2 . Motivasyon

Sportif yüksek performansın elde edilmesi için sporcunun uzun ve yorucu anternanlara sabırla katlanması ve ulaşmış olduğu performansı zorlu yarışma koşullarında (rakib, seyirci, hava koşulları vb) sergileyebilmesi onun motivasyonu ile ilgilidir.

Kişiliğin oluşmasında, biçimlenmesinde tutum ve davranışı başlatan, açığa çıkaran, sürdüren, yönlendiren bilinçli ya da bilinçsiz etkenlere güdü veya motiv denir. Güdülerin etkisi ile oluşan sürece de güdülünme veya motivasyon denir. Motivasyon fizyolojik süreçleri, davranışın sosyal belirleyicilerini, psikolojik ihtiyaçları, güdülenmeleri ve heyecanlarla ilgili etkileri bünyesinde toplar. Güdülenmeler öğrenme deneyimleri yoluyla bütün davranışları ile ilgilidir. Bazı güdülenmeler olumlu, bazıları da olumsuzdur. Spor karşılaşmalarında birçok olumlu ve olumsuz güdülenmeler iç içedir.

Sporcunun fizyolojik ve psikolojik açıdan yarışmaya hazırlıklı olması için yeterli bir motivasyon düzeyinde olması gerekir. Mütivasyon düzeyinin yetersizliği “start tembelliği” durumuna yol açar. Bu durumdaki sporcu sahip olduğu performans düzeyini sergilemede isteksizdir. Nedensiz bir yorgunluk ve keyifsizlik hisseder. Motivasyon düzeyinin aşırı olması ise “start telaşı” durumuna yol açar. Bu durumdaki sporcu ise kendisini aşırı gergin hisseder, sinirli ve telaşlıdır, davranışları kontrolsüzdür.

Kaygı, motivasyonu olumsuz yönde etkileyerek, sporcunun kendisini aşırı zorlama içine atmasına belki de sakatlanmasına yol açabilir. Motivasyonu performansı olumlu yönde etkileyecek şekilde kullanabilmek için antrenörün sporcularını yakından tanıması, onların ilgi ve gereksinimleri hakkında doğru bilgilere sahip olması gerekmektedir.

3 . Benlik

Bir kimsenin kendisi ile ilgili düşünceleri ve çevresindekilerin kendisiyle ilgili düşündüğünü sandığı kanıların bütünü onun benliğini oluşturur. Olumlu benlik bilincinin gelişebilmesi için çocukluktan itibaren koşulsuz sevgi içinde bulunması gerekir. Pangrazi, benlik kavramını kişinin iç dünyasını oluşturan, düşünceler, tutumlar, değerler ve yorumlar olarak tanımlar. Benlik kavramı, bireyin kendi kişiliğine ilişkin kanaatlerinin toplamı, bireyin kendini tanıma ve değerlendirme biçimidir. Bireyin kendini kavraması, kim ve ne olduğunu, bir insan olarak nitelikleri, sorumlulukları, amaçları, inançları ve bilinçli olarak elde ettiği değerleridir. Benlik kavramı, insan davranışında önemlidir ve olumlu benlik kavramı kişinin uyum işlevleri ve mutlu yaşamı için gereklidir.

Çocukluktan başlayarak bütün yaşam boyu insanın çevresinde bulunan kişilerle kurduğu ilişkiler, iletişim ve etkileşim bu gelişmede bir yandın bireyin toplumsallaşmasını, öte yandan kendi benliğini tanımasını sağlar. Ben kimim, neler yapabilirim, amacım nelerdir, gibi sorulara verilen yanıtlar sonucunda kişinin benliği ortaya çıkar. Kişinin kendisini olduğu gibi görebilmesi ve gerçekçi olarak istediği gibi değerlendirip kabullenmesi başarılı ve mutlu olmasını engeller. Yetenekli bir sporcu kendisini veya yeteneksiz bir sporcu, yetenekli olduğunu düşünerek başaramayacağı görevler almak isteyebilir.

Antrenörler, özellikle genç sporcuların başarısızlıkları durumunda, benliklerinin zarar görmemesi ve kendilerine olan güvenlerini yitirmemeleri için eleştirilerinde dikkatli olmalıdır.

4 . Algı

Genel olarak algı iç ve dış dünyamızını farkında olmaktır. Duyu organlarımız aracılığı ile almış olduğumuz uyarıcıların belirli bir kısma algılanır. Aynı çevredeki iki ayrı kişi farklı şeyler algılayabilir. Algılar kişinin deneyimleri, öğrenmeleri, dikkatinin yönü ve duygularından etkilenir.

Algı bireyin beş duyu organı ile çevreden, derin duyu organları ile vücudundan gelen uyarıcılar aracılığı ile edindiği izlenimlerin bilinç düzeyine ulaşmasıdır. Algılama etkinliği ile sporcu, yaptığı işi bu işin önemini, rakiplerin durumunu, uygulaması gerektiği taktiği kavrayabilir. Bir sporcunun öncelikle kendi bedenini algılaması gerekir. Beden algısı, bedenin şekli, ölçüsü, kol ve bacakların konumu, yapısı, hatta eklemlerin hareket genişliği ve mekan içindeki hareket yönlerini kapsar. Bunun yanında mekan algısı, zaman algısı ve hareket algısı spordaki performansı etkiler.

Mekan algısı, spor ortamına katılma nesnelerin şeklini, büyüklüğünü, uzaklığını ve yönünü bildirir. Zaman algısı, hareketlerin zaman birimi içerisinde düzenlenerek, ritmik bir olaya dönüşmesi sayesinde bir anlam kazanır. Hareket algısı, hem başkalarını hem de sporcunun kendi hareketlerinin algılanmasını kapsar. Aşağıdaki yanlışlıklar beklenen performansa ulaşma ve yaralanma riskleri içinde yer alır.

Algıların her biri duyusal uyarımlardan gelip çabuk şekilde oluşan organize edilmiş, yorumlanmış şeylerdir ve bir kimsenin eski deneyimlerinden,geçmişinden ve öğrenmelerinden yapılanmış olarak hafızasına yerleştirilmiş olur. Sporcunun heyecan durumu ve dikkatinin yönü algılarını geniş ölçüde etkilemektedir. Örnek olarak tenis oynayan biri topa vurmaya ve pozisyon almaya kendini o kada verebilir ki, rakibin pozisyon değiştirdiğini algılayamaz hale gelebilir . Futbolda pas bekleyenler bazen karşılarındaki savunma elemanından sıyrılmaya kendilerini o kadar kaptırırlar ve acele ederler ki, topu yakalamaya pek az dikkat sarf ederler ve topu kaçırırlar. Dikkat ve dolayısıyla algı bir bakıma ayırdedici bir özelliktir. Bir kimsenin dikkatini odakladığı yön ve motivasyonu onun algılayaşıni etkiler. Çevrenin kişi tarafından algılanışı sters üzerinde de etkili olmaktadır. Dış dünyanın kendisinin değil de bizim onu algılayış şeklimizin stres kaynağı olduğunu ileri sürenler bulunmaktadır. Deplasmanda oynayan bir sporcu sahayı, seyirci veya hakemi performansını engelleyici bir faktör olarak algılıyor ise kendinden daha zayıf bir rakibe yenilebilir.

Algı tek bir uyarının değil pek çok uyarının hızlı bir şekilde yorumlanmasına dayınır. Özellikle yarışma ortamında uyaran sayısı daha da artar, buna karşılık başarı için çok çabuk ve  doğru algılamalar yapılması gerekir.

(Devam edecek)