MERHABA DOSTLARIM Suudi Arabistan Veliahtına inat MERHABA!

Tarihte bugün günlerden HATAY !

HATAY TÜRKİYE’MİN bir vilayeti oldu 29 Haziran 1939 tarihinde .Ulu önder Atatürk’ün başarısı idi bu sonuç.HEPİMİZE KUTLU OLSUN;HATIRLANSIN...

1938 yazının o Akdeniz sıcağında saatlerce ayakta asker selamlaması idi hayatına malolan.Bu yüzdendir ki HATAY sen de unutma FRANSA’nın sömürgelerinden biri olarak kalmadı isen,MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ün olağanüstü dehası ve hatta hayatı bunun nedeni.

“ÖZ BE ÖZ KIRK YILLIK TÜRK YURDU;
OLUR MU GAVUR YURDU”dedi.
“DÜNYA BİLSİN Kİ HATAY BENİM NAMUS MESELEMDİR”dedi.
“HALKIM BANA GÜVENİR;HATAY’I TÜRKİYE’YE KATACAĞIMA SÖZ VERDİM”dedi.

HAYATI PAHASINA sözünü tuttu.

Başarısının bir diğer nedeni  Dışişleri’ndeki olağanüstü başarısıydı.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin haklarını ve onurunu korumak için her şeyi yapmaya hazırdı. Aşağıdaki anekdotlar Hatay konusunda ne kadar kararlı olduğunu gösterir.


ANLATILIR:
 “İtalyan Büyükelçisi Ata ile görüşmek ister ve huzura kabul edilir. O zaman muhtelif ekonomik, siyasi konuları hakkında konuşulduktan sonra, büyükelçi :”Ekselans, dün Roma ile yapmış olduğum bir görüşmede; Hükümetimizin Hatay’ı almak istediği kararını size iletmem söylendi. ‘’ der.

 Odada buz gibi bir hava eser. Ata, büyükelçiye bir şeyler daha ikram eder ve iki dakikalığına odadan ayrılır. Döndüğünde ayağında çizmeleri, üzerinde mareşal üniforması, belinde tabancası vardır. Doğruca masasına gider, manyetolu telefondan Mareşal Fevzi Çakmak’ın bağlanmasını ister.
 Çakmak’a:
 ‘’ Paşam, İtalyan dostlarımız Hatay’a gelmek istiyorlarmış. Hazır mıyız? ‘’ der.
 Fevzi Çakmak durumu anlar ve:
 ‘’ Biz hazırız Paşam ‘’ diye yanıtlar... 
Ata büyükelçiye döner ve:
 ‘’ Biz hazırmışız. Hükümetinize söyleyin, isterlerse gelip Hatay’ı alabilirler’’ der.
...
EMPERYALİZMİN adı değişir sadece dostlar!
Şimdi de Fransa’nın HATAY konusundaki bir anekdotundan bahsedelim.



 ALİ KILIÇ ANILARIN DA ANLATIR:
 “Atatürk kesin kararlıydı. Bir akşam sofradan aniden kalkarak Ankara Palas’ın altındaki pavyona indik. O günlerde Ankara’ya gelmiş olan Fransa’nın Suriye Olağanüstü Komiseri Ponçet’in de tesadüfen orada olduğunu haber aldı. Bunun üzerine kendisine ayrılan masaya oturmadı, salonun ortasına doğru yeni bir masa hazırlanmasını emretti. Olağanüstü Komiser Ponçet’i de masaya davet etti. Nuri Conker’i ve Diyarbakır Milletvekili Kazım Paşa’yı, beni, komisere ayrı ayrı takdim etti. O günlerde Fransa hükümeti, Hatay meselesinde bazı güçlükler çıkarıyor, bu Atatürk’ü üzüyordu.
 Olağanüstü Komisere içini döktü ve ona aynen şöyle dedi.
 ‘’ Hatay işi benim şahsi davamdır”.
Ve kızgın bir sesle devam etti:
 ‘’ Beni üzüyorsunuz. Korkarım ki beni, meseleyi başka türlü halle mecbur bırakacaksınız!’’
 Atatürk’ün yüksek sesle söylediği bu sözleri herkes duyuyor ve dinliyorlardı. Hazır bulunan arkadaşlardan ( zannederim) Kazım Paşa, Atatürk’ün sözlerini Fransızca’ya çeviriyordu. Orada bulunan bir genç Atatürk’ün ‘’Beni üzüyorsunuz’’ sözü karşısında ayağa kalkarak şöyle bağırdı:
 “Atatürk! Üzülme, arkanda biz varız.’’ 
Atatürk, birden bire sesin geldiği tarafa başını çevirdi. Kaşları kalkmıştı. Salon derin bir sessizliğe gömüldü.
 Atatürk’ün gencin müdahalesine sinirlendiği sanılıyordu. Oysa Atatürk gözlerini, sözün sahibi gence dikerek şu cevabı verdi:
 ‘’ Biliyorum çocuğum! Onu bildiğim içindir ki; böyle konuşuyorum!’’ Bütün salon coşmuştu.”
...
HATAY KURTULUŞ GÜNÜN KUTLU OLSUN.

Güzel günler gelecektir.
Umutluyum.

Saygıyla...