Değerli okuyucular,

Amerika' nın Minneapolis kentinde gözaltına alınırken polis şiddetiyle hayatını kaybeden siyahi George Floyd için ülke genelinde başlayan protestolar, ABD toplumdaki ayrımcılığı tekrar gündeme taşıdı. Bu gerek gelir konusunda olsun gerek ABD' nin beyazlara karşı daha çok tolerans gösterirken malesef siyahlara hep ikinci sınıf muamele yapılması ön plana çıkmaktadır. Allah rahmet eylesin dünyanın en iyi boksörü Muhammed Ali, Amerika'da siyahi müslümanların hep sembolu olmuştur. Bu yaşanan olayların ve Amerika ülkesinin dışındaki ülkelere taşımasının altında yatan birçok neden vardır.

AMERİKANIN KEŞFİ VE SİYAHİLER

Amerika kıtasının 1492 yılında Christophe Colomb tarafından keşfi,  dünya tarihinin en önemli olaylardan biridir. Kıtanın birçok yönden zengin imkanlara sahip olduğunun farkına varılması ile birlikte, buraya Avrupadan çok fazla göç başladı. Özellikle 16. ve 17. yüzyıllarda bu göçler bir yoğunluk kazandı. Bakır gibi zengin maden yataklarına ve tarıma elverişli topraklara sahip olan Amerika'nın kaynaklarının hızlı bir şekilde işlenmesi gerekiyordu. Tabiki bunun içinde insan gücüne ihtiyaç vardı. Amerika' ya yapılan göçlere rağmen bu iş gücü yetersizdi. Daha sonra işletmelerin genişlenmesi, büyük çiftliklerin ve sınai tesislerin kurumasıyla had sahaya yükseldi. Bundan sonra ne yapılması gerekliydi, yavaş yavaş zenginleşen kıtanın yeni sahipleri işlerini gördürmek için insan gücüne ihtiyaç duymuş ve işçi aramaya başlamışlardı. Sonunda Afrika kıtasındaki siyah insanları keşfettiler. Yeni kıtanın keşfi ile ortaya çıkan işçi ihtiyacı Afrika'dan getirilen milyonlarca siyah insanla karşılamış oldular. 

AMERİKADA SİYAHİLERİN SERÜVENİ 

Artık Amerika'da, Afrika'dan getirilen siyah insanların yaşam mücadelesi başlamıştı. Kimi beyazların çiftliklerinde işçi olarak çalışırken, büyük bir bölümüde kentlerde beyazların hizmetine girmiştir. Beyazların yanında çalışmayı kabul etmeyenler ise açlıkla karşı karşıya getirilmişlerdir. Siyahların köle olarak pazarlarda alınıp satıldığı, Afrika'dan Amerika'ya getirilişinin bir esir ticareti olduğu bilinmekle, siyahların köle muamelesi gördükleri, hiç bir zaman beyazlarla bir tutulmadıkları ve bu durumun Amerika'da bir iç savaşa sebep olduğu ifade edilmektedir.

AMERİKA'DA BEYAZLAR VE SİYAHİLER

Afrika'dan iş gücünü karşılamak için getirilen siyahileri zorla hristiyanlaştırıyorlardı. Hristiyanlığı kabul eden siyahların beyazlarla aynı kilisede ibadet etmesine izin verilmiyordu.Siyahların gerçek isimleri değiştirilip onlara hristiyan ad ve soyadlar verildi.Kendi aralarında gerçek dillerini konuşmaya müsade bile vermediler. Siyahlar, beyazların kendilerine en tabi haklarını dahi vermek hususunda iyi niyetli hareket etmediklerini, beyazların tabiatlarının kötü olduklarının farkına varmışlardı.'' Madem ki ne türlü mücadele edilirse edilsin beyazlarla aynı haklara sahip olarak bir arada yaşamaya imkan yok. O halde ayrılıp müstakil bir zenci devleti kurarak insanca yaşama imkanı elde edilmelidir.'' dediler. Ve 1920'li yıllarda siyah bir lider olan Marcus Garvey, Amerikalı siyahların beyazlardan ayrı yaşamaları ve Afrika'ya geri dönmelerini istemişti. Ancak bu fikir, Amerika'ya alışmış siyahların çoğuna cazip gelmemişti.

Siyahların dini vazifelerini yerine getirirken birçok sıkıntılara maruz kaldıkları ve hata beyazlar,siyahların babalarını çıplak görünce güldüğü için lanete uğramış olduğu ileri sürülen Nuh Peygamberin oğlu Ham'ın çocukları olduğunu ve bu sebeple de Nuh (a.s.)'ın diğer evlatlarından gelen beyazların ilelebet hizmetlerinden bulunmaya mecbur olduklarını kabul ediyorlardı. Tabiki siyahlar kendi ırklarını hakir gören ve kendi hizmetlerinde kullanabilmek için beyazların uydurduğu bu iddiayı kabul etmiyorlardı.

Bu sıralarda biyoloji ve antropoloji sahasında kafa yapısının esas alan bir takım naziriyeler ortaya atarak siyah ırkın beyaz ırktan daha gerici ve kabiliyetsiz bulunduklarını ortaya atmışlardı. Bu görüş siyahları köle olarak kullanmak isteyenlerin işine geldiği için her tarafta propaganda ediliyor ve siyahların doğuştan beyazlardan daha kabiliyetsiz, ahlaksızlığa daha fazla meyal, tembel sebatsız insanlar oldukları ilan ediliyordu. Siyahlara sürekli ikinci sınıf muamelesi yapılıyordu. Taki bu ayrımcılık 1960 yıllarına kadar sürmüştü.

Tabiki daha sonradan Afrika'nın değişik bölgelerinden getirilen, fakat aynı dille bile konuşmayan siyahların yaşadıkları ortak mağduriyetler ve uğradıkları ayrımcılık sonucu birlik olup hak ve özgürlük  mücadelesi vermek için siyah müslümanlar gibi çeşitli gruplar altında birleşmişlerdir. 

NEFESSİZ BIRAKILANLAR

Ve en son 28 Mayıs'ta gözaltına alınırken beyaz bir polis tarafından boğazına dizleriyle bastırılıp nefes aldırmadan öldürülen George Floyd oldu. Tabiki bu beyazların yaptığı ilk vukuat değildi. 2014 yılında New York şehrinde Eric Garner adlı bir siyahı gencin boğazı sıkılarak öldürülmüştü.'' Dizler altında nefessiz bırakılan hayatlar...'' yada '' Nefesi kesilen canlar...'' hangisi söylenmelidir bilmem, fakat giden canların bir daha hayatta nefes alamayacakları...

Allah'a emanet olun.