5-Seyirci hareketlerinin suç ve ceza tanımları nelerdir?
Seyirci hareketlerinin suç ve ceza tanımlamasını yapmaya çalışırken bazı ayırımları çok net bir şekilde yapmak gerekir. Bu ayırımların birincisi “Ceza hukuku” ile “Spor Disiplin Hukuku” ayırımıdır; ikincisi “Seyirci hareketlerinin failleri “ ile “Spor Kulübü tüzel kişisi ve Yöneticilerinin sorumluluğu”dur. Diğer bir ifade ile kimin, hangi eylemleri Devletin ceza hukuku çerçevesinde takip edilir ve cezalandırılır, kimin hangi eylem ve sorumlulukları yetkili spor federasyonlarının yetkili disiplin organları tarafından o federasyonun disiplin cezaları ile cezalandırılırlar.
a) Türk Ceza Hukukuna göre:
Seyircilerin ne gibi eylemlerinin olduğuna, olabileceğine baktığımızda bunları tahdidi olmamak üzere şöyle hatırlatabiliriz:
1) bireysel veya toplu küfür, hedef alınan gerçek kişiye veya tüzel kişinin manevi şahsiyetine hakaret teşkil edebilir;
2) sahaya atılan bir cismin bir kişiye isabeti ve yaralaması hali müessir fiil teşkil edebilir;
3) stadyumun içinde veya dışında taraftarlar arasında veya taraftarlar ile kulüp yetkilileri, sporcuları arasında kavga, kişi dövme, yaralama gibi sonuçları ile yine müessir fiil oluşturur;
4) seyirci hareketleri sırasında Devletin güvenlik kuvvetlerine karşı mukavemet olması halinde yine Ceza Kanununun ilgili suçu işlenmiş sayılabilir. Ancak Türk Ceza Kanununun bu hükümlerinin spor karşılaşmalarındaki seyirci hareketlerine titizlikle uygulandığını söylememiz mümkün değildir.
Vurgulamamız gereken husus; Türk ceza sisteminde sportif yarışma veya olaylarda meydana gelen seyirci eylemleri ile ilgili, örneğin Fransız Hukuk sisteminde bulunan 13 Temmuz 1992 tarih ve 92-652 sayılı, değişik 6 Aralık 1993 tarih ve 93-1282 sayılı, değişik 21 Ocak 1995 tarih ve 95-73 sayılı “ Sportif Gösterilerin Güvenliği Hakkında Kanun”[1]veya İngilterede bulunan “Sportif Olaylar (Alkol Kontrolu v.s.) 1985 Kanunu, Futbol Seyircileri 1989 Kanunu, Futbol (Hakaretleri) 1991 Kanunu”[2] ya da İtalyan 1986“Sportif Tesislerin İnşası ve İşletilmesinde Yeni Güvenlik Kuralları Hakkında Kararname”si[3] gibi özel düzenlemelerin bulunmadığıdır. Bu güne kadar Türk Ceza Kanununun 526. maddesindeki “Kabahat”[4] ile Spor Kulübü yönetici veya görevlilerine de bu eylemlerin hazırlıklarını bilebilecekleri varsayımı ile TCKnın 530. maddesi[5] uygulanarak takibatta bulunulmuştur.
Seyirci eylemleri için ilk kez, yakın tarihte (2004) Bursada meydana gelen bazı olaylar sonrasında TCK 313. maddesi uyarınca çete oluşturmak isnadı ile dava açılmıştır[6]. Bu davanın sonucu Türkiyede seyirci eylemlerine yeni bir bakış açısı getirebilir.
Seyirci eylemlerinin takip ve cezalandırılması konusunda değinmemiz gereken uluslararası bir belge Avrupa Konseyinin 1985 tarihli “Spor Gösterileri ve Özellikle Futbol Karşılaşmaları Sırasında Seyirci Şiddeti ve Taşkınlıkları Hakkında Avrupa Konvansiyonu”dur. (Türkiye bu uluslararası sözleşmeyi 30/11/1990 tarihinde onaylamıştır.) Ancak bu Sözleşme seyirci hareketlerine karşı alınması gereken tedbirleri ve bu alandaki uluslararası işbirliğini düzenlemektedir. Ne suç tanımları ne de cezalar içermektedir. Avrupa Konseyi bu uluslararası Konvansiyon çerçevesinde ve bunun etkin bir şekilde uygulanması için ciddi çalışmalar sürdürmektedir. Bu çalışmaların en yenisi 3-4 Ekim 2002 tarihinde Antalya’da (Türkiye)  organize ettiği “Uluslararası Sprint Semineri”dir. Bu seminerde 26 ülkeden 200’ü aşkın katılımcı bulunmuştur. Seminerin sonuç belgesinde yer alan bazı, ülkemiz için de, önemli bulduğumuz noktaları burada belirtmek istiyoruz:
A - Seyirci hareketlerine özgü hukuki çerçeveyi çizen, suç tanımlarını yapan ve uygun cezaları belirleyen yasal düzenlemeler yapılmalıdır;
B- Organizatörlerin ve kamu yetkililerinin görevleri çok net bir şekilde belirlenmelidir; kuruluşlar ve spor kulüpleri sorumluluklarının bilincine vardırılmalı ve stad güvenliğini sağlamalıdırlar; polisin stad içindeki varlığı sınırlı tutulmalıdır;
C- Sporun bütün aktörlerinin (kulüpler ve seyirciler dâhil) görev ve hakları açık bir şekilde tanımlanmalıdır;
D- Kulüplerin yönetimi ve finansman kaynaklarını şeffaf bir şekilde ortaya koyan özel ve sağlam bir yasal düzenleme yapılmalıdır;
E - Ceza Kanunlarına özel suç tanımlamaları yapan ve uygun müeyyidelerini öngören maddeler ilave edilmelidir;
F- Bilet satış ve dağıtım düzenlemesi sporda güvenliğin anahtarıdır; bu alanda aşağıdaki hususlara mutlaka uyulmalıdır:
G- Stadlarda istihabının(oturma koltuklarının sayısı) aşılması önlenmelidir
H- Rakip taraftarlar tecrit edilmelidir,
İ- Karaborsa bilet satışı ile mücadele edilmelidir,
J- Stadyum yasaklarına uyulması sağlanmalıdır,
K- Sorumlulukların aktörler arasında paylaşımı sağlıklı şekilde yapılmalıdır,
L- Tarafların tanınmalarına özen gösterilmelidir[7].                          (Devam edecek)