Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Tatar'ın Cumhurbaşkanlığına seçilmesinin ardından gerçekleştirdiği ilk resmi yurt dışı ziyareti vesilesiyle kendisini misafir etmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, "Sayın Cumhurbaşkanını seçim zaferi dolayısıyla bir kez daha gönülden tebrik ediyorum. Seçimler Kıbrıs Türk halkının demokrasi kültürünü gözler önüne seren bir şeffaflık ve siyasi olgunluk ortamında gerçekleşmiştir. Cumhurbaşkanlığı makamına seçilen Sayın Ersin Tatar ile eş güdüm içerisinde Kıbrıs Türkü'nün meşru haklarının savunulmasında daha da önemli mesafeler kat edeceğimize inanıyorum" diye konuştu.

'MEVCUT PARAMETRELERLE BİR NETİCEYE VARILAMAZ'

Tatar ile kapsamlı ve verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, Kıbrıs meselesinde ilerleyen dönemde atılabilecek adımları ve Doğu Akdeniz'de son dönemde yaşanan gelişmeleri ele aldıklarını söyledi. Erdoğan, "Türk tarafı Kıbrıs'ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümden yanadır. Bu yolda üzerine düşen iyi niyetli bir yaklaşımla ve sorumluluk bilinciyle hep adımlarını atmıştır. Ancak sadece Türk tarafının çaba göstermesi çözüm için kafi değildir. Rum tarafının Kıbrıs Türk halkının eşit ortaklığı temelinde bir çözümü kabul etme niyetinin bulunmadığı aşikardır. 50 yılı aşkın süredir devam eden müzakerelerin her seferinde başarısız olmasının yegane nedeni Rum tarafının bu uzlaşmaz zihniyetidir, anlayışıdır. Rumlar 1963 yılında gasp ettikleri devleti Kıbrıs Türk halkıyla paylaşmak istemiyorlar. Yarım asrı geride bıraktığımız müzakere sürecinde artık mevcut parametrelerle bir neticeye varılamayacağının anlaşılması gerekiyor" dedi.

'İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜN MASAYA GETİRİLMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs sorunu ile ilgili Temmuz 2017'de Crans Montana'da yapılan görüşmelerin sona ermesinin ardından bu koşullar altında çözüm için federasyonun artık geçerli bir model olamayacağını, yeni fikirlere ihtiyaç duyulduğunu vurguladıkların hatırlattı. Aradan geçen sürenin ne kadar haklı olduklarını ortaya çıkardığını kaydeden Erdoğan, "Rum tarafı Kıbrıs Türk halkını eşit ortak olarak görmediği için hidrokarbon gelirlerinin paylaşımına yönelik iş birliği çağrılarını da karşılıksız bıraktı. Rum tarafı, kendi yönetimleri altında adeta bir azınlık olarak görmek istedikleri Kıbrıs Türklerinin eşit haklarını gasp etmeyi sürdürüyor. Kıbrıs'ta iki ayrı halk ve onların kurduğu iki ayrı devlet şu anda zaten vardır. İki halkın barış, refah ve güvenlik içerisinde yan yana yaşayabilecekleri çözümün temeli adadaki gerçeklere dayanmalıdır. Gelinen noktada müzakereleri münhasıran federasyon seçeneği temelinde başlatmanın zaman kaybı olacağını kesinlikle düşünüyoruz. Dolayısıyla artık iki devletli çözümün de gerçekçi bir yaklaşımla masaya getirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye'nin Kıbrıs'ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm bulunması yönündeki iradesi bakidir" mesajını verdi.

'KIBRIS TÜRKÜ, TÜRKİYE'Yİ HER DAİM YANINDA BULACAKTIR'

Erdoğan, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin kıta sahanlığındaki haklarının yanı sıra adanın ortak sahibi Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve menfaatlerini de savunduklarını vurgulayarak, şunları kaydetti: "Bu yöndeki kararlılığımızı da bugüne kadar her aşamada dosta, düşmana gösterdik. Doğu Akdeniz'deki mevcut durumun müsebbibi 2003 yılından bu yana uyarılarımızı dinlemeyen, yapıcı önerilerimizi dikkate almayan Rum-Yunan ikilisidir. Bu bölgede hidrokarbon kaynakları nedeniyle iştahı kabaran uluslararası enerji şirketleriyle arkalarındaki güçler de bu oyunun parçası olmakta beis görmemişlerdir. Bu oyun artık bozulmuştur. En başından itibaren söylediğimiz gibi bölgede Türkiye'yi ve Kıbrıs Türkü'nü hesaba katmayan hiçbir girişimin başarı şansı yoktur ve olmayacaktır. Sayın Cumhurbaşkanıyla Türkiye ve KKTC arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi için atılacak adımları konuştuk. Türkiye KKTC'nin ekonomik, diplomatik ve sosyal yönden gelişmesi için her türlü çabayı göstermeyi sürdürecektir. Amacımız Kıbrıs Türk halkının hayat standardını yükseltmek ve geleceğe daha büyük bir güvenle bakmasını sağlamaktır. Türkiye'nin Kıbrıs Türk halkına desteği hukuki ve siyasi mülahazaların ötesinde gönül bağı ve kader birlikteliğinden kaynaklanmaktadır. Kıbrıs Türkü, Türkiye'yi her daim yanında bulacaktır."

TATAR: TÜRKİYE, KIBRIS'TA BARIŞIN SÜRMESİNİN YEGANE SAĞLAYACISIDIR

Ersin Tatar ise kardeş devlet olmasının yanında anavatanları da olan Türkiye'nin, Kıbrıs Türklerinin varoluş ve özgürlük mücadelesini ilk günden itibaren maddi manevi ve askeri olarak desteklediğini ifade etti. Kıbrıs Türk halkının, 1963-1974 yılları arasında Türkiye'nin yaptığı askeri müdahaleler ve sağladığı diğer destekler sayesinde ayakta durabildiğini belirten Tatar, "Türkiye 15 Temmuz 1974'te Kıbrıs Helen Cumhuriyeti'nin ilan edilmesi karşısında garantörlük hakkını kullanarak tek başına harekete geçmeseydi ne olurdu, herkes düşünmelidir. Dolayısıyla birilerinin hala Türkiye'yi suçlamaya kalkışması anlamsızdır, tarihi gerçeklere aykırıdır. Türkiye Kuzey Kıbrıs Türklerinin çağrısı üzerine, bizlerin mal ve can güvenliği, egemenlik ve özgürlüğü için 1974'te Kıbrıs'a askeri müdahalede bulunmuş ve bugün de Kıbrıs'ta barışın sürmesinin yegane sağlayıcısıdır. Bu gerçeğin altını bir kez daha çizmek istiyorum" dedi. Rum tarafının hala 1974 öncesine geri dönmenin hayali içerisinde olduğuna işaret eden Tatar, Türkiye'nin ortaya koyduğu beşli konferans önerisinin Kıbrıs konusunun bir anlaşmayla neticeye bağlanması için son şans olduğunu söyledi. Doğu Akdeniz'de KKTC'nin de katılacağı bir konferans toplanması önerisine de destek veren Tatar, "Sizlerin desteğiyle daha fazla dış temas yapmak, tezlerimizi anlatmak, uluslararası alanda çok daha görünür olmak istiyoruz ve bunun Rum Yunan ikilisinin oyunlarının bozulmasında etkili olacağı inancındayız" diye konuştu.

ERDOĞAN'DAN 'MARAŞ'TA PİKNİK' ÖNERİSİ

Maraş'ın açılmasının doğru bir adım olduğunun altını çizen Tatar, "Sahil şeridindeki o zenginliğin insanlığın kullanımına tekrar gelmesi zaten bize yakışandır. KKTC için bu bir umuttur. Çünkü orada muazzam bir potansiyel vardır. Dünya markası bir yer. Doğru bir adımdır ve Türkiye'nin bize destek vermesinden sizlere bir kez daha çok teşekkür ederim. Kıbrıs'ta ister kabul ederler ister etmezler, yan yana yaşayan iki devlet vardır. Federasyon masalı masal olmaya devam ediyor. Esas itibariyle gerçeklere baktığınızda inanın ki Kıbrıs Rum tarafında da buna inanan yok. Dolayısıyla artık yeni bir siyaset, gerçeklere bağlı siyaset zamanıdır" ifadelerini kullandı.

Toplantının sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan da, 15 Kasım'da KKTC'ye ziyarette bulunacağını açıklayarak, "15 Kasım'da Kuzey Kıbrıs'a bir ziyaretimiz olacak ve bu ziyaretle beraber diyoruz ki hem o gün törenlere katılalım, aynı zamanda acil durum hastanesinin açılışını yapalım. Bu açılışla beraber bir de iade-i ziyareti gerçekleştirmiş olalım. Sayın Çavuşoğlu Kapalı Maraş'ta herhalde piknik yapabiliriz. Mani bir şey var mı? Şöyle birlikte piknik yapmakta fayda var, biz burada çünkü ekranlardan izliyoruz, bizzat yaşayalım istiyoruz. İnşallah onu da gerçekleştiririz" diye konuştu.