesi dönemde post-truth çağda dezenformasyon da bu mütecavizlikler için çok sık kullanılan bir sistematik araç haline gelmiştir. 

Dezenformasyon bugün ülkelerimizin ve Türk Dünyası’nın bütünlüğünü hedef alan bir sorun haline gelmiştir. Her birimiz için birer milli güvenlik sorunu olduğu gibi, uluslararası evrensel bir sorundur dezenformasyon. Bugün uluslararası alanda Türk devletlerine yönelik enformasyon savaşlarıyla ve dezenformasyon bombardımanı ile karşı karşıyayız. Bu nedenle de bizler dolayısıyla dezenformasyonla mücadele için güç birliği yaparak etkin uygulamaları ve proaktif adımları hayata geçirmek zorundayız.”

Dijital faşizm ve dijital sömürgeciliğin de bireylerin, vatandaşların ve toplumların özgürlüğüne, devletlerin bağımsızlığına, egemenliğine ket vurmaya çalışan temel sorun niteliğinde olduğunu vurgulayan Altun, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir avuç medya şirketinin kendini bireylerin hak ve özgürlüklerinden, devletlerin egemenliklerinden üstün görmeleri, bu yönde uygulamalarla karşımıza çıkmaları gerçek anlamda bir uluslararası despotluğu ve tahakküm düzenini karşımıza çıkarmaktadır. Biz bu düzene itiraz etmeliyiz. Bu platform bu itirazın uluslararası anlamda karşılık bulduğu önemli platformlardan bir tanesidir. Biz bunlarla da kalmayıp, özellikle dijital mecralarda tüm insanlığın faydasına hizmet edecek özgün model ve uygulamalar geliştirmek durumundayız. Bunlar neler olabilir, bunları konuştuğumuz bir platform bu. Yeni teknolojiler ve dijitalleşmenin getirdiği imkanlarla yaşanan büyük ve hızlı dönüşüm içinde, elbette sabitemiz her daim hakikat olmak durumundadır. Çünkü esas olan bir gerçek vardır. Değişmeyen tek şey hakikattir.” 

“SOSYAL MEDYANIN KÖTÜ AMAÇLAR İÇİN KULLANILMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ”

Sosyal medyanın itibar suikastı ve toplumsal mühendislik gibi kötücül amaçlar için kullanılmasına da müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Altun bu konuda şunları söyledi: 

“Vatandaşlarımızı ve ülkemizi olduğu kadar, siber vatanımızı da gereken her türlü yöntem ve araçla savunacağız. Sergileyeceğimiz ortak irade, aynı zamanda ülkelerimizdeki beşinci kol faaliyetlerini engellemeye dönük önemli bir imkan teşkil edecektir.”

“(…) Etkin olmaya çalışıyoruz, bu anlamda bir iş birliği, güç birliği içindeyiz. Teknolojiden içeriğe, iletişimin ve medyanın bütün alanlarında kurumsal iş birliklerimizi derinleştiriyoruz, güçlendiriyoruz. Pozitif iletişim kampanyalarıyla ülkelerimizin ve Türk Dünyası’nın atılımlarının, zenginliklerinin daha etkili bir şekilde anlatılması için gayret sarf ediyoruz. Kovid-19 küresel salgını sürecinde devletlerimiz arasında gerçekleşen dayanışma bunun bir örneğidir.” 

“KARABAĞ SAVAŞINDA GÖSTERDİĞİMİZ KARDEŞLİK DAYANIŞMASI”

“Yine şanlı bir zaferle taçlanmasıyla gurur duyduğumuz Karabağ Savaşı sırasında gösterdiğimiz dayanışma bunun bir örneğidir. Karabağ Zaferine giden yolda aynı zamanda, enformasyon cephesinde de, can Azerbaycan ile birlikte büyük bir mücadele verdik, birliktelik sergiledik. Biz, muhtemel sınamaların, imtihanların üstesinden de başarıyla gelebilecek imkanlara hamdolsun sahibiz. Bulunduğumuz coğrafya ve yaşadığımız zaman itibarıyla bölgesel ve küresel dayanışmalar önem kazanmıştır.

 Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında ortak dil ve ortak tarih yanında ortak gelecek paydasında buluşmamızın önemini net bir şekilde idrak ediyoruz. Liderlerimizin ortaya koyduğu iradenin medya ve iletişim alanında da kendisini göstermesi için her birimizin büyük bir sorumluluğu var. Biz bu çatıyı, ortak medya ve ortak iletişim sütunlarıyla güçlendiriyoruz. Bütün bu çalışmalarımızın bölgelerimiz ve dünya için hayırlı sonuçlara vesile olacağına inanıyorum. Ben bu sorumluluk bilinciyle kıymetli bir gayret ortaya koyan sizlere canıgönülden teşekkür ediyorum.”  

BAGDAT AMREYEV: “ÜYE ÜLKELERİN MEDYALARI ARASINDA İŞBİRLİĞİ ÇOK ÖNEMLİDİR”

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ev sahipliğinde düzenlenen "Türk Devletleri Teşkilatı Medya ve Enformasyondan Sorumlu Bakanlar ve Üst Düzey Yetkililer 4. Toplantısı"nın açılışında bir konuşma yapan Türk Devletleri Teşkilatı Genel Sekreteri Baghdad Amreyev, Türk Dünyası’na yönelik dezenformasyonla mücadele etmenin önemine işaret etti.  

Türk Devletler Teşkilatı üyesi ülkelerin medyaları arasında iş birliğinin zorunlu olduğunu ve "Gözlemci" ülkeler Macaristan ve Türkmenistan ile medya ve iletişim konusunda iş birliğinin güçlendirilmesi yönünde önemli kararlar aldıklarını belirten Amreyev, Türkiye'de düzenlenen uluslararası medya forumunun her yıl tekrarlanması yönünde karar aldıklarını da bildirdi:

"Resmi haber ajanslarımız, televizyonlarımız iş birliğimizi daha da artıracak. Türk dünyasının medya alanındaki en büyük sorumluluğu, yanlış bilgi ve dezenformasyon ile mücadele etmek. Bu konuda çok daha güçlü iş birlikleri kurmak, tecrübe aktarımında bulunmak zorundayız. Halihazırda Türk Dünyası’nda ortak çalışmalar yapılıyor. Bunların kalitesini daha da yükseltmek gerekiyor."

MÜCAHİD EKER: “FIRSATLARI ORTAK FAYDAYA DÖNÜŞTÜRMEYE ÇALIŞIYORUZ”

Zirve dolayısıyla düzenlenen oturumlardan birinde konuşan İletişim Başkanlığı Medya Koordinatörü Mücahid Eker, medya ve iletişim konularında imkan ve fırsatların yanı sıra tehdit ve zorluklara dikkat çekerek, “Medya ve iletişim, bildiğiniz üzere, çok dinamik bir alan. Bu dinamik alandaki gelişmeler, önemli imkanlar ve fırsatlar getirdiği gibi, tehdit ve zorluklar da oluşturuyor. Biz bu programlar vesilesiyle bu fırsatları nasıl ortak faydaya dönüştürebileceğimizi istişare ediyoruz” dedi.

Konuşmaların ardından aile fotoğrafı çekildi.