T e f e k k ü r – N a m e BU BİR EMİRDİR !
Muhsin BOZKURT
“Üçüncü Takım, emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım!” diye, içtimada verilen tekmili alan Teğmen, yavaş yavaş takıma yaklaştı. Her bir neferi tek tek gözden geçirerek sabah teftişine başladı.
Yakalar temiz mi, ayakkabılar boyalı mı, pantolonlar ütülü mü ve traşsız olan var mı? Diye iyice kontrol ediyordu. Çünkü Bölük Komutanı gelmek üzere idi. O da O'na karşı sorumluydu.
Bu düşüncelerle kontrolünü yaparken, traşsız bir eri farketti. Tabii tepesi attı! Çok sert hitapta bulundu. Asker, kızardı bozardı. Hatta gözleri nemlendi. Elbette cevap veremezdi. Buna hakkı yoktu. Hem komutan haklıydı. Ne diyebilirdi ki...
Komutan hışımla ileri geri gidip gelerek: “İçtimaya bu şekilde nasıl çıktın?” dedi ve eliyle takımdan çıkmasını işaret ederek:
“Git! Gözüm görmesin seni! Traş olmadan da sakın karşıma çıkma!” diye emretti.
X
Komutan odasının kapısı vuruldu. Asker, mahcup bir yüzle girip selam verdi. Hazırol vaziyetinde durarak, tok bir sesle:
“Beni emretmişsiniz komutanım.” dedi. Başını yavaşça kaldıran Teğmen'in yine kaşları çatıldı:
“Ben sana traş olmadan sakın karşıma çıkma diye emretmemiş miydim?”
“Komutanım dedi, ne deseniz haklısınız. Sizi güç durumda bırakmak istemezdim. Fakat şeyyyy...(Gözleri dolu dolu oldu. Ağlamamak için kendisini zor zaptediyordu.) Askere gelirken evden kavgalı ayrıldım. Kışlaya teslim olduğumda beş param kalmamıştı. İnanın jilet alacak param yok! Bunu söylemek istemezdim, ama mecbur kaldım. Özür dilerim.”
Komutan, beklemediği bu açıklama karşısında sarsıldı. Çatık kaşları bu sefer, hayret ifadesine büründü. Hiç böyle bir durum olabileceğini düşünmemişti. Söylediklerini bir bir hatırladı. Çok üzüldü. “Nerden bilebilirdim ki...” diye esef etti içinden. Bilmeden, herkesin huzurunda bir erini incitmişti.
Askerini şöyle bir süzdü. Vakur fakat mahçup bir yüzle karşısında dikiliyordu. İkisinden başka kimse yoktu odada...Büyük bir vicdan azabı duydu. Eli cebine gitti. Bütün parasını uzatarak:
“Al dedi. Bununla ihtiyacını gör.” Bu defa şaşırmak sırası askerdeydi. Ceza beklerken lütuf görmesi olacak şey miydi? Donup kalmıştı. Ne yapacağını bilmez bir haldeyken, Teğmen konuşmasına devam etti: “Ve bundan böyle, paran bittikçe bana geleceksin. Unutma, bu bir emirdir.” Dedi. Ve sözlerine şunları da ilave etti:
“Fakat bu aramızda kalacak! Hadi şimdi beni yalnız bırak!”
X
Komutan, görünüşe aldanmamak gerektiğini, hiç bu kadar iyi anlamamıştı. Olaylara bakış ve yorum tarzı değişti birden: “Demek ki, hadise ve olaylar da böyle” diye düşündü. Bazı olayların dışı çirkin, içi ve sonu hikmetli...Yani kimileri netice olarak ve doğurduğu fayda bakımından güzel. Evet Allah'ın şerri yaratması şer ve çirkin değil. Kulun kötü işler yapması çirkin. Aksine azıcık bir şer ve zarar olmasın diye, sayısız hayır ve iyilikleri terk etmek yanlıştır. Tıpkı, sel yatağına ev yapanın; zarar göreceğim diye, yağmuru istememesi gibi. Çünkü, yağmur yağmakla onun gibi birkaç kişi - o da, düşüncesizlikleri sebebiyle - zarar görecekse; yağmur yağmadığı takdirde binlerce çiftçi kayba uğrayacak!
Yorumlar