SİVİL İŞGAL ve HABLEMİTOĞLU
Süheyl ÇOBANOĞLU
Reuel Gerecht adlı eski CİA ajanı “Düşmanını tanı” adlı kitabında psikolojik ve kültürel savaşla ilgili şunları yazıyor: (1)
“Örtülü operasyon, diplomasiden daha esnektir ve savaştan daha az telefat verdirir. Örtülü operasyon, gazeteler, dergiler, radyolar, konferanslar, gazeteciler, akademisyenler ve gerilla örgütlerini finanse etmekten darbelere kadar pek çok alanı kapsar.”
Başta batılı ülkeler olmak üzere birçok devletin amaçlarına hizmet maksadıyla diğer ülkelerin sivil toplum örgütlerine, medyasına, işadamlarına ve etkin insanlarına yönelik çalışmaları vardır.
Bugünkü yazımızda, 18 Aralık 2002’de faili meçhul bir cinayete kurban giden ve Türkiye’deki Alman Vakıfları ve Avrupa Birliği uyum yasaları içinde yer alan vakıflar yasası ile ilgili geniş kapsamlı çalışmaları bulunan Dr.Necip Hablemitoğlu’nu vefatının beşinci yıldönümünde rahmet ve minnetle anacağız.
Sn.Nuh Mete Yüksel, rahmetli Hablemitoğlu’nu tanımlarken çok güzel bir açıklama yapmıştı; (2)
“Ülkemiz son yıllarda milli devlet ve Atatürk düşmanı cereyanların hücumuna maruz kalmıştı. Bir taraftan bölücüler , bir taraftan cumhuriyet düşmanı Siyasal İslam , diğer taraftan Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti beğenmeyen 2.nci Cumhuriyetçiler, ve nihayet Lozan’ı içine bir türlü sindiremiyen Avrupa. Bu karanlık tablo içinde boğulurken, karanlıkları delen bir takım yıldızlar belirdi. Bunların en kuvvetlisi kutup yıldızı gibi yol gösteren Necip Hablemitoğlu oldu. Bize yabancıların oyunlarını anlattı.Yabancılarla işbirliği yapan yerli hainleri tanıttı.Tek ışıklı yolun Atatürk yolu olduğunu gösterdi.”
Sn.Hablemitoğlu’nun araştırmalarına göre; Alman vakıfları, Amerikan sivil işgal unsurlarından sonra Türkiye’de en yoğun faaliyette bulunan sivil toplum örgütleridir. Bu vakıflar arasında;
Konrad Adenauer Vakfı, Alman Hristiyan Demokrat Birliği ile bağlantılıdır.
Heinrich Böll Vakfı, Alman Yeşiller Partisi ile,
Fridrich Ebert Vakfı, Sosyal Demokrat Parti ile,
Fridrich Nauman Vakfı, Liberal Parti ile bağlantılı özerk vakıflardır.
Ayrıca; Körber Vakfı, Aleksander von Humbolt Vakfı, Hans Seidel Vakfı, Alman Şarkiyat Enstitüsü, Goethe Enstitüsü, Alman Kültür Merkezi, Georg Eckert Enstitüsü, Fian Örgütü de dikkati çekmektedir.
-Bu vakıfların Alman Federal Meclisinde temsilcilikleri vardır.
-Bunlar genelde “Politik Eğitim Fonu” adıyla federal Meclis tarafından finanse edilmektedir.
-Almanya’nın içinde, iç politikaya müdahele etmeleri ve siyaset yapmaları kesinlikle yasaklanmıştır.
-Almanya dışında , Alman hükümetinin öngördüğü koşullarda verilen misyonu yerine getirmekte özgürdürler
-Bu vakıfların 20 devlette temsilcilikleri vardır. Ama sadece Latin Amerika devletlerinde ve Türkiye’de faaliyet gösterirler.
-2005 yılında üç milyar Euro oılan bütçelerinin %70 ‘i Türkiye’ye ayrılmıştır.
-Bu vakıflarda görev yapan ve ajan olduğu iddia edilen görevliler çok iyi Türkçe konuşurlar ve genelde Götingen Üniversitesinden mezun olmuşlardır.
-Türkiye’de yapılan kültürel faaliyetlere ve panellere, bu vakıfların görevlileri vasıtasıyla maddi destek sağladığı iddia edilmektedir.
Sn.Hablemitoğlu, Alman Vakıflarının Türkiye ve Türk Halkı üzerinde büyük bir oyun oynadığını düşünüyordu. Aynı şekilde, Alman Devletinin siyasi ve ekonomik çıkarlarının Türkiye ile bağdaşmadığını, aksine çatıştığını söylüyordu. 2001 ekonomik krizinde ülkemizde BND(Alman Gizli Servisi) bağlantılı Alman bankalarının aktif olduğunu belirtiyordu. 2001 krizinde MGK toplantısında yaşanan problem daha basına yansımadan Alman Bankaları Türk Merkez Bankasından toplam 15 milyar Mark almışlardı. Uzun zamandır zararda olan bu bankalar bu işten çok büyük para kazanmışlardır, diyordu.
Sn.Hasblemitoğlu’nun dikkat çektiği diper bir konu ise; Alman Eurogold firmasının Türkiye’deki faaliyeti ve buna karşı faaliyet gösteren BND(Alman Gizli Servisi) organizeli çevrecilerdi. Dünyada ABD’den sonra altın rezervi en çok olan Almanya için, altın üretimi demek, arz-talep dengelerinin bozulması ve fiyatların düşmesi demektir. Bu da Almanya’nın zararınadır. Büyük üreticilere diş geçiremiyeceği için gücünün yeteceğini değerlendirdiği Türkiye-Peru-Gana-Hindistan gibi ülkelerde altın üretimini engellemek istiyecektir.
Sahip olduğu rekor düzeydeki altın stoklarında ölüm-kan-acı-gözyaşı olan Almanya’nın bu işlerde etkin rol oynadığını düşünüyordu rahmetli Hablemitoğlu.
[email protected]
Yorumlar