BELKİDE BU YAŞADIKLARIMIZ BİZİM İÇİN BİR ŞANS ⠀⠀

⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀

Hayatımız oldukça değişti.

Şu sıralar eskisi gibi rahat rahat dışarı çıkamıyoruz. Çıksak bile maske, eldiven takmak zorunda kalıyoruz. Cebimizde kolonya veya dezenfekte spreyi taşıyoruz. Sadece onunla da kalmıyor, her şeye karşı paranoyaklık geliştirmeye başladık. Ellerimizi yıkıyoruz ardından kolonyalıyoruz, hatta neredeyse kolonyalı mendili bile kolonya ile siliyoruz.  Bir şeye dokunursak tekrar ellerimizi yıkıyoruz. Böyle bir kısır döngünün içerisinde buluyoruz kendimizi. Oldukça yorucu..

İşimize gitmeyi, spor salonunda spor yapmayı, rahat tedirgin olmadan alışverişe çıkmayı, sinemaya gitmeyi, arkadaşlarımızla kahve içmeyi ve birçok şeyi özledik. Ne kadar da özgür bir hayatımız varmış. Başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biten özgürlüğümüzü özledik. 

⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀

Hatırlar mısınız ? Bu yaşadıklarımızdan önce nelere söylenip durduğunuzu? Nelerden sıkıldığınızı? Nelerin kıymetini bilmediğimizi? Belki de değerini anlamamız için önce kaybetmemiz gerekiyordu. Belki de bu yaşadığımız şey bizim için bir şans. Hayata karşı daha pozitif bakmamız, rutinlerimizden keyif almayı bilmemiz, sağlıkla yaşamanın kıymetini bilmemiz için bunları yaşıyoruz belkide...

⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀

Umarım hayatımıza dair herşeyin (bu sağlığımız içinde geçerli) kıymetini artık daha iyi anlarız. 

⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀

Olumlu, enerjisi yüksek düşüncelere ihtiyacımız var. İçinizden bunları tekrar etmenizi istiyorum. "Ben çok değerliyim. Ben oldukça sağlıklıyım. Güçlüyüm. Üstesinden gelemeyeceğim hiçbir şey yok. Hayat bana ne sunarsa sunsun herşey benim iyiliğim için." Aslında herşey tamda olması gerektiği gibi oluyor. Her halimize şükretmeyi bilmeli ve hayata pozitif bakmayı öğrenmeliyiz.

KORONAVİRÜS KAYGISI VE BAŞ ETME YOLLARI

ÇOCUĞUNUZLA KONUŞURKEN 8 KURALA DİKKAT

Grup Florence Nightingale Hastanesi’nden, Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Öğr. Üyesi  Muhammed Mehtar 8 kurala dikkat çekiyor;

  1. OKUL ÖNCESİNDEYSE ÖLÜMDEN SÖZ ETMEYİN

Çocuğunuzla koronavirüsü önlemler üzerinden konuşun. Hastalığın içeriğiyle ilgili çok fazla detaya girmeyin. Kaygısını çok artıracağı için ölümden bahsetmeyin. Kendisini nasıl koruyacağını, hapşırdığında ya da öksürdüğünde mendil kullanması gerektiğini anlatın. Ellerin nasıl yıkanması gerektiğini birlikte uygulayarak öğretin.

2. OKUL ÇAĞINDA SAKLAMAYIN, ABARTILI BİLGİLER DE VERMEYİN

Okul çağındakilere yukarıdaki önlemlere ek olarak sorulan sorulara anlayabilecekleri düzeyde kısa ve net yanıtlar verin. Hastalığı ‘’bir şey yok’’ gibi saklama eğiliminde olmayın ama ‘’bu hastalıkta akciğerler şişer,  durur’’ gibi abartılı bilgiler de vermeyin. Dışarıda hapşıran ya da öksüren birinden uzak durması gerektiğini, aralarında en az 1-2 metre mesafe kalmasını öğretin. Kendini hasta hissettiğinde sizinle paylaşmasını öğütleyin.

3. SOSYAL MEDYADAN UZAK TUTUN

Okul öncesi ve okul çağı çocuklarını sosyal medya ve haber bültenlerinden tamamen uzak tutun. ‘’Vaka sayısı arttı, bu kadar kişi öldü’’ gibi bilgilere maruz kalmasını engelleyin. Çocukların ölümü soyut olarak akıllarında tutmaları zor, bu tür bilgiler sadece onların kaygılarını artırır. Yetişkinler için tasarlanmış haberlerin çocuklarda endişeye sebep olabileceğini unutmayın.

4. AŞIRI KORUMACI OLMAYIN

‘’Önlem aldık, güvendeyiz, hijyene dikkat ediyoruz, bize hiçbir şey olmaz, merak etme her şeyi hallettik’’ gibi söylemlerden kaçının. Bu cümleleri çok sarf etmek ailenizden ya da çevrenizden birinin karantinaya alınması ya da kaybı gibi durumlarda sizi yalancı duruma düşürür. Ne o kadar ‘’ Her şey koruma altında, harika’’ ne de kaygı yaratan sözlerle yorum yapın. Süreci çocuğun soruları üzerinden yürütün. Ekstra bilgi vermeyin.

5. YANINDA SÜREKLİ VİRÜS KONUŞMAYIN

Anne-baba çocuğun yanında sürekli kaygıyla virüs haberini konuşursa çocuklarda sürekli bir tehdit algısı oluşur. Dünya tehlikeli, güvensiz ve korkutucu bir yer algısıyla ve hastalık kavramıyla zihinleri dolar.

6. ERGENLİKTE SORU İÇİN RAHAT ORTAM YARATIN

Ergenlik artık ‘’Ölüm nedir?’’, ‘’Hastalık belirtileri nelerdir?’’, ‘’Hastalık nasıl sonuçlanabilir?’’ gibi soruların yanıtlarının bilindiği bir dönemdir. Bilimsel terimler kullanmadan, detaylı ama kısa, öz bilgiler verin. Bulguların öksürükle başladığını, hastalığın temasla insanlardan birbirine nasıl geçtiğini anlatın. Bütün sorularını rahatça sorabileceği bir ortam yaratın. Hastalıkla ilgili bilgileri sosyal medyadan değil sizden öğrenmesini sağlayın. Ergenlikte sağlık, beden gibi konular çok sorgulanır. Obsesif kompulsif bozukluk (takıntı hastalığı) ergenlikten önce belirtiler verse de bu dönemde tetiklenebilir. Çocuğunuzda obsesif bir zemin varsa ve günün çok önemli bir bölümünde elini yıkıyor, sabun kullanımı artıyor, el yıkama süresi uzuyor örneğin, 20 saniye değil de 2-5 dakika çıkıyor, her yeri dezenfekte etmeye başlıyorsa artık günlük işlevler bozulmuş demektir. Bu durumda hemen destek almak gerekir.

7. İLGİ İSTEDİĞİNDE YANINDA OLUN

Çocuğunuz sizden daha fazla ilgi bekleyebilir. Endişeleri, korkuları ve soruları hakkında konuşmak isteyebilir. Onu dinleyecek birine sahip olduklarını bilmeleri önemlidir, ona mutlaka zaman ayırın.

8. FIRSATI DEĞERLENDİRİN

Eğitime ara verilmesini çocuklarla birlikte geçirebileceğiniz bir fırsat gibi düşünün. İmkanınız varsa açık havada egzersizler yapın. Çocuğunuzun online eğitim çalışmalarına ayak uydurmasına yardımcı olun.

ASTROLOG BARIŞ ÖZKIRIŞ 2 YIL ÖNCESİNDEN KORONA VİRÜS SALGININI TAHMİN ETTİ

“2020-2040: AYDINLANMA ÇAĞI” KİTABINDA 20 YILDA TÜRKİYE’Yİ BEKLEYEN GELİŞMELERİ ANLATTI

Ünlü Astroloji Uzmanı ve Yazar Barış Özkırış, 2 yıl önce yayınlanan “2020-2040: Aydınlanma Çağı” kitabındaki astrolojik değerlendirmelerinde dünyayı etkileyen korona virüsü ile ilgili öngörülerde bulundu. 2017 yılında gördüğü rüyası üzerine kitabını yazmaya karar veren Özkırış, araştırmaları doğrultusunda 2020 yılında Çin’den tüm dünyaya yayılacak olan bu salgının yanı sıra dünya çapında büyük bir savaş riskine ve doğal afetlerdeki artışa yönelik öngörülerde de bulunuyor. 

“2020 YILINDA DÜNYA BÜYÜK BİR SALGINLA KARŞILAŞACAK”

2018 yılında yazığı “2020-2040: Aydınlanma Çağı” kitabında Barış Özkırış, 2020 Ocak ayında Satürn ve Plüton’un kavuşması üzerine dünya çapında kitlesel önemli olayların yaşanacağına dikkat çekti. Özkırış, kitabında: “1333 yılında Satürn ile Plüton arasındaki karşıt açı ile eşzamanlı olarak Çin’de kara veba salgını başlamıştır. Satürn-Plüton kavuşumunun etkili olduğu 1348-1351 yılları arasındaysa Avrupa’da kara veba salgını milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuştur.  Kara veba salgını aynı zamanda 1345-1365 yılları arasındaki temel konsepti belirleyen Jüpiter- Satürn’ün kova burcundaki kavuşumu ile senkronize olmaktadır. 2020 yılında Satürn-Plüton kavuşumu ile Jüpiter-Satürn kavuşumun her ikisinin birden gerçekleşiyor olması oldukça manidardır. Bu bulgu 2020 yılında bir salgın hastalığın dünyayı kasıp kavuracağına işaret ediyor olabilir.” ifadeleriyle bugün dünyayı etkisi altına alan salgınla ilgili yaşadıklarımızı vurguladı.

“2020-2040 YILLARINDA TÜRKİYE’DE ÖNEMLİ GELİŞMELER YAŞANABİLİR”

Jüpiter- Satürn kavuşumunun Türkiye astrolojik haritasının sekizinci evine denk geldiğini söyleyen Özkırış: “2020-2040 sürecinde, Türkiye’de doğal afetler, yabancı ülkelerle krizler yoluyla dönüşüm bağlamında önemli gelişmeler olabilir. Ayrıca 2020 yılındaki Plüton ile Satürn’ün Oğlak burcundaki kavuşumu, haritanın yedinci evine denk geldiği için diğer ülkelerle ilişkiler bağlamında önemli krizler gündeme gelebilir ve Türkiye kendisini bir savaşın içinde bulabilir.” şeklinde açıklamalarda bulunuyor.

Barış Özkırış, 2018 yılında katıldığı seminerde 2020-2040 yıllarında bizleri bekleyen değişimleri anlatıyor.


 

SAĞLIK ÇALIŞANLARINA YIL BOYUNCA TÜM GELİNLİK VE ABİYELERDE YÜZDE 60 İNDİRİM

 

Özel günlerin sevilen markası Beyaz Butik, sağlık çalışanlarına tüm gelinlik ve abiyelerde yüzde 60 indirim sağlıyor. 2020 yıl sonuna kadar geçerli olacak kampanyada Beyaz Butik, bu zor günlerde özveriyle çalışan tüm sağlık çalışanlarının en özel günlerinde şıklığını tamamlayacak.

Beyaz Butik olarak sağlık çalışanlarına teşekkür etmek için böyle bir kampanya yaptıklarını belirten markanın sahibi Hacer Özil: “Virüs nedeniyle hiçbirimiz evimizden çıkmazken, bizler için kendi hayatlarını tehlikeye atan, canlarını dişlerine takarak gece gündüz çalışan birçok sağlık çalışanı var. Biz de onlara özel olarak 2020 yılı sonuna kadar tüm ürünlerimizde yüzde 60 indirim uyguluyoruz. Amacımız; bu zor dönemde yanımızda olan beyaz önlüklü kahramanlarımıza kendi işimizle ilgili fayda sağlamak, hayatlarına dokunmaktır.” diye belirtti.

L’Occitane Covid-19’a karşı el dezenfektanı üretiminde...

Ünlü Fransız kozmetik devi L’Occitane, Koronavirus salgınıyla mücadele eden sağlık çalışanları için desteğini artırıyor. 

Güzelliğin doğallıkta öncüsü konumunda olan L’Occitane, kısa sürede 70 bin litre el dezenfektanı üretmek için harekete geçti. Sağlık otoritelerine ve sağlık çalışanlarına bağışlanacak olan dezenfektanların yanı sıra 25 bin adet sabun ve el kremi üniversite hastanelerine bağışlanacak. Faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde salgınla mücadele eden sağlık çalışanlarını destekleyen marka, ilk 10 bin şişe dezenfektanı geçtiğimiz hafta sağlık merkezlerine ulaştırdı. Fransa’nın Manosque bölgesinde yer alan tesislerinde geçtiğimiz hafta sonu da dahil dezenfektan üretimine ara verilmedi ve bu hafta itibariyle ürünler sağlık görevlilerine, itfaiyecilere ve hastane yönetimlerine gönderilmeye başlandı. Grup üretimi kısa bir süre içinde 70 bin litreye çıkarmayı hedefliyor. 

Tarhan Telli’den coronavirüs mobil test sistemi

TT Custom’ın ardından TT Medical Group’u kuran ve CE damgalı maske üreten Tarhan Telli, şimdi de coronavirüs mobil test sistemi kurdu ve sistemi için patent başvurusu yaptı.

Tarhan Telli konu hakkında şu açıklamayı yaptı: “Coronavirüs salgınında en büyük problemlerden biri “test”. Testi doğru, hızlı ve zamanında yapanlar, çabuk tedbir alıp salgını kontrol edebiliyor. Tıpkı Güney Kore gibi. Güney Kore’de salgın Çin’den hemen sonra başlamasına karşın vatandaslarını hızlı ve çok sayıda test yaptığı için karantina işlemlerini başlattı ve salgını kontrol altına aldı, kayıplar çok düşük. Gerek ülkemizde, gerekse dünyada insanlar test yaptırıp kendilerine virüs bulaşıp bulaşmadığını görmek ve buna göre tedbir almak istiyorlar. Ancak hastanelere gidip test yaptırmak virüsün buluşıp yayılma tehlikesini de getiriyor. Yani kendisine coronavirüs bulaşmayan bir kişi test yaptırmaya hastaneye gittiğinde hastalık bulaşabiliyor. Diğer yandan test yaptırmak için insanların hastaneye gidip, bir güvenlik görevlisi ve sağlık görevlisinin gözetiminde test yaptırması gerekiyor. Bu da hem maliyeti artırıyor, hem de hızlı testi zorlaştırıyor. Biz bu sorunu gördük ve çözümü bulduk. Coronavirüs Mobil Test sistemini geliştirdik. Sistem temel olarak insanların bir sağlık merkezine gitmeden, en yakınındaki teknolojik ekipmanlarla donatılmış bir coronavirüs mobil teste başvurabiliyor.”