Dönüşen dünyanın yaklaşık %39’unu ilgilendiren çözümden uzak pürüzlü ilişkilerdir Çin-Hindistan ilişkileri.

Çin’in Uzakdoğu’daki en büyük rakibi eskinin İngiliz, bugünün ise Amerikan mandasındaki Hindistan’a karşı her daim Pakistan’ı desteklemesi ve silahlandırmasıyla çekişmeler bugünlere ulaşmıştır.

Çin’in amacı Hindistan’ı dengelemekten öte bir sebebe dayanmasa da; bugün güçten düşen Birleşik Devletler de Çin’e karşı Hindistan’ın arkasında yer alarak dünya liderliğini Çin’e devretmenin intikamını almaktadır.

Öte yandan bu savaş kokan rekabeti Rusya’nın da körükleyip hem Çin’e, hem de Hindistan’a silah sağlaması, her iki ülkeyi de gereksiz cesaretlendirirken, Rusya’yı ise zengin etmiştir.

Fakat Rusya’nın Hindistan’a bilinçli bir şekilde daha kompleks silahlar transfer etmesinin altında yatan bir realite var ki; o da Çin’in Sibirya’ya olan ilgisinden kaynaklanmaktadır.

Yalnız, bugün her iki sınır komşusunun da nükleer silahlara sahip olduklarını hatırlarsak, Hindistan’ın 1962’deki altta kalmayı sorun etmeyeceğini düşünebiliriz. Çünkü, geleceğin yükselen enerjisi Hindistan Çin’i geçecekken bu süreci durdurmak ya da tehlikeye sokmak elbette istemeyecektir.

Günümüz koşullarında bu restleşme soğuk savaş şeklinde vücut bularak sahaya inse; Çin Hindistan’ın içinden geçer gider ama, Hindistan’da sağlam bir zarar verir rakibine.

Şu aşamada söz konusu savaş hâli her iki devletin de arzu etmeyeceği şey.

İşin doğrusu Hindistan’ın savunma yapılanmasında oldukça fazla eksikler var. Özellikle deniz savunma güçleri ve donanması evlere şenlik. Hint yarımadasını lehine çevirebilecek gibi değil.

Bu anlamda Türkiye’den de denizaltı desteği alıyorlar.

Bu konuyu irdeleyen makalemi önceki dönemlerde farklı bir platformda masaya yatırmıştım. Gelecek haftalarda yine üzerinden teğet geçeriz.

Hintliler bu eksikleri onarmanın derdiyle ufka bakarken bazı pürüzleri de görmezden gelmelerinin anlaşılır tarafı olabilir.

Çin ise kendi ucuz iş gücünün yanın da asıl Tayvan taşeronunu sömürerek üretim değerlerini aşağıda tutarak ekonomisini büyüttü.

2028 Dünya liderliği hedeflerinde Birleşik Devletleri altına çekiyorken Çin’de böyle bir soğuk savaş riskine giremez. Ancak ufak taciz atışlarıyla aldatıcı blöflere soyunur. Çünkü soğuk savaşlardan öte ekonomik savaşların çağında olduğumuzun farkındalığına çoktan erişti.

21.yüzyıl itibariyle Çin ve Hindistan ekonomi alanlarında her geçen gün üstüne koyarak büyümeye ve yarışmaya devam edecek.

Asya’nın en gelişmiş güçleri artık medeniyetin gerekliliklerini paylaşmakla kalmayıp, üst sorunları olan sınır anlaşmazlıklarını bile dondurmaya yönelik adımlar attılar.

Bu bağlamda Uzakdoğu’da şu anda iki nükleer gücün kıyasıya mücadelesine yumuşak güç hâkim.

Yalnız Çin yine de eşine rastlanmayacak bir iyimserlikle Birleşik Devletleri ulusal çıkarlarına ciddi bir tehdit olarak görürken, yeni bir ivme yakalayan Hindistan’ı çok kutuplu dünyanın önemli bir partneri olarak düşünmektedir. Yani Asya’nın iki kadim uygarlığı ve yükselen güçleri olarak Asyalı devlet olma kültürüyle Hindistan’ı Birleşik Devletler ortaklığından vazgeçirmeye çalışmaktadır.

Bu durum şuan için kısık sesle de olsa bir Asya ittifakı çağrısıdır.

Hindistan ise yarım asır sonrası hesaplarına dayanarak bu çağrıyı şimdilik duymazdan gelerek orta vade de dengeleri eşitlemeye bakıyor.

Hindistan günümüz itibariyle Çin’i kendine tehdit olarak görürken, rakibinin izlediği politikalardan ürkmektedir. O yüzden Amerikan mandasındadır.

Çin ise bölgesel rekabette Hindistan’ın kendisini sınırlandırmak isteyeceğini bildiğinden şu aşamada sorun istemiyor. Ayrıca Hindistan’ın kendisini Hint Okyanusunun doğal lideri olmak görmesini de kabullenemiyor.

Öte yandan Çin’in “Tek Kuşak Tek Yol” projesini dünyaya haykırması da Yeni Delhi’de endişe oluşturmakta.

Nitekim bu tehdit vâri siyasi atışmalarda olası işbirliğinin önünü kesmekte.

Görüyorum, bazen önüme de düşüyor. Yazdığım bu yazıyla ilintili sürekli itilafa düşülen bir konu var.

Çin-hindi kavramı Çin ve Hindistan kontrolünde olan bölgeleri tanımlamak, ya da Hindistan Çin ilişkilerini beyan etmek için kullanılan bir terim değil.

O terim sadece o coğrafi bölgeyi tanımlar.

Çin Hindistan ilişkilerinden bahsederken kullanılan kavram ise artık sadece sınır çatışmasından öte bir Sino-Hint’dir.

Dünya’nın her coğrafyasında komşular arası husumetler artık sıradanlaşsa da; Dünya liderliğine oynayan komşu iki devin çatışmasına ilk kez bu asrın insanları şahit olacak.

Umarım dümen sularına kapılan küçük yaverler (devletler) de etkin bir politika izlerlerler de bu işten en az zararla çıkarlar.

Yoksa farkında olunmadan ayaklar altında ezilen kır çiçeklerine benzeyecekler.