Arnavut devşirmelerinden olup, saraydan yetişmiştir. Kapıcıbaşı olarak dışarı çıkıp sonra yeniçeri ağası, Rumeli Beylerbeyi olmuş ve ikinci vezir iken 27 Temmuz 1552 de Temeşvar’ı zapt etmiştir. Kara Ahmed Paşa, Osmanlı tarihinde Temeşvar Fatihi olarak tanınmış değerli bir şahıstır. Ayrıca, Macaristan, İran ve Gürcistan seferinde büyük hizmetleri görülmüştür. Yavuz Sultan Selim’in kızı Fatma Sultan ile evlenmiştir.
İkinci vezir olarak Doğu Anadolu ve Gürcistan taraflarında fetihlerde bulundu. Erzincan Kemah’ta İranlıları büyük bir mağlubiyete uğrattı (1549).Sokullu Mehmet Paşa 'nın yerine Macaristan serdarlığına getirildi (1552). Temeşvar’ı aldı. Eğri Kalesini kuşattı ise de alamadı. Sulh yapıp Kanuni Sultan Süleyman’la birlikte İran Seferine katıldı (1553).
Damat Rüstem Paşa'nın sadaretten azli üzerine vezir-i azamlığa tayin edildi (1553). Sefer dönüşünde Rüstem Paşa'nın tekrar sadrazamlığa getirilebilmesi için kışkırtılan padişahın fermanıyla suçlu görülerek bir divan toplantısı sonrasında arz odası önünde idam edildi (1555).
Bu sinsi ve makama gelebilme adına işlenen cinayeti kısa cümlelerle ifade etmek istersek :
Kanuni'nin, Hürrem'den dünyaya gelen oğlu Selim'in veliaht olabilmesi için, Mahidevran adındaki cariyeden doğan Mustafa'nın ortadan kalkması gerekiyordu. Damat Makbul İbrahim Paşa'nın (Pargalı) katli de, bu imkânı sağlamış oldu.

Rüstem Paşa ile Hürrem Sultan, bu işi fevkalade maharetle başardılar. Pargalı İbrahim Paşa'nın öldürülmesi hadisesi, halk üzerinde hiç de fena bir tesir yapmadı Ama Mustafa'nınki öyle olmadı. Halk ve ordu arasında şiddetle baş gösteren hoşnutsuzluk büyüdü, büyüdü ve nihayet Rüstem Paşa'nın azliyle sükûnet bulabildi.

Rüstem'in yerine Veziriazamlığa getirilecek adamın, dürüst ve sevilen bir sima olması lazımdı. Burada Kara Ahmet Paşa'dan daha münasibi olamazdı. Kara Ahmet Paşa, zaten Şehzade Mustafa'nın yakını idi.Hatta bir rivayete göre Paşa, Şehzade'nin öldürüleceğini gizlice haber almış, babasının davetine gitmemesini bile tavsiye etmişti. Bunun için de, vezir-i azamlık kendisine teklif olunduğu zaman, başına bir felaket gelmesi ihtimalini düşünerek, önce kabul etmemişti.

Kanuni ısrar edince, razı oldu. Kara Ahmet Paşa, adil, insaflı, hayırsever bir vezir ve ordunun teveccühünü kazanmış bir kumandandı. Aynı zamanda Yavuz Sultan Selim'in kızı ve Kanuni Süleyman'ın kardeşi Fatma Sultan'la evliydi.Şehzade Mustafa vakası biraz unutulduktan sonra, Rüstem Paşa'nın tekrar iş başına gelmesi lazımdı. Nasıl olacaktı bu iş? Ahmet Paşa'nın bertaraf edilmesi kabil değildi. Bir adamın durup dururken öldürülmesi zor bir işti.

Kanuni Sultan Süleyman, böyle kirli işlere girişmek istemiyordu. Ama, Hürrem ve Rüstem bu işi kafalarına koymuşlar, çare düşünüyorlardı. Hürrem, Mihrimah ve Rüstem (Mihrimah Sultan ile Rüstem Paşa evliydi), bu üçlü kumpanya, baş başa verdi. Aslı esası olmayan bir takım iftiralar uydurdular. Mısır halkını ağır vergiye mahkûm ettiğini, Düzme Mustafa vakasında parmağı olduğunu iddia ederek. Padişah'tan, Kara Ahmet Paşa'nın katli fermanını aldılar.

1553 senesi Kasım'ının altıncı günü, Topkapı Sarayı Kubbealtı vezirlerinin toplantısı vardı... Günlerden cuma idi... Kara Ahmet Paşa, Kubbealtı vezirleriyle mühim memleket işlerini uzun uzun görüşmüştü. Meclis sona ereceği sırada, Çavuşbaşı Padişah'ın kendisini arz odasında beklediğini haber verdi. Divandan sonra zaten Veziriazam'ın, arz odasına giderek, Hünkâr’a devlet işleri hakkında malumat vermesi adetti.

Veziriazam, elinde birtakım evrak ye dosyalarla Ağalar Kapısı'na doğru yürüdü. Kapıya yaklaştığı sırada, Bostancıbaşı, öteki vezirlerin durmalarını söyledi. Herkes fevkalâde bir hadisenin olacağını anlamış gibiydi. Paşa, yalnız olarak kapıdan girdi. Babüssaade'nin iki yanında gizlenmiş olan cellatlar, fırlayıp Veziriazam'ın üzerine çullandı ve birkaç dakikada işini bitiriverdi.

V e maalesef sinsice işlenen bu cinayet Osmanlının nadir yetiştirdiği bu büyük komutanın masum kanıyla kirlenmiştir.Ve daha  acı olanı yaptırmakta olduğu CAMİ inşası durdurulmuş güya masum ! olduğu tespit edilmiş! Katlinden yedi yıl sonra inşaya devam edilmiş ve bitirilmiştir. Paşa hâlen Camiden elli metre uzakta olan türbesinden her gün camiye gelen insanları görmeye devam etmektedir.
Tarihin bu paşa/komutan /sadrazamla alakalı hükmü bellidir: Masumdur  ve Çirkin bir iftarının mazlum şehididir.Bütün hakları iade edilmiştir ; lakin atılan kara leke ;iftiracı ve sinsi düşünenlerin boyunlarında kara bir yafta olarak kıyamete dek kalacaktır.!
Üstad Merhum M.Akif’in buyurduğu gibi,
“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey! 
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? 
' Tarih ' i ' tekerrür ' diye tarif ediyorlar; 
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? 
Tarih tekerrür mi ediyor acaba ?!.
Saygılarımla.