Geçen haftaki yazımda da belirttim. Şimdi de tekrarlayacağım. Ama hepinizin bildiği üzere geçen haftadan şimdiye kadar çok şey değişti. Başbakan iki tane miting yaptı. Bu mitingler milli iradeye saygı mitingiydi. Aslında bu mitinglerin başlığını ”AKP’ye oy verenlere saygı mitingi” olarak da anlayabiliriz. Bu mitingler yapılırken aklıma şu soru takıldı: “Peki AKP’nin mitinglerine katılmayanlara kim saygı duyacak?”  Başbakan bu soruya dolaylı olarak da olsa şöyle cevap veriyor: “Bu millet gece tencere, tava çalan millet değildir! Kıran, yıkan, yağmalayanlar burada değildir.” Başbakan bu sözleriyle benden taraf olmayanlar benim değildir mi diyor acaba? Yoksa ben bir iletişimci olarak yanlış mı anlıyorum? 


Aslında anlaşılmak istenmeyen konu 10 yıllık ikdarın icraatlarından diğer % 50’nin hoşnut olmadığıdır. Evet, diğer % 50 T.C’nin kaldırılmasından, Milli bayramların kutlanmamasından, ülkenin dış politikasından, Kürtaj yasasından, 4+4+4 eğitim politikasından, KPSS kopya olaylarından…v.s memnun değildir. Başbakanın gezi parkı eyleminden dolayı sabrı nasıl tükendiyse, halk da suskunluk sarmalının pençesinden öyle kurtulmuştur. Tencere, tava çalanların arasında 10 yaşında çocuk da vardır, 70 yaşında kadın da… 


Tabii ki Başbakan hem mitinglerinde hem de daha sonra yaptığı açıklamalarda sert tavrını koruduğunu görüyoruz. Tıpkı duran adam eyleminde polisin birçok kişiyi gözaltına alması gibi… Başbakanın söylemlerindeki sert ifadelerinin nedeni olaylardan duyduğu tedirginliktir aslında. Nitekim “Öfke” bir başbakanın sahip olmaması gereken bir duygudur. Eğer soğuk kanlı olmazsanız hata yaparsınız. Ve Başbakan da ne yazık ki hata yapmaya, birilerini suçlamaya, gezi parkı direniçilerinin evlerine polis göndermeye başlamıştır. Adeta bir çocuk oyunu gibi al bebeklerini ver logolarımı yapıp küsmüştür. Her gece evinden çıkıp “Hükümet İstifa”  diye bağıranlara “Bunlar” diye hitap etmekte, küçük görmekte ve ayrıştırmaktadır. Bu durumda halkın sağduyuya ihtiyacı olduğu kadar Başbakan’ın da vardır. Bir lider halk olduğu sürece var olduğunu asla unutmamalıdır. Şimdi sonuç ne olacak diye soranların cevabını bir dahaki yazım için hazırlıyorum. Ama önemli bir ayrıntı var. Başbakan’ın dediği gibi bu direnişi sandıkta da görmek gerekiyor. Eğer sandıkta boş bir direniş olursa herşey suya düşmüş olur…