"TÜRKÇE, DİL BAYRAĞIMIZ"
Muhsin BOZKURT
"Avrupa Parlamentosu ve AB ülkeleri Türkiye'de Kürtlerin, kendi dillerinde konuşmalarına, eğitim yapmalarına ve kültürlerini yaşamalarına izin verilmediğini söylüyorlar. Kürt sorunu diye adlandırılan sorunun çözümlenebilmesi için etnik hak olarak Kürtçenin kullanılmasının serbest bırakılmasını istiyorlar. Kürtçeyi Anadolu'nun Güneydoğusunda ve doğusunda yaşayanların kimliğinin temel unsuru sayıyorlar."1
Halbuki "Türkiye-Irak-İran üçgeninde yerleşik bulunan çeşitli etnik toplulukların (Zaza, Goran, Lur, Kelhur, Beluci, Asuri, Dürzi, Feyli, Hawramani, Bahtiyari, vb.) 'Kürt' adıyla adlandırılmaları ne kadar yanlış ise, bu toplulukların, dilbilimsel açıdan birbirlerinden farklı olan dillerine, genel bir ifade ile 'Kürtçe' denilmesi de o derece yanlış ve hatalıdır.
"1597 tarihinde, Bitlis Sancağı Beyi Şeref Han tarafından yazılan şerefname'de, 'Kürt' diye nitelendirilen topluluklar, konuştukları dillere göre; Kurmanci, Lor, Kelhur, Goran (Şeref Han, Şerefname, Çev.M.Emin Bozarslan, İst. -1971.s.22) şeklinde tasnif edilmişlerdir.
"Tasnifi yapılan dillerin her biri de kendi içerisinde çeşitli konuşma gruplarına (lehçe, şive, ağız) ayrılmaktadır."2
Rojgi denilen Bitlis Kürtlerinin kendi aralarında kullandıkları sözler vardır ki bunları diğer yerlerdeki Kürtler anlıyamazlar.3
XVI. asrın meşhur seyyâhı Evliya Çelebi, bölgeye ait izlenimlerini aktarırken: "Burada çeşitli (16 farklı) diller konuşulmakta olup bunlar: Zaza, Lulu, Hakkârî, Avnikî, Mahmudî, Şirvânî, Cezrevî, Pesânî, Sencarî, Harirî, Erdelânî, Sorânî, Halifî, Cenvanî, İmadî ve Rozikî lisanlarıdır." der.4
"Diyarbakırlı Sosyolog Ziya Gökalp de, 20. yüzyılın başlarında bu konuyu irdelerken; Kurmanci, Zaza, Soran, Goran, Lur, Bahtiyarî, Kelhur, Feyli, Lek gibi dil/lehçeleri saydıktan sonra, şu değerlendirmeyi yapar:
" 'Kürtçenin birbirinin mensupları tarafından kat'iyen anlaşılmayan dört muhtelif lisana (Kurmanc, Zaza, Soran, Lur) alem olduğu anlaşılıyor. Bu dört lisanın sahipleri birbirinin dillerini anlamazlar. Dolayısiyle aradaki farklar lehçe farkları değil, lisan farklarıdır. Bu dört dilin her biri, lisaniyat itibariyle müstakil bir lisandır. Her biri müteaddit (çeşitli) lehçelerden de mürekkeptir. '(Ziya Gökalp, Kürt Aşiretleri Hakkında Sosyolojik Tetkikler (Haz. Şevket Beysanoğlu), İst. 1992, s.24, 25, 95, 96.)
"Irak Kürtlerinden Prof. Tevfik Vehbi'nin tasnifi ise; 1. Zaza, 2. Goran (Hawrami, Zengene, Kakeyi, Bajelan), 3. Lurhi (Mamesani, Kelhori, Feyli, Laki, Baxtiyari), 4. Kurmanci (Bahdinan, Hekari, Asthi, Bohtan, Beyazidi), 5. Sorani (Seneyi, Suleymani, Mukri) (Tori, Ferheng, Kurdi-Tırki, İst.-1992, s.6,7.) şeklindedir.
"Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi eski Genel Sekreteri Dr. Şıvan da; Kurmanci, Sorani, Zazaki, Gorani, Hevramani lehçelerini saydıktan sonra, 'Bunların yanı sıra, büyük aşiretlerin ve vadilerin de kendilerine özgü birtakım şiveleri vardır.' (Dr. Şıvan, Zmanê Kurd/Kürt Dili, İstanbul-1976, s.28, 29.) demektedir.
"Nitekim, yine bir Kürt orijinli olan Mesud Fâni'nin; 'Kürtçe bir göçebe dili sınırını aşamamış, bunun yanı sıra da, biri diğerinden farklı birçok lehçe meydana gelmiştir. (Messoud Fany, La Nation Kurde et son Evolution Sociale, Paris 1933,s. 85, 86; Türkçe Basım: Mesud Fâni (Bilgili), Kürtler ve Sosyal Gelişimleri, Ankara 1993, s. 44.)' şeklindeki sözlerinin üzerinde de düşünülmesi gerekmektedir.
"Öte yandan; bazı Kürtçü ideologların politik çıkarlar gereği 'Kürtçe'ye dahil ettikleri bazı dilleri (Zazaca, Goranice, Lurca, v.s.); V. Minorski, David N. Mackenzie, Joyce Blau, Karl Hadank, Oskar Mann, Meyer Benedictsen, Peter Alford Andrews vb. gibi tanınmış bilim adamlarının yanı sıra, bazı Kürt yazarları da Kürtçe'nin dışında tutmuşlardır.
"Örneğin; Şeref Han, Kamuran Ali Bedirxan, Ciğerxwin vb. gibi bazı Kürt tarihçi ve dilcileri, Zaza dilini Kürtçe'den ayırmışlardır. Ayrıca, Zaza orijinli yazar ve araştırmacılar da, Zazacanın Kürtçeden ayrı ve bağımsız bir dil olduğu görüşündedirler.
"Mesud Fâni'nin deyişiyle; 'bir göçebe dili sınırını aşamamış olan Kürtçe'nin, onlarca lehçe, yüzlerce şive ve ağız farklılığı yansıtan özelliği, onun 'eğitim dili' olmasına imkân vermemektedir.
"Kürt dili için hangi lehçenin temel alınacağı konusu da öteden beri Kürt yazarları arasında tartışma konusu olmuştur. Örneğin, Iraklı Kürtler Soranice'de ısrar ediyorlar. Celadet Bedirxan, kendi dili olan Kurmanci'nin Botan şivesini öneriyor. Kürt tarihçi M.Emin Zeki ise Mukri lehçesinde ısrar ediyor ve şu gerekçeyi sunuyor: "Etnografik, filolojik, coğrafik durumlar, tarihî belgeler, rivayetler, toplumsal kanıtlar gösteriyor ki, Sabalah bölgesindeki Mukri Kürtleri'nin lehçelerini Kürt dili için temel olarak almamız gerekir (M.Emin Zeki, Kürdistan Tarihi, İstanbul-1977, s.174).' Başka Kürt yazarları da daha başka lehçeleri öneriyorlar.
"Bir 'kabîle dili' özelliğine sahip bulunan ve adına 'Kürtçe' denilen 'Kurmanci'yi öne çıkararak, bunu yazı dili haline getirme gayreti içerisinde bulunan çevrelerin yazdıklarını halk okuyamamakta ve anlayamamaktadır. Çünkü, en gelişmiş lehçe olarak kabul edilen Kurmanci bile yazı diline uyarlanamamaktadır. Kurmanci'de karşılığı bulunmayan kelimeler, başka dil ve lehçelerden alınarak dildeki yetersizlik giderilmeye çalışılmaktadır.
Yorumlar