Her hafta olduğu gibi bu hafta da Aziz Karataş ile Bir Çay Söyleşisi adlı köşemizde çok değerli bir konuk aldık. Şimdi hayatındaki tutkularını, mutluluğu ‘Müzik ve sahnede’de bulduğunu söyleyen ve sanatsız bir hayatı asla düşünemiyorum diyen güzel ve başarılı sanatçı Havin ile koyu bir sohbete koyuluyoruz.

Hepimiz sanat kimliğinizi biliyoruz zaten. Bir de kimliğinizin bilinmeyen yönlerini sizden dinlemek isteriz.  Havin kimliğinin oluşum sürecini bizlere anlatır mısınız?

Sanat hayatımı zaten beni takip edenler genel olarak sanatımla ilgili bilgileri var fakat asıl kimliğimi çok fazla bilmiyorlar. Havin neyi sever, neyden hoşlanır? Kısaca bunlardan bahsetmek istiyorum. Ben çok deli dolu bir kadınım aslında. Yani kah çok gülerim kah oturup ağlayabiliyorum. Ruh halim her an değişebiliyor. Bunu biraz sanat kimliğime bağlıyorum. Çünkü bizler yani sanatçı insanlar çok farklı bir duygu besliyoruz. Bir anda çok farklı modlara girebiliyoruz. Onun dışında küçük bir ailede büyüdüm. Almanya’da doğup büyüdüm. Okulumu da Almanya’da tamamaladım. Bunun yanı sıra inanılmaz eğlenceli bir kadınım aslında ama bununla birlikte çok şikayetçi olanlar da oluyor çünkü bir anda çok yükselip bir anda çok düşebiliyorum ama yine de hayata çok güzel bakan, pozitif yaklaşan, her zaman umudu olan her zaman hayata umut dolu bakan birisiyim. Bu huyumu çok seviyorum aslında. Bir de çocuk kimliğimi hiçbir zaman kaybetmedim. Çocukluğumdaki neşem aynı ve bence hiçkimse çocukluğunu kaybetmemeli. Hani bir laf var ya diyor ki, çocukken mi güzeldik yoksa çocukluğumuz mu güzeldi. Bence her zaman çocuk kalabilmeli insan. Ben de bunu başardığımı düşünüyorum. O yüzden hayata her zaman olumlu bakıyorum.

Her şeyin en başına dönecek olursak müzik hayatınızın başlangıcı olarak nitelendirdiğiniz ve sonrasında gelişen süreci bize anlatır mısınız?

İnsanın içinde olan bazı şeyler doğuştan geliyor. Ailemde de var müzisyen. Özellikle biz de bağlama çalanlar çok oluyor. Bağlama çalıp türkü söyleyenler. Küçükken  normalde Alman okuluna gidiyordum fakat haftada bir bizim Türkçe eğitimlerimiz de oluyordu. Ailem beni özellikle oraya da yollardı. Ve orada özellikle ben küçükken elime pet şişesi alıp kendimi sahnede hissedip aynanın karşısında şarkı söylerdim. Ve tenis raketini alıp onu bağlama niyetiyle çalardım. (Gülümsüyor) Bu çabamı ailem gördü ve beni bağlama kursuna gönderdiler. Sonra Türk okulundaki öğretmenim de bunu fark etti. Böyle şaşalı bir hayat hayal ettiğimi falan. 23 Nisanlarda sahneye çıkardım şarkılar söylerdim. İlk sahne deneyimim öyle oldu. Daha sonra ben 17 yaşındayken ATV’de bir şarkı yarışmasına katıldım. Halk oylamasıyla yapılan bir yarışmaydı ve ben bu yarışmayı 2. olarak tamamladım. Ama beni olgunlaştıran beni müzisyen yapan bu yarışma programı oldu diyebilirim. Havin var, Havin var olmaya devam edecek ve onu dinleyen kitleye her zaman sanatıyla en güzel şekilde devam edecek. Ben de diğer tüm sanatçılar gibi hayata çok erken başladığımı fark ettim. Ve bu şekilde yıllarca devam ettim. Bir dönem ben de tükenmişlik sendromu yaşadım. Çünkü içinde bulunduğumuz hayat dışarda gözüken şaşalı hayattan çok farklı bir hayat. Bu sendrom beni 3 4 yıl boyunca müzikten uzaklaştırdı. Müziği asla bırakmadım sadece sahnelerden uzak kalmak istedim. Ve gerçekten pilimin bittiğini düşündüm ve şarj olmak istedim. Ve bu sene yeterli miktarda şarj olduğumu hissettim. Ve kaybettiğim 4 yılımın telafisini şimdi yapıyorum. Yepyeni projeler hazırladık ve bomba gibi geliyoruz. Bu senenin benim senemin olacağını düşünüyorum. Şunu fark ettim eski şarkılarım hala çok dinleniyor bunun için sevenlerimden özür diliyorum 4 senemi onlarsız geçirdiğim için. Ama onlara sözüm olsun Havin severler artık çok güzel şarkılarla eğlenecekler. Çok güzel halay şarkıları ve slow şarkılarla muhteşem bir şekilde geliyoruz.(Gülümsüyor) 

Çok özel bir ses tonu’na sahipsiniz. Müzik camiasında sesinizin olması bizi fazlasıyla ihya ediyor. Peki, sizi müziğe özendiren, müziğe kazandıran etkenler neler?

Sanatta özellikle farklı bir ses tonunun olması çok önemli bir şey. Çünkü taklit olursan eğer taklitler aslını yaşatır diye bir durum söz konusu. Ve benim için de öyledir. Ben asla taklit dinlemem mesela. Ben birebir şahısları dinlerim. Müslüm Gürses gibi İbrahim Tatlıses gibi Azer Bülbür gibi bunların asla taklitleri olmaz. Evet, ben de sesimin farklı olduğunu düşünüyorum ve bu şekilde sevildiğimi düşünüyorum. Gerçekten bu işi çok seviyorum. Ben müziğe aşık biriyim. Sahnede olduğum zaman, sahnede devleşmek  gibi bir tabir var ya öyle düşünün beni. Mesela normal sosyal hayataki duruşum ve sahnedeki duruşum çok farklı. Sahnedeyken benim için bir tek müzik ve mikrofonum var. Müziğimle mikrofonumla aşk yaşıyorum resmen.

Yeni çıkan eserinizden biraz bahseder misiniz? Bu fikir nasıl doğdu? Ve proje nasıl gelişti?

Yeni ve çok güzel bir proje çıkardık ve çok güzel bir klip çektik. Bu bizim ortak bir kararımız oldu arkadaşlarımızla. Ben Irak’a çok gidip geldiğim için bu projemde özellikle Irak yöresinden esinlendiğim enstürmanlara ve farklı motiflerdeki halaylarına yer verdim. Gewre diye bir potporimiz çıktı. Bunu o şekilde yaptık ve orada yöresel kıyafetler giyindim. Bu çok ilgi çekti ve çok beğenildi. Benim de çok severek giyindiğim bir şey oldu. İnanılmaz güzel halay motiflerimiz ve danslarımız oldu izleyenler de zaten çok beğendiler. İzlemeyen de varsa mutlaka izlesinler çünkü çok eğlenceli ve keyifli bir proje oldu.(Gülümsüyor)

Müzikseverlerden nasıl yorumlar aldınız? hislerinizi alabilir miyiz?

Müzikseverlerden çok güzel yorumlar aldık.  Zaten beni bir kalıba koymuşlar bu çok farklı bir şey. Misal ne yaparsam yapayım halaycı kız diye nitelendiriyorlar. Ben onlar için halaycı kızım. Özellikle ilk klibimde o zamanlar çok ufakken yaptığımız bagiye şarkımız vardı. Orada davul çalmıştım ve bu hala hafızalarda kalan bir şey. Ben her özel programlara gittiğimde asla davul şovsuz sizi buradan indirmeyiz diye söylentiler oluyor. Bu da beni mutlu ediyor. Beni artık halaycı kız diye adlandırmışlar, ben artık bunu kabul ediyorum ve bol bol halay yapmaya devam edeceğiz. (Gülümsüyor)

Dillere pelesenk olacak hit bir şarkının olmazsa olmazı nedir?

Eskisi ile şu anki nesil arasında fark var. Misal veriyorum Tiktok gibi veya ona benzer bir çok uygulama var ve burada artık kafalar çok farklı. Eskiden yaptığımız bir şarkı şu anda bence tutması imkansız gibi bir şey. Evet, şarkı çok iyi olursa bu dillere düşüyor. Fakat artık yeni nesilin istediği bir müzik tarzı var. Bu şöyle bir şey mesela eskiden arabesk vardı şimdi arabesk trap var. Mesela türkü vardı. Şimdi türküyü trapa çeviriyoruz. Bunu niye yapıyoruz çünkü gerçekten kültürümüzü de kaybetmemiz gerekiyor. Çünkü biz yenilikler yapmazsak eğer maalesef ki bu müzik piyasasında artık her şey çok farklı bir yöne gidecek. Biz türküleri öldürmemek için çalışıyoruz. O yüzden biraz daha günümüze hitap eden çalışmalar yapıyoruz.

Şarkı yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Örneğin hangi ortamda, hangi materyallerle, nasıl bir coğrafyada yazmayı tercih ediyorsunuz?

Ben inanılmaz güzel söz yazıp müzik yapıyorum. Ve şu anda kayıtta olupta hiç kimsenin bilmediği şarkılarım var. Ben bunların zamanını ve yerini bekliyorum. Ve ben bunları hangi ruh halimle yazdım ondan da bahsetmek istiyorum. Bazen dışarda birini görürsün ve gerçekten çok duygulanırsın ve ya insanların hayatını yazarsın. Bu sadece bizim kendi yaşadığımız hayat değil. Dışarda bazı insanlara bakarsın feyz alırsın ve ya üzülürsün üzüntüsüne ortak olursun. Ve bunu bir şekilde kağıda geçirirsin. Benim için yer mekan hiç fark etmiyor. Ama ortamın sakin olması gerekiyor. Çok sesli bir ortamda hiçbir şey yazamam. Çünkü benim dört duvar arasında olmam gerekiyor. Kağıtla baş başa kalmam gerekiyor. Sazımı alırım yanıma özellikle. Önce başlarım bir şeyler yazmaya sonra sazımla birlikte müzik bulmaya çalışırım. Bestelerim gerçek hayata çok yakındır.

Kendinizle ilgili en çok neler şaşırtıyor sizi şu sıralar?

Evet, ben çok sakinimdir. Çok anlayışlı bir kadınım ama bir anda patlarım bir anda da sönerim. Ama şu anda yaşadığımız olumsuzluklardan dolayı bilmiyorum özellikle biliyorsunuz bu pandemi sürecinden dolayı mı herkes kabuğuna çekildi. Ve ben de inanılmaz bir tahamülsüzlük başladı. Eskiden hayır demeyi öğrenmiştim ama öyle çok keskin bir hayırım yoktu yani hep böyle bir şeye bakardım. Acaba ne yapabilirim kırılmamaları için ve ya nasıl bir şey yapabilirim, nasıl bir çözüm üretebilirim diye ama şu anda bunlar bende yok. Özellikle birinin hata yapmasına tahammül edemiyorum.

Pandeminin her sektörü olduğu kadar müzik sektörünü de ne kadar kötü etkilediğini biliyoruz. Bu zorlu süreç hakkında neler söylemek istersiniz?

Biliyorsunuz genel olarak zaten ülkemizde herhangi bir durum olduğunda ilk ve en çok etkilenenler sanatçılar ve müzik camiasıdır. Bizimle birlikte çalışan mesai arkadaşlarımızdan bahsetmek istiyorum. Maalesef ki çok intiharlar oldu. Çünkü sanatçıyı şöyle düşünün evet, bazılarımız okudu bazılarımız okuyamadı ama sanat yapan bir insan özellikle orada bir enstürman çalan ve ya elinde mikrofon olan biri normal hayatta çok fazla bir iş yapamaz. O yüzden biz çok fazla etkilendik bu durumdan. Biz gerçekten evde oturan kesim olduk. Elinde olanlar hazır yedi olmayanlar da çok zor geçindi. Nasıl zor geçindi diye çok fazla detaya girmek istemiyorum. Çok ince detaylar bunlar. Ama gerçekten çok zor durumda kaldılar. Evine ekmek götüremeyen oldu. Günü birlik çalışan çok sanatçı vardı sadece sahnede kazanabilen üstelik iki üç çocuk bakmak zorundaydılar. Düşünün bunların gelirleri bir anda komple kesildi. Bu bizleri inanılmaz derecede sarstı ve bir depresyona sürükledi ruh halimizi. Tabii ki bütün sektörler zarar gördü ama bence en çok sanat sektörü zarara uğradı bu pandemi döneminde.

Kimsenin bilmediği gizli bir özelliğiniz var mı?

Evet, var. Özellikle altıncı hislerim inanılmaz güçlüdür. Çok ilginç bir şey ama hissediyorum. Bir şey olacaksa önceden diyorum ki evet, şimdi şu şey olacak ve oluyor. Bu her zaman tutmuyor ama genel olarak tutyor ve artık kendimden korkmaya başladım. Artık hiçbir şey dememeye başlıyorum. (Gülümsüyor) içimde kötü bir his varsa özellikle o gün düşünmemeye gayret ediyorum. Çünkü gerçekten hissettiğim şey o an oluyor ve bu beni gerçekten çok şaşırtıyor. 

Hayatta aldığınz en iyi karar?

Belki bazılarına çok komik gelecek ama hayvanseverler çok iyi bilirler bu duyguyu. Bir tane küçük minnoş köpeğim var. Köpek diyorum ama o benim kızım.(Gülümsüyor) O bana can oldu, yoldaş oldu. Bence hayatta en güzel aldığım karar onu alıpta bana çok bambaşka dünya yaşatması oldu. Gerçekten hayvanlar çok başka bir şey sizin hayata olan bakış açınızı, her şeyinizi değiştirebiliyor. Ben ona sarıldığım zaman bütün her şeyi unutuyorum. Bütün stresimi alıyor. Bence hayatta aldığım en güzel karar Sindy’mi almak oldu.

Aldığınız en iyi tavsiye?

Özellikle şu cümleyi çok seviyoeum. Büyüdükçe küçüleceksin diye bir şey var. Eğer bir insan bunu başarabiliyorsa o insan gerçekten büyük insandır diye düşünüyorum. Ben büyüklerimden bu şekilde gördüm. Ve özellikle bu yolda gitmeyi düşünüyorum ve aldığım en iyi tavsiyenin bu olduğunu söyleyebilirim.

Başarılarınız ve tarzınızla fark yaratan bir sanatçısınız. Sizi diğer sanatçılardan farklı kılan başarınızın nedenini öğrenebilir miyiz?

Beni farklı kılan, halaycı kız olarak göstermelerinin sebebi beni o şekilde kabul etmelerinin sebebi, ben çok küçükken öyle bir klibim çıkmıştı. Sektöre farklı bir tarzda girdim. Herkes abiye giyerken ben orada bambaşka çıtı tıpı bir kız olarak girdim. Bunun için çok eleştiri de aldım ama ben bu konudaki eleştirileri çok umursamadım. Çünkü yanlış bir şey yaptığımı düşünmedim. Ben istediğim gibi giyinmek istedim ve o şekilde giyindim.

Sizce önemli olan çok şeye sahip olmak mı, az şeye ihtiyaç duymak mı? En fazla nelere sahip olmak istersiniz?

Benim bir hayalim var aslında. Şu anda sahip olmak istediğim tekrar eski Havin’in geri geldiğini gösterebilmek. Ve tekrar eski kitlemle sarılabilmek. Ve bunu başaracağımı düşünüyorum. İnanmak çok önemli bir şey ve gerçekten sağ olsun herkes inanılmaz destek veriyor ve çok mutlular geri dönddüğüm için. Ama en büyük hayalim mesela şu anda sahip olmak istediğim kendi işimi kendim yapmak. Bir akustik stüdyo kurmak.  

Bu sektörde bir kadın müzisyen olarak edindiğiniz en büyük tecrübe nedir?

Çok fazla dostumuzun olmadığını ve kimseye inanmayacağımız. Yüzüne gülüpte arkanda senin kuyunu kazmaya çalışan bir sektördür bu sektör. Yılların bana kattığı en büyük tecrübem bu oldu.

Son olarak, dinleyicilerinize, sevenlerinize neler söylemek istersiniz?

Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Ben 7 yaşından beri müziğin içerisindeyim. Hayatımı küçüklüğümü, çocukluğumu, gençliğimi her şeyimi müzğize adadım. Müziği inanılmaz seviyorum. Eğer bizi sevenler olmasa biz de olmayız. Yani sadece stüdyoya gireriz kendi kendimize şarkılar söyleriz olur biter ama onların verdiği o motivasyon, o alkış, o yüzlerindeki gülümseme bize hayat veriyor. Yani onlar var olduğu müddetöçe bizler de var olacağız. Çünkü bizi hayata pozitif baktıran kesinlikle bizi sevenlerdir. O yüzden iyi ki varlar. Beni dinleyen destekleyen herkese sizin aracılığınızla çok teşekkür etmek istiyorum. Ve onlara şu sözü vermek istiyorum. Havin bir daha asla ara vermeyecek. Ve çok iyi bir şekilde yeni şarkılarla sahnede olacak. Onları çok seviyorum ve şunu unutmasınlar lütfen herkes güzel bir şekilde özgürce yaşasın bizler birer bireyiz, yapmak istediğiniz hiçbir şey içinizde kalmasın. Hiçbir şey için asla keşke demeyin. Asla keşkelerle yaşamasınlar. Bu hayata bir defa geliyoruz o yüzden herkesi güzel yaşamaya davet ediyorum. Sizleri çok seviyorum. Yeni projemiz pek yakında geliyor, görüşmek üzere.

Biz de Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bizimle yaptığınız bu özel ve içten röportajdan ötürü değerli sanat yüreğinize şükranlarımızı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar diliyoruz…