Avrupa Konseyi “Şiddetin Önlenmesi çalışma Grubu”nun 10 - 11 Ekim 2002 tarihlerinde Strasbourgda yaptığı bir toplantıda da “Sporda Şiddeti Önleme Elkitabı” tasarısı hazırlamıştır. Bu çalışma henüz çok yeni ve tasarı halinde olmakla birlikte önce bazı saptamalarını ve daha sonra da çözüm önerilerini burada kısaca belirtmeyi uygun bulduk. Bunlara göre:
Şiddet sadece profesyonel sporu etkilememektedir, amatör futbol düzeyinde de hem oyuncular hem de seyirciler arasında mevcuttur;
Günümüz futbolunda sürekli ve önceden düşünülmüş (taammüd unsuru) bir şiddet vardır; Holiganlar kendilerini taraftarların bir nevi elit (seçkin) sınıfı olarak görürler ve böyle bir gruba aidiyeti “bir yaşam tarzı olarak” benimserler ve sosyal yaşamlarının bir artı değeri olarak nitelerler;
Yeni iletişim teknolojileri (GSM, İnternet) şiddet eylemlerinin organizasyonuna ve uygulamasına yardımcı olmaktadır;
Ulusal takımların taraftar profili ile kulüplerin taraftar profilleri biri birlerinden farklıdır; ulusal takım taraftarları, çoğunluğunda daha yaşlı ve davranışlarında daha kontrolludur, ekonomik bakımdan da daha varlıklıdırlar; bu taraftarlar arasındaki bayan yüzdesi de daha yüksektir;
Tedbirlere gelince, öncelikle belirtilmiştir ki: İngiltere, İspanya ve Portekiz birer “Sporda Şiddete Karşı Ulusal Konsey” kurmuşlardır; Fransada “Stadlarda Güvenlik Ulusal Karma Komis- yonu”, Almanyada “Spor ve Güvenlik Ulusal Komitesi” mevcuttur;
Diğer bir tedbir, taraftarları çerçeveleyen “Fan Koçluğu” (Fan coaching) ve “Taraftar Elçiliği” müesseselerinin kurulup çalıştırılmasıdır; (ancak bunların yapıları ve nasıl işletildiklerine burada, bir yandan çalışmamızı çok fazla genişleteceği için, diğer taraftan da Avrupa Konseyinde henüz bir taslak çalışma olduğu için, girmek istemiyoruz)[8].
b-Futbolun ulusal disiplin kurallarına göre:
Önce, Türkiye Futbol Federasyonunun düzenlemesine değinilmelidir. Federasyonun varlığını ve özerkliğini oluşturan Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun (17.06.1992 tarih ve 3813 sayılı Kanun) 25. maddesi kulüplere ve Kulüp ile hukuki bir bağı olan (yönetici, sportif yönetici, sporcu ve kulüp görevlileri) kişilere ceza verilebileceğini hüküm altına almıştır[9].
Bu kanun ışığında çıkartılmış olan “Türkiye Futbol Federasyonunun çalışma Usul ve Esaslarına Dair Ana Statü” nün 45 ve 46. maddeleri Tahkim Kurulunu, çalışma esaslarını, kararlarının niteliğini ve görevlerini belirlerken[10] 59. maddesi de Disiplin Kurullarını ve cezalarının neler olduğunu belirler.[11]
TFF Futbol Müsabaka Talimatının 25. maddesinin II. Fıkrası (e) bendi ile 27. maddesinin (b ve c) bendleri: bir Kulübün seyircileri yüzünden alabilecekleri cezaları düzenlemiştir.[12] Futbol Disiplin Talimatının 11. maddesi disiplin cezalarının neler olduğunu tadat etmiştir. Aynı talimatın 15. maddesi “seyircilerin tutum ve davranışlarından doğan saha olayları ve tecavüzler nedeniyle” Kulüplere “Müsabakayı seyircisiz oynatma cezası”, 16. maddesi de “Saha kapatma cezası” ve 17. maddesi de “Para cezası” verilmesini düzenlemiştir. Ancak burada dikkat edilecek husus seyirci hareketlerinden ötürü verilen cezaların doğrudan Kulüplere etkili olup 15 ila 16. madde cezalarının seyirciler üzerinde dolaylı etkide (bir sonraki maçı seyredememe veya bulunduğu şehirde seyredememe gibi bir uygulamanın seyirci üzerindeki cezai etkisi veya caydırıcılığı tartışmaya açıktır) olduğudur. Futbol Disiplin Talimatının 33. maddesi “Türklüğün veya yabancı bir milletin onurunu kırıcı hareketleri” 34. maddesi “saha ve tesislerde güvenliği bozmak, olay çıkarmak, yaralamak, yakıp yıkmak, tahrip etmek bireysel veya toplu tecavüzlerde bulunan kişilere” verilecek cezaları düzenler. 35. madde “seyircileri suça teşvik”i, 36. madde ise “müsabakanın devamına engel olmayı” cezalandırmıştır. Talimatın 44. maddesi “deplasmanda olay çıkartmak” olarak tanımlayabileceğimiz bazı eylemleri 45. madde ise “seyircilere kaba, müstehzi ve küçük düşürücü söz sarf eden ve bu kabil hareketlerde bulunanlara” demek suretiyle yine seyircilere uygulanabilecek suç ve cezaları tarif etmektedir. Ancak burada da ceza “hak mahrumiyeti”dir. Bütün bu maddelerdeki cezalar “HAK MAHRUMİYETİ, MÜSABAKALARDAN MEN ve PARA CEZASI”dır.
Bu cezaların seyircilere ne derecede somutlaştırılabileceği, ne kadar caydırıcı olabilecekleri ve uygulanabilirlikleri tartışmaya açıktır. Bu nedenle de bu Talimatın kapsamını belirleyen 2. maddesi seyircilerin işlediği eylemler için cezalar kapsamına onları almamıştır; burada tanımlanan seyirci hareketlerinden ötürü cezalandırılan, taraftarı oldukları Kulüpler ve gereğinde yöneticileridir.
TFF Fair Play Talimatının 2. maddesi kapsamına “seyircileri” de aldığını belirtmiştir. 5. maddesi ise “Seyircilerin .... karşı takım oyuncularına, maçı yönetenlere, maçla ilgili diğer görevlilere, seyircilere, basın ve yayın temsilcilerine sportmence davranmaları ve bu konuda her türlü çabayı harcamaları ....... fair play hareketleridir” demektedir. Ancak halen Türkiyede oynanan birçok müsabakada seyirci fair playi maalesef yoktur.                                           

(Devam edecek)