Sevgili okurlarım merhaba, Önce Vatan gazetesinde (ARI KOVANINA ÇOMAK SOKTUM) adlı bir makale paylaşmıştım, o dava hala devam etmekte. Rahmetli babamı 25.11.2000 yılında ve anamı 03.04.2013 yılında kaybettim. Bu durumdan istifade eden kooperatif yönetimi 21 Mart 2016 yılında bilinçli bir şekilde tebligatı köyüme yollamış. Oysa Hollanda’daki adresimi, Antalya Konyaaltı’ndaki adresimi ve benim adıma kooperatifle alakalı işlerime bakan ağabeyimin adresini biliyordu. Köyümde aileden kimsemin bulunmadığından dolayı Muhtarlığa yollamış oldukları tebligatı Muhtarımız almış olsaydı hakkımı aramakta çok geç kalmış olacaktım ve zaman aşımına uğrayacaktı. Çünkü köyüme yılda bir veya iki defa gidiyordum!..

Köylümün beni telefonla aramasıyla 21 Mart 2016 tarihli tebligatı Emirdağ postanesinden Antalya Konyaaltı postanesine getirttiğim tebligat sayesinde kooperatifin değişen adresini telefonunu buldum. Aradığım telefona o dönem kooperatifin muhasebecisi Ankara’ya yönlendirdi. 1998 yılında kooperatifin sözcüsü olan kadında Ankara’ya yönlendirmişti. Ağabeyimi suçlu gösteren o kadınla Ankara’daki o adamdı. 1998’de Ankara’da kırık dökük bir apartman altında kırık dökük bir bürosu vardı: “Yatırdığın paralara hiçbir şey olmayacak, söz verilen villa yapılacak, sen gönül rahatlığıyla Hollanda’ya gidebilirsin” diyen bu adam beni ikinci kez Ankara’ya davet etti ve otogardan alarak dairemin iki fiyatı Ciple bir lokantaya götürdü!..

Sorularımı sıralayıp benim ödediğim meblağ 650 TL mi? dediğimde: “Sıfırları ben atmadım devlet attı. Tanıdığım hakimler savcılar var. Politikacı … … rakı arkadaşım var. Dört tane avukatım var. Ayrıca kooperatiften ben atmadım mahkeme kararıyla atıldın. Mahkemeye versen de para harcamak dışında hiçbir şey yapamazsın.” Diye beni üstü kapalı tehdit ederek sekiz yeni üyenin bulunduğu bir kağıt verdi. O kağıtta 20 bin ile otuz bin arasında para ödeyen yeni üyelerin o arsayı aralarında paydaş etmeye hakkı var mıydı? 

Kooperatifin asıl üyelerini şu veya bu hilelerle atıp akrabalarını üye yapmış. Yetmemiş Didim Akbük’deki 14 dönümlük arsayı aralarında paydaş yapmış. Yetmemiş 14 villa için 1997 yılının sonuna kadar para yatıran asıl üyelerin hakkını aramalarını engellemek adına kooperatifi kapatma kararı almış.  1998 yılında oyuna getirip türlü yalanlarıyla 20 yıl boyunca babamı ve beni ağabeyime küstüren kooperatif başkanı olan ve çoğunluğu akrabalarından oluşan yeni üyelerin Allah korkusu var mıydı? 

Ben mahkemeye başvurduktan sonra (bir geceliğine beni Ankara’ya davet eden) kooperatif başkanı ne kadar iyi niyetli ve ne kadar gerçekçiydi. 2016 yılından itibaren tuttuğum avukatlar şu veya bu bahanelerle davamdan çekildiler ve sadece uzun bir zaman kaybettirdiler. Muammaya dönüştürülen  bu davada Kooperatif başkanının herhangi bir alakası var mıydı? 

Antalya Konyaaltı Fatih Karakoluna verdiğim ifadem ve Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığına şikayetimde: “Yalan söylüyor ben o kadınla görüşmedim” demiş. Telefonumdaki mesajında (beni bir geceliğine Ankara’ya davet eden) bu adamın kullandığı Cipin rengi ve plakasını, 20 yıl sonra milyoner olduğunu kendisi dışında nereden ve kimden öğrenmiştim acaba? 

Karşı tarafın avukatının her iki Adliye’de de Savcı ve Hakimlerimin karşısında söylediği yersiz sözleri dikkate alarak, Kooperatif başkanı tarafından düzgün dille yazmaya çalışılmış, ama öyle olmayan mesajı: “Zekiye hanım merhaba, sizinle bazı gelişmeleri konuşmak istiyorum. Lütfen vaktiniz varsa Ankara’ya geliniz bir gece misafirim olunuz. Çok sakin her detayı konuşalım. Hoşça kalın sizden haber bekliyorum.” … 

Haddini hududunu aşan bu çirkin mesajı yollayan o şahıs duruşmaya kendisi veya akrabaları gelmiyor. Taraf avukat bey müvekkillerini savunuyorken kooperatiften atıldığımı ortak kararla üyeler arasında arsanın paylaşıldığını, yersiz olan bu davada müvekkillerinin kısıtlandığını söylüyorken, müvekkili olan kooperatif başkanının yolladığı bu çirkin mesaja verecek bir cevabı var mıydı acaba? 

Bilmiyorum lakin ben mahkemeye başvurduktan bir yıl sonra böyle bir mesaj yollanmasının sebebi haksızlığının ortaya çıkma korkusuydu. Eskişehir ve Didim duruşmalarında gerçek şu ki, Türkiye’de adaletin olduğu ve hak arıyorken elimizde belgeyle geldiğimizde hakkımızı alacağımıza hiç şüphesiz yürekten inanıyorum!..

Sevgi ve saygılarımla Zekiye Doğan